Dünkü yazımızda 2011-2012 eğitim döneminin sona ermesi ve tatil hakkında bir şeylere değinmeye çalıştık. Bu gün de eğitimizin ne kadar mili olduğuna göz gezdirip bu konuda da eleştirilerimizi ve fikrimizi ortaya koymaya çalışalım istedik.
Milletlerin tarih sahnesinde kalmaları güçleri ile doğru orantılıdır. Gücün var ise varsın yoksa yoksun. Güç kavramı gücün kabaca varlığı anlamında algılanmamalıdır. Çünkü güç göreceli bir kavramdır. Benim anlatmak istediğim var olanın en verimli şekilde kullanabilmesidir. Bu da takdir edersiniz ki belli bir bilgiyle olur.
Yüce Peygamberimiz "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu ?" buyurmakla bilginin önemini işaret etmiştir. Bilginin toplumun bütün bireylerine yayılması neticesinde fayda sağlayacağı muhakkaktır. Toplumun bireylerinin eğitimi söz konusu olunca mesele çok daha kapsamlılık arz etmektedir. Bir o kadar zor, bir o kadar da uzmanlık ister.
Milletler kendi fertlerini eğitme uğruna birçok yollar denemişler. Kaynaklar ayırmışlar, çabalar sarf etmişler. Benim en fazla ilgimi çeken Rahmet Peygamberimizin savaşta esir alınanların okuma yazma öğretme karşılığında serbest bırakılmalarını emretmeleridir. Yine Hazreti Ali (R.A.): "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" sözüdür.
Her millet için kendi fertlerini eğitmek milli meseleleri olmuştur. Eğitim kurumları oluşturmuşlar, eğitimciler yetiştirmişler. Hiçbir zaman unutmadıkları ve ihmal etmedikleri tek şey millilik olmuştur. Yani eğitimine talip oldukları fertlerin kendi insanı olduklarını hiçbir zaman unutmamışlar. Eğitmek için önce eğiticilerini eğitmişler. Eğitim görenleri savaşa bile götürmemişler.
Şimdi bu tahliller doğrultusunda eğitimimize bir bakalım:
Beş bin yıllık tarih birikimine sahip bir milletiz. Dünya tarihinde inancına, kültürüne bu kadar bağlı bir millete rastlamak belki de imkânsızdı. Örfünü inancından aldığı için asırlarca ayakta tutabilmiştir. Fakat şimdilerde ulu çınarın üstünde baykuşlar ötmeye başladı. İnancımız, Örfümüz, kıyafetimiz, dilimiz, özümüz, sözümüz bir başka oldu. Biz bize benzemez olduk. Başkalarına benzer olduk.
Peki, bu hal kendiliğinden mi oldu? Elbette ki hayır! Vatan evlatları eğitimsiz eğiticilerin, ya da milli olmayan eğitimin kurbanı oldular. Her gelen iktidar eğitim sistemimizi daha gayri milli yapmak için, elinden gelen hiçbir gayreti esirgemedi. "Medeniyet batıdadır" düsturuyla, batı hayranlığı aşılandı. Batı kültürleri, batı eğitim sistemleri denendi. Gayri milli unsurlar bunu fırsat bilip, eğitim desteği adı altında para ve insan güçlerini devreye soktular.
Milletimizin bünyesine uymayan, yanlış eğitim, nihayet meyvelerini vermeğe başladı. Öyle ki: Saygısız, sevgisiz, kanaatsiz, zevksiz, merhametsiz bir millet olduk. Her şey menfaat ve çıkar temeline oturdu. Yardımlaşma diye bir terim lügatimizde yok artık. İlla da çıkar…
Yetişen nesilden ve yaşanan sosyal olaylardan hemen herkes şikâyetçidir. Ülkemizde suç oranındaki artış ve organize suçlardaki tırmanış bunu teyit etmektedir. "Görünen köy kılavuz istemez."
Yaşanan sonuç normaldir aslında. Ne ektiyseniz onu biçiyorsunuz. Hangi kanunu çıkarırken bu milletin bünyesine uyup uymadığına baktınız. Aman batıdaki dostlarımız beğensin yeter dediniz. Milli olmayan eğitim modellerini aldınız. Böylece bu milletin kimyasını bozdunuz.
Son yıllarda eğitim sistemi ile sürekli oynanmakta her yeni dönemde eğitim sil baştan ele alınmakta; bu kadar değişime ne öğretmenler, ne öğrenciler, ne de veliler ayak uyduramamaktadır. Yeni dönemde 4+4+4 şeklinde yeni bir sistemle eğitime başlanacak. Ne derece başarı elde edilecek o da belli değildir. Bakarsınız seneye yeniden sil baştan başka başka sistemlere geçilebilir. Dünya milletlerini inceleyin, milli eğitimi ile bu kadar oynanan ve bu kadar adı ile uyuşmayan eğitim sisteminin olmadığını görürsünüz.
Ecdat asırlarca bu milleti en güzel şekilde eğitti. Eğitimli insanıyla dünyaya medeniyet ve insanlık öğretti. Görün! Yoksa görülmez oluruz. Tarih sahnesinden siliniriz Allah muhafaza…
Milletlerin tarih sahnesinde kalmaları güçleri ile doğru orantılıdır. Gücün var ise varsın yoksa yoksun. Güç kavramı gücün kabaca varlığı anlamında algılanmamalıdır. Çünkü güç göreceli bir kavramdır. Benim anlatmak istediğim var olanın en verimli şekilde kullanabilmesidir. Bu da takdir edersiniz ki belli bir bilgiyle olur.
Yüce Peygamberimiz "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu ?" buyurmakla bilginin önemini işaret etmiştir. Bilginin toplumun bütün bireylerine yayılması neticesinde fayda sağlayacağı muhakkaktır. Toplumun bireylerinin eğitimi söz konusu olunca mesele çok daha kapsamlılık arz etmektedir. Bir o kadar zor, bir o kadar da uzmanlık ister.
Milletler kendi fertlerini eğitme uğruna birçok yollar denemişler. Kaynaklar ayırmışlar, çabalar sarf etmişler. Benim en fazla ilgimi çeken Rahmet Peygamberimizin savaşta esir alınanların okuma yazma öğretme karşılığında serbest bırakılmalarını emretmeleridir. Yine Hazreti Ali (R.A.): "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" sözüdür.
Her millet için kendi fertlerini eğitmek milli meseleleri olmuştur. Eğitim kurumları oluşturmuşlar, eğitimciler yetiştirmişler. Hiçbir zaman unutmadıkları ve ihmal etmedikleri tek şey millilik olmuştur. Yani eğitimine talip oldukları fertlerin kendi insanı olduklarını hiçbir zaman unutmamışlar. Eğitmek için önce eğiticilerini eğitmişler. Eğitim görenleri savaşa bile götürmemişler.
Şimdi bu tahliller doğrultusunda eğitimimize bir bakalım:
Beş bin yıllık tarih birikimine sahip bir milletiz. Dünya tarihinde inancına, kültürüne bu kadar bağlı bir millete rastlamak belki de imkânsızdı. Örfünü inancından aldığı için asırlarca ayakta tutabilmiştir. Fakat şimdilerde ulu çınarın üstünde baykuşlar ötmeye başladı. İnancımız, Örfümüz, kıyafetimiz, dilimiz, özümüz, sözümüz bir başka oldu. Biz bize benzemez olduk. Başkalarına benzer olduk.
Peki, bu hal kendiliğinden mi oldu? Elbette ki hayır! Vatan evlatları eğitimsiz eğiticilerin, ya da milli olmayan eğitimin kurbanı oldular. Her gelen iktidar eğitim sistemimizi daha gayri milli yapmak için, elinden gelen hiçbir gayreti esirgemedi. "Medeniyet batıdadır" düsturuyla, batı hayranlığı aşılandı. Batı kültürleri, batı eğitim sistemleri denendi. Gayri milli unsurlar bunu fırsat bilip, eğitim desteği adı altında para ve insan güçlerini devreye soktular.
Milletimizin bünyesine uymayan, yanlış eğitim, nihayet meyvelerini vermeğe başladı. Öyle ki: Saygısız, sevgisiz, kanaatsiz, zevksiz, merhametsiz bir millet olduk. Her şey menfaat ve çıkar temeline oturdu. Yardımlaşma diye bir terim lügatimizde yok artık. İlla da çıkar…
Yetişen nesilden ve yaşanan sosyal olaylardan hemen herkes şikâyetçidir. Ülkemizde suç oranındaki artış ve organize suçlardaki tırmanış bunu teyit etmektedir. "Görünen köy kılavuz istemez."
Yaşanan sonuç normaldir aslında. Ne ektiyseniz onu biçiyorsunuz. Hangi kanunu çıkarırken bu milletin bünyesine uyup uymadığına baktınız. Aman batıdaki dostlarımız beğensin yeter dediniz. Milli olmayan eğitim modellerini aldınız. Böylece bu milletin kimyasını bozdunuz.
Son yıllarda eğitim sistemi ile sürekli oynanmakta her yeni dönemde eğitim sil baştan ele alınmakta; bu kadar değişime ne öğretmenler, ne öğrenciler, ne de veliler ayak uyduramamaktadır. Yeni dönemde 4+4+4 şeklinde yeni bir sistemle eğitime başlanacak. Ne derece başarı elde edilecek o da belli değildir. Bakarsınız seneye yeniden sil baştan başka başka sistemlere geçilebilir. Dünya milletlerini inceleyin, milli eğitimi ile bu kadar oynanan ve bu kadar adı ile uyuşmayan eğitim sisteminin olmadığını görürsünüz.
Ecdat asırlarca bu milleti en güzel şekilde eğitti. Eğitimli insanıyla dünyaya medeniyet ve insanlık öğretti. Görün! Yoksa görülmez oluruz. Tarih sahnesinden siliniriz Allah muhafaza…
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Çukurova Hüseyin Baş’ı bağrına bastı / 18.12.2024
- ‘Kandırıldık’ der geçerler! / 17.12.2024
- Suriye’de yalan ve talan / 16.12.2024
- ‘At yalanı seveyim inananı’ / 14.12.2024
- Suriye’de oynanan oyunlardan kim kârlı çıkacak? / 13.12.2024
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024
- Suriye asıl sahiplerinin eline mi geçti? / 11.12.2024
- Halep oradaysa arşın buradadır / 10.12.2024
- Her insanın ameli boynuna bağlanacak / 09.12.2024
- İffeti olmayandan doğruluk beklenmez / 07.12.2024
- ‘Kandırıldık’ der geçerler! / 17.12.2024
- Suriye’de yalan ve talan / 16.12.2024
- ‘At yalanı seveyim inananı’ / 14.12.2024
- Suriye’de oynanan oyunlardan kim kârlı çıkacak? / 13.12.2024
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024
- Suriye asıl sahiplerinin eline mi geçti? / 11.12.2024
- Halep oradaysa arşın buradadır / 10.12.2024
- Her insanın ameli boynuna bağlanacak / 09.12.2024
- İffeti olmayandan doğruluk beklenmez / 07.12.2024