Son dönemde yapılan birçok temel icraatlar, bırakın hukuka, yasaların çıkış noktası olan Anayasa'ya dahi aykırılık içermektedir. Bir manada, yapılanlar, Anayasa ihlalidir.
Anayasanın 6. Maddesine göre, "hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." Bu madde ile, yasama erkinin, yani milletin vekillerinin, kendilerini imtiyazlı görerek hareket etmeleri engellenmekte; ayrıca, yetkinin sadece egemenliğin asıl sahibi olan milletin adına ve onun menfaatine kullanılması gereği hatırlatılmaktadır. Anayasa'nın 7. Maddesi ile de yasama yetkisinin kullanılması, Türk milleti adına TBMM'ye verilmiştir. Tam bu noktada, AB'ye uyum bahanesiyle yakın zamanda yapılan değişiklik ile, 90. Madde yeniden düzenlenmiş ve milletlerarası anlaşmalar, kanunların üzerinde bir noktaya taşınmıştır. Dolayısıyla bu konularda Meclis iradesi, yani, TBMM'ye o yetkiyi veren milletin iradesi kalmamıştır. Yine, Anayasanın 8. Maddesine göre, yürütme yetkisi vegörevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir. Irak'ın işgaline dair Tezkere görüşmeleri sırasında ABD'nin istekleri açıkça gündem edilmiş; Meclis kararı olmadan ve "sırf ABD istiyor" diye İncirlik, Birleşik Devletlere açılmıştır. Hatta Milli Savunma Bakanı, tezkerenin reddine rağmen ABD savaş uçaklarına Türk hava sahasından 4500'ü aşkın sorti imkanı tanındığını itiraf etmiştir. Bu Anayasal bir ihlaldir. AB istiyor diye, AB'ye uyum adı altında Meclis'e sunulan yasa teklifleri ortadadır. 2008 yılı itibariyle ekonomimiz her ay gelen IMF şeflerince teftiş ve idare edilmekte, onların talepleri doğrultusunda sözde Tarım Reformu, Sosyal Güvenlik ve Bankacılık? vs. reformları yapılmaktadır. Çıkartılan kanunlarda milletin çıkarları ve taleplerinden ziyade, global sermaye sahiplerinin ve ABD ile AB'nin talepleri esas alınmaktadır. Halbuki millete hizmeti esas almayan hiçbir kanunun, hukuki bir temeli olması mümkün değildir. Anayasa Madde 9'da, yargı yetkisinin, "Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı" hükmü yer almasına rağmen; yargı bağımsızlığımız da Anayasa'da sınırları çizilen noktadan çok saptırılmıştır. Bugün 30 bin insanımızın canına kast eden Apo'yu tamamen adil şartlarda yargılayıp idam kararı alan Türk mahkemelerinin kararı, dışarıdan gelen "infaz istemiyoruz" baskısıyla hayata geçirilmemektedir.SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER Prof. Dr. Victor Minin / Rusya bilimler akademisiSosyal devlet kitabı Rusya için gerekliGlobal değişmeler olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Eski dünya gözlerimizin önünde yıkılmaktadır. 1991'de yılında Sosyalizm düşüncesi öldü ve neticede Sovyetler Birliği dağıldı. 2001'in 11 Eylül'ünde liberalizm ideolojisi öldü. Ve tüm kurtarma çabalarına göre batı bloğu aynı objektif sebeplerden dolayı dağılmaktadır. Bu eski sömürgeci sistemin son nefesini verdiğini görmekteyiz. Bu kaos içerisinde aynı anda yeni dünyanın doğuşunu da gözlemekteyiz ve bu yeni sürecin başında Prof. Dr. Haydar Baş gibi yeni tip liderler olmaktadır. O siyasi faaliyeti ve kitap çalışmalarıyla her şeye rağmen Türkiye'nin aydın geleceği için zor mücadelesini devam ettirmektedir. Onun sosyal devlet kitabı, yanız Türkiye için değil, Rusya için de gerekmektedir. Şu anda Rusya'da açık bir şekilde ve tüm sahalarda lider Vladimir Putin ve Rusya'nın yeni Cumhurbaşkanı Dmitriy Medvedev idaresince herkesi memnun edecek yeni kuralların ve yeni ülkenin gelişim stratejisi aranmaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın kitabı ortak işimiz için tam zamanında yapılan değerli bir katkıdır.
Anayasanın 6. Maddesine göre, "hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." Bu madde ile, yasama erkinin, yani milletin vekillerinin, kendilerini imtiyazlı görerek hareket etmeleri engellenmekte; ayrıca, yetkinin sadece egemenliğin asıl sahibi olan milletin adına ve onun menfaatine kullanılması gereği hatırlatılmaktadır. Anayasa'nın 7. Maddesi ile de yasama yetkisinin kullanılması, Türk milleti adına TBMM'ye verilmiştir. Tam bu noktada, AB'ye uyum bahanesiyle yakın zamanda yapılan değişiklik ile, 90. Madde yeniden düzenlenmiş ve milletlerarası anlaşmalar, kanunların üzerinde bir noktaya taşınmıştır. Dolayısıyla bu konularda Meclis iradesi, yani, TBMM'ye o yetkiyi veren milletin iradesi kalmamıştır. Yine, Anayasanın 8. Maddesine göre, yürütme yetkisi vegörevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir. Irak'ın işgaline dair Tezkere görüşmeleri sırasında ABD'nin istekleri açıkça gündem edilmiş; Meclis kararı olmadan ve "sırf ABD istiyor" diye İncirlik, Birleşik Devletlere açılmıştır. Hatta Milli Savunma Bakanı, tezkerenin reddine rağmen ABD savaş uçaklarına Türk hava sahasından 4500'ü aşkın sorti imkanı tanındığını itiraf etmiştir. Bu Anayasal bir ihlaldir. AB istiyor diye, AB'ye uyum adı altında Meclis'e sunulan yasa teklifleri ortadadır. 2008 yılı itibariyle ekonomimiz her ay gelen IMF şeflerince teftiş ve idare edilmekte, onların talepleri doğrultusunda sözde Tarım Reformu, Sosyal Güvenlik ve Bankacılık? vs. reformları yapılmaktadır. Çıkartılan kanunlarda milletin çıkarları ve taleplerinden ziyade, global sermaye sahiplerinin ve ABD ile AB'nin talepleri esas alınmaktadır. Halbuki millete hizmeti esas almayan hiçbir kanunun, hukuki bir temeli olması mümkün değildir. Anayasa Madde 9'da, yargı yetkisinin, "Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı" hükmü yer almasına rağmen; yargı bağımsızlığımız da Anayasa'da sınırları çizilen noktadan çok saptırılmıştır. Bugün 30 bin insanımızın canına kast eden Apo'yu tamamen adil şartlarda yargılayıp idam kararı alan Türk mahkemelerinin kararı, dışarıdan gelen "infaz istemiyoruz" baskısıyla hayata geçirilmemektedir.SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER Prof. Dr. Victor Minin / Rusya bilimler akademisiSosyal devlet kitabı Rusya için gerekliGlobal değişmeler olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Eski dünya gözlerimizin önünde yıkılmaktadır. 1991'de yılında Sosyalizm düşüncesi öldü ve neticede Sovyetler Birliği dağıldı. 2001'in 11 Eylül'ünde liberalizm ideolojisi öldü. Ve tüm kurtarma çabalarına göre batı bloğu aynı objektif sebeplerden dolayı dağılmaktadır. Bu eski sömürgeci sistemin son nefesini verdiğini görmekteyiz. Bu kaos içerisinde aynı anda yeni dünyanın doğuşunu da gözlemekteyiz ve bu yeni sürecin başında Prof. Dr. Haydar Baş gibi yeni tip liderler olmaktadır. O siyasi faaliyeti ve kitap çalışmalarıyla her şeye rağmen Türkiye'nin aydın geleceği için zor mücadelesini devam ettirmektedir. Onun sosyal devlet kitabı, yanız Türkiye için değil, Rusya için de gerekmektedir. Şu anda Rusya'da açık bir şekilde ve tüm sahalarda lider Vladimir Putin ve Rusya'nın yeni Cumhurbaşkanı Dmitriy Medvedev idaresince herkesi memnun edecek yeni kuralların ve yeni ülkenin gelişim stratejisi aranmaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın kitabı ortak işimiz için tam zamanında yapılan değerli bir katkıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.