Vatanına kasteden, işgalcilere karşı akıllara durgunluk verecek kutsal mücadelesini, 119000 şehit, sayılarının tespit edilmesi mümkün olmayan gazileri ile taçlandırarak, İstiklal Harbini kazanan Müslüman Türk milleti, Devlet ebed müddet terminolojisinin son kalesi olarak varlığını korumuştur. Bütün devletlerin marşları milli marş olarak anılırken, Türkiye Cumhuriyeti'nin İstiklal marşı vardır. Zira; Türk istiklaline kastedenlere bu imkanı kanı bahasına vermemiş, bizlere bu mübarek toprakları vatan olarak bırakmışlardır. İstiklal Marşımız bu mefkurenin en veciz ifadesidir.
Ecdadın bu mübarek mirasına sahip çıkmak, kutsal vatan topraklarını her türlü tehlikeye karşı müdafaa etmek, kan, can ve imanla muhafazası temin edilen istiklalimizin zaruretidir.
Buna rağmen 1938'den sonra başlayan erozyon, bugün ABD, IMF, Dünya Bankası politikaları ve AB ile, dinimiz ve milli kimliğimizin bile yok olma tehlikesi ortaya çıkmıştır. AB gibi, bizi köle yapma aracı olan bir kuruluşa karşı uygulanan teslimiyet politikaları neticesinde, elimiz kolumuz o kadar bağlanmıştır ki, ülkemizin 26 bölgeye (parçaya) bölünüp,milli kimliğimizin kendi elimizle ortadan kalkması söz konusudur. Bu vahim olay intihardır.
AB kara sevdasının körelttiği biçare aşıklara soruyorum: Bu uğurda yaptıklarınızın, verdiğiniz sözlerin, attığınız imzaların sonuçlarını düşündünüz mü? Ecdadımızın canı bahasına muhafaza edip bize emanet ettiği değerleri, kendi elinizle düşmanlarımıza nasıl sunarsınız? Bu gaflet değil midir? Bilmem kaç yıl sonra gerçekleşeceği netameli, ucu açık bir AB. Üyeliği için vatanın bütünlüğünden, dil, din, ortak tarih bütünlüğünden, ananelerinden, benliğinden, kültüründen vazgeçmek de neyin nesi? Bunlar olmazsa milli devlet olabilmek mümkün müdür?
Türk halkına bunu sormaya cesaretiniz var mı? Yüreğiniz yetiyorsa; 17 Aralık'ta attığınız imzayla, ülkemizi hangi yükümlülüklerin altına soktuğunuzu anlatınız. Bu hayati konuyu referanduma sunmadan, ben yaptım oldu mantığıyla hareket edemezsiniz. Yoksa neye evet dediğinizi bilmiyor musunuz? Sorun millete; deyin ki ey benim cefakar, fedakar milletim, şartlar bu, istiyor musunuz AB'ye girmeyi? Bu karar çok büyük sorumluluk ister, biz buna size sormadan karar veremeyiz. Gel ey benim milletim, kararı siz verin. Sorun da cevabını alın. Ama soramazsınız millete. Buna yüreğiniz yetmez. Ahrete intikal edene, şühedaya sorun. Kıbrıs'ta şehit olanlar, Çanakkale'yi geçilmez kılanlar, Kut-ül Amare'de, Yemen'de, Galiçya'da, Balkanlarda kalanlar, Sarıkamış'ta donanlar bakalım size ne der?
Yetiyor mu yüreğiniz, millete, ecdada sormaya? Bu ağır yüktür efendiler. Buna karar verecek kıratta değilsiniz. Esasen böyle bir hakkınız da yoktur. Bu dünyanın mazlum milletlerinin de sonu olur. İnsanlığın son kalesini de kendi ellerinizle yıkmayın. İstiklal Marşımızı iyi okuyun...
"Bastığın yerleri, toprak diyerek geçme, tanı...
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun, yazıktır incitme atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı..."
İyi okuyun İstiklal Marşımızı ve ne demek istediğini anlayın lütfen! Bu millet bunu asla affetmez ve bu duruma da daha fazla müsaade etmez. Milletin tokadı ağır olur. Hele ecdat bir Osmanlı tokadı çarparsa; sizi ne Washington, ne Brüksel, ne de Roma kurtarabilir.
Ecdadın bu mübarek mirasına sahip çıkmak, kutsal vatan topraklarını her türlü tehlikeye karşı müdafaa etmek, kan, can ve imanla muhafazası temin edilen istiklalimizin zaruretidir.
Buna rağmen 1938'den sonra başlayan erozyon, bugün ABD, IMF, Dünya Bankası politikaları ve AB ile, dinimiz ve milli kimliğimizin bile yok olma tehlikesi ortaya çıkmıştır. AB gibi, bizi köle yapma aracı olan bir kuruluşa karşı uygulanan teslimiyet politikaları neticesinde, elimiz kolumuz o kadar bağlanmıştır ki, ülkemizin 26 bölgeye (parçaya) bölünüp,milli kimliğimizin kendi elimizle ortadan kalkması söz konusudur. Bu vahim olay intihardır.
AB kara sevdasının körelttiği biçare aşıklara soruyorum: Bu uğurda yaptıklarınızın, verdiğiniz sözlerin, attığınız imzaların sonuçlarını düşündünüz mü? Ecdadımızın canı bahasına muhafaza edip bize emanet ettiği değerleri, kendi elinizle düşmanlarımıza nasıl sunarsınız? Bu gaflet değil midir? Bilmem kaç yıl sonra gerçekleşeceği netameli, ucu açık bir AB. Üyeliği için vatanın bütünlüğünden, dil, din, ortak tarih bütünlüğünden, ananelerinden, benliğinden, kültüründen vazgeçmek de neyin nesi? Bunlar olmazsa milli devlet olabilmek mümkün müdür?
Türk halkına bunu sormaya cesaretiniz var mı? Yüreğiniz yetiyorsa; 17 Aralık'ta attığınız imzayla, ülkemizi hangi yükümlülüklerin altına soktuğunuzu anlatınız. Bu hayati konuyu referanduma sunmadan, ben yaptım oldu mantığıyla hareket edemezsiniz. Yoksa neye evet dediğinizi bilmiyor musunuz? Sorun millete; deyin ki ey benim cefakar, fedakar milletim, şartlar bu, istiyor musunuz AB'ye girmeyi? Bu karar çok büyük sorumluluk ister, biz buna size sormadan karar veremeyiz. Gel ey benim milletim, kararı siz verin. Sorun da cevabını alın. Ama soramazsınız millete. Buna yüreğiniz yetmez. Ahrete intikal edene, şühedaya sorun. Kıbrıs'ta şehit olanlar, Çanakkale'yi geçilmez kılanlar, Kut-ül Amare'de, Yemen'de, Galiçya'da, Balkanlarda kalanlar, Sarıkamış'ta donanlar bakalım size ne der?
Yetiyor mu yüreğiniz, millete, ecdada sormaya? Bu ağır yüktür efendiler. Buna karar verecek kıratta değilsiniz. Esasen böyle bir hakkınız da yoktur. Bu dünyanın mazlum milletlerinin de sonu olur. İnsanlığın son kalesini de kendi ellerinizle yıkmayın. İstiklal Marşımızı iyi okuyun...
"Bastığın yerleri, toprak diyerek geçme, tanı...
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun, yazıktır incitme atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı..."
İyi okuyun İstiklal Marşımızı ve ne demek istediğini anlayın lütfen! Bu millet bunu asla affetmez ve bu duruma da daha fazla müsaade etmez. Milletin tokadı ağır olur. Hele ecdat bir Osmanlı tokadı çarparsa; sizi ne Washington, ne Brüksel, ne de Roma kurtarabilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012