Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden RAHMETEN-LİL ALEMİNResûlü Ekrem (sav), dünyevî ve uhrevî huzurun ancak Allah'a dönüş ve O'na hesap verme mantığı ile gerçekleşeceğini belirtmiştir: "Yarın, Allah'ınıza kavuşacaksınız. Bugünkü her türlü hâl ve hareketlerinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın, benden sonra eski âdetlere (sapıklığa) dönerek birbirinizin boynunu vurmayın!".
Resûlü Ekrem (sav), bu tarihî ifadeleriyle İslâm'ın önemli bir hususiyetine işaret etmiştir. Çünkü İslâm, iman esaslarını, ahiret inancı ve tefekkürü üzerine bina etmiştir. Allah'a imandan sonra en önemli iman esası ahirete imandır. Pekçok âyet-i kerime ve hadis-i şerif bu gerçeği ifade eder, haber verir:
"De ki: Doğrusu kendisinden kaçtığınız ölüme mutlak yakalanacaksınız; sonra, görüleni de görülmeyeni de bilen Allah'a döndürüleceksiniz; O, size işlediklerinizi haber verecektir."
Bu gerçeği te'yid eden Resûlü Ekrem (sav), bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Allah'a mülâkatı (ölümü) kerih göreni (ondan hoşlanmayanı) Allah da kerih görür."
Ahiret, kat'î bir gerçektir; tıpkı ölümün yüzde yüz olması gibi... İnsanların gafleti, bu gerçeği değiştirmez. Cenab-ı Hak buyuruyor:
"İnsanların hesap görme zamanı yaklaştı, fakat onlar hâlâ habersiz, Hak'tan yüz çeviriyorlar."
Sevgili Peygamberimiz (sav); "Zevkleri yok eden ölümü, çok anın" buyurmaktadır.
Hasan (ra) diyor ki: "Resûlü Ekrem (sav); 'Hepiniz cennete girmeyi sever misiniz?' buyurdu. (Onlar): 'Evet' demeleri üzerine, Resûlü Ekrem (sav); 'Emellerinizi kısaltın, ölümünüzü gözünüzün önüne getirin ve Allah'tan hakkıyla hayâ edin' buyurdu."
Ve yine Resûlullah (sav) Efendimiz bir duasında; "Allah'ım; ahirete engel olan dünyadan; ölümün hayrına mani olan hayattan ve amelin hayrını meneden emelden sana sığınırım" buyuruyor.
Ahirette Allah'ın huzurunda hesap verme düşüncesi, dünya hayatını gaflette geçirmeyi önler. Zamanı en verimli şekilde değerlendirmek, kendine ve insanlığa hizmet etmek ister insan. Bu hizmette de niyeti, rızâ-i Bârî olur.
İbn Abbas'ın (ra) rivayetine göre; bir adama nasihat ederken, Resûlü Ekrem (sav) şöyle buyurdular:
"Beş şeyden önce beş şeyi fırsat ve ganimet bil. İhtiyarlık gelmeden gençliğini, hastalık gelmeden sıhhatini, yoksulluk gelmeden zenginliğini, meşguliyet gelmeden rahatlığını ve ölüm gelmeden hayatını ganimet bil."
Ahiret inancı, beşeriyetin kalbini ve gözünü bu âlemden sonra başka bir hayatın varlığına çevirmesi bakımından büyük bir değer taşır. Ahirete iman; dünyevî ölçü, değer ve tasavvurlara boyun eğmekle, ilâhi kıymetlere bağlanıp cahiliyet mantığının üstüne çıkış yollarının ayrılış noktasıdır. Ahirete iman; Allah'ın kullarına ihsan ettiği yüce insanlık hakikatlarıyla, değer bakımından insana layık görülmeyen bozuk ve çirkin manzara arasında bir tercih noktasıdır.
Resûlü Ekrem (sav), bu tarihî ifadeleriyle İslâm'ın önemli bir hususiyetine işaret etmiştir. Çünkü İslâm, iman esaslarını, ahiret inancı ve tefekkürü üzerine bina etmiştir. Allah'a imandan sonra en önemli iman esası ahirete imandır. Pekçok âyet-i kerime ve hadis-i şerif bu gerçeği ifade eder, haber verir:
"De ki: Doğrusu kendisinden kaçtığınız ölüme mutlak yakalanacaksınız; sonra, görüleni de görülmeyeni de bilen Allah'a döndürüleceksiniz; O, size işlediklerinizi haber verecektir."
Bu gerçeği te'yid eden Resûlü Ekrem (sav), bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Allah'a mülâkatı (ölümü) kerih göreni (ondan hoşlanmayanı) Allah da kerih görür."
Ahiret, kat'î bir gerçektir; tıpkı ölümün yüzde yüz olması gibi... İnsanların gafleti, bu gerçeği değiştirmez. Cenab-ı Hak buyuruyor:
"İnsanların hesap görme zamanı yaklaştı, fakat onlar hâlâ habersiz, Hak'tan yüz çeviriyorlar."
Sevgili Peygamberimiz (sav); "Zevkleri yok eden ölümü, çok anın" buyurmaktadır.
Hasan (ra) diyor ki: "Resûlü Ekrem (sav); 'Hepiniz cennete girmeyi sever misiniz?' buyurdu. (Onlar): 'Evet' demeleri üzerine, Resûlü Ekrem (sav); 'Emellerinizi kısaltın, ölümünüzü gözünüzün önüne getirin ve Allah'tan hakkıyla hayâ edin' buyurdu."
Ve yine Resûlullah (sav) Efendimiz bir duasında; "Allah'ım; ahirete engel olan dünyadan; ölümün hayrına mani olan hayattan ve amelin hayrını meneden emelden sana sığınırım" buyuruyor.
Ahirette Allah'ın huzurunda hesap verme düşüncesi, dünya hayatını gaflette geçirmeyi önler. Zamanı en verimli şekilde değerlendirmek, kendine ve insanlığa hizmet etmek ister insan. Bu hizmette de niyeti, rızâ-i Bârî olur.
İbn Abbas'ın (ra) rivayetine göre; bir adama nasihat ederken, Resûlü Ekrem (sav) şöyle buyurdular:
"Beş şeyden önce beş şeyi fırsat ve ganimet bil. İhtiyarlık gelmeden gençliğini, hastalık gelmeden sıhhatini, yoksulluk gelmeden zenginliğini, meşguliyet gelmeden rahatlığını ve ölüm gelmeden hayatını ganimet bil."
Ahiret inancı, beşeriyetin kalbini ve gözünü bu âlemden sonra başka bir hayatın varlığına çevirmesi bakımından büyük bir değer taşır. Ahirete iman; dünyevî ölçü, değer ve tasavvurlara boyun eğmekle, ilâhi kıymetlere bağlanıp cahiliyet mantığının üstüne çıkış yollarının ayrılış noktasıdır. Ahirete iman; Allah'ın kullarına ihsan ettiği yüce insanlık hakikatlarıyla, değer bakımından insana layık görülmeyen bozuk ve çirkin manzara arasında bir tercih noktasıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.