Düşünmek, tefekkür ve anmak -2-
Sabah akşam Rab’lerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et
10.11.2024 18:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
"Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'mine kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden (anan) erkekler ve zikreden (anan) kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır."
"Sabah akşam Rab'lerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gâfil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme."
"Onun için sen Bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselere yüz verme."
"Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki başarıya erişesiniz."
"Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz mü'minler üzerine vakitleri belli bir farzdır."
"Muhakkak ki Ben, yalnızca Ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; Beni anmak için namaz kıl."
"Sen ve kardeşin birlikte âyetlerimi götürün. Beni anmayı ihmal etmeyin."
"Kim de Beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve Biz onu, Kıyâmet Günü kör olarak haşredeceğiz."
"İşte siz onları alaya aldınız; sonunda onlar (ile alay etmeniz) size beni anmayı unutturdu, siz onlara gülüyordunuz."
"Şüphesiz münafıklar Allah'a oyun etmeye kalkışıyorlar; hâlbuki Allah onların oyunlarını başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah'ı da pek az zikrederler (anarlar)."
"(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabb'inizden gelecek bir lutfu (kazancı) aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin ve O'nu size gösterdiği şekilde anın (zikredin). Şüphesiz siz daha önce yanlış gidenlerden idiniz."
"Hac ibâdetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın (zikredin). İnsanlardan öyleleri var ki, 'Ey Rabb'imiz! Bize dünyada ver' derler. Böyle kimselerin âhiretten hiç nasibi yoktur."
"Sayılı günlerde (eyyâm-ı teşrikte telbiye ve tekbir getirerek) Allah'ı anın (zikredin)."
"Zekeriyya, 'Rabb'im! (Oğlumun olacağına dâir) bana bir alâmet göster' dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alâmet, insanlara, üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabb'ini çok an (zikret), sabah akşam tesbih et."
"Biz, her ümmete -(Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah'ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık. İmdi, ilâhınız, bir tek İlâh'tır. Öyle ise, O'na teslim olun. (Ey Muhammed!) O ihlâslı ve mütevazı insanları müjdele!"
"Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu hâlde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyengizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları Biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik."
"Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hâle getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin). Allah'tan korkun. Allah'ın hesabı pek çabuktur."
"Kendilerine ait birtakım yararları yakînen görmeleri, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah'ın ismini anmaları (kurban kesmeleri için) sana (Kâbe'ye) gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin."
"Onlar saçma düşüncelerine göre dediler ki: "Bu (tanrılar için ayrılan) hayvanlarla ekinler haramdır. Bunları bizim dilediğimizden başkası yiyemez. Bunlar da binilmesi yasaklanmış hayvanlardır. Birtakım hayvanlar da vardır ki, (Allah böyle emrediyor diye) O'na iftira ederek üzerlerine Allah'ın adını anmazlar. Yapmakta oldukları iftiraları yüzünden Allah onları cezalandıracaktır."
"Ve kâfir olanlar Seni gördükleri zaman, Seni ancak alaya alarak, 'Bu mu sizin ilâhlarınıza atıp duran!' derler. Hâlbuki, onlar Rahmân zikiredilince (anılınca) onlar hep O'nu inkâr edicilerdir."
"Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gâfillerden olma.
"Rab'binin adını an (zikret). Bütün varlığınla O'na yönel."
"Sabah akşam Rabb'inin ismini yâd et."
"Eğer (herhangi bir şeyden) korkarsanız (namazlarınızı) yürüyerek yahut binmiş olarak (kılın). Güvene kavuştuğunuz zaman, siz bilmezken Allah'ın size öğrettiği şekilde O'nu anın."
"Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığınız (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır."
"Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah'ı anmayı unutturdu. İşte onlar Şeytan'ın yandaşlarıdır. İyi bilin ki Şeytan'ın yandaşları hep kayıptadırlar."
"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır."
"(Oğulları), 'Allah'a and olsun ki sen hâlâ Yûsuf'u anıyorsun. Sonunda ya hasta olacaksın ya da büsbütün helâk olacaksın!' dediler."
"Onlardan, kurtulacağını bildiği kimseye dedi ki: Beni efendinin yanında an, (umulur ki beni çıkarır). Fakat Şeytan ona, efendisine anmayı unutturdu. Dolayısıyla (Yûsuf), birkaç sene daha zindanda kaldı."
"Ancak Allah dilerse, de! Bunu unuttuğun takdirde Allah'ı an/ zikret ve, 'Umarım ki Rabb'im, doğru olma yönünden beni daha isabetli davranışa muvaffak kılar' de."
"Bütün çiftleri O yaratmıştır. Ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etmiştir ki, böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabb'inizin nimetini anarak, 'Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik' diyesiniz."
"(İddet beklemekte olan) kadınlarla evlenme hususundaki düşüncelerinizi üstü kapalı biçimde anlatmanızda veya onu içinizde gizli tutmanızda size günah yoktur. Allah bilir ki siz onları anacaksınız."
"(Bir kısmı:) 'Bunları diline dolayan (anıp duran) bir genç duyduk; kendisine İbrahim denilirmiş' dediler."
"(Resûlüm!) Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti."
"Kitap'ta İbrahim'i an. Zira o, sıdkı bütün bir peygamberdi".
"(Resûlüm!) Kitap'ta Mûsâ'yı da an. Gerçekten o ihlâs sahibi idi ve hem resûl, hem de nebi idi."
"(Resûlüm!) Kitap'ta İsmail'i de an. Gerçekten o, sözüne sâdıktı, resûl ve nebi idi."
"Kitapta İdris'i de an. Hakikaten o, pek doğru bir insan, bir pey gamberdi."
"(Resûlüm!) Onların söylediklerine sabret, kulumuz Dâvud'u, o kuvvet sahibi zâtı an. O, hep Allah'a yönelirdi."
"(Resûlüm!) Kulumuz Eyyub'u da an. O, Rabb'ine, 'Doğrusu Şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi' diye seslenmişti."
"(Ey Muhammed!) Kuvvetli ve basiretli kullarımız İbrahim, İshak ve Ya'kub'u da an."
"İsmail'i, Elyesa'yı, Zülkifl'i de an. Hepsi de iyilerdendir."
"Âd kavminin kardeşini (Hûd'u) an."
"Sen (Ey Yüce Peygamber!) onu (Kıyâmet'in vaktini) yâd etmek (onu sana soranlara söylemek hususunda) ne hâldesin?"
"İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?" (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
"Sabah akşam Rab'lerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gâfil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme."
"Onun için sen Bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselere yüz verme."
"Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki başarıya erişesiniz."
"Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz mü'minler üzerine vakitleri belli bir farzdır."
"Muhakkak ki Ben, yalnızca Ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; Beni anmak için namaz kıl."
"Sen ve kardeşin birlikte âyetlerimi götürün. Beni anmayı ihmal etmeyin."
"Kim de Beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve Biz onu, Kıyâmet Günü kör olarak haşredeceğiz."
"İşte siz onları alaya aldınız; sonunda onlar (ile alay etmeniz) size beni anmayı unutturdu, siz onlara gülüyordunuz."
"Şüphesiz münafıklar Allah'a oyun etmeye kalkışıyorlar; hâlbuki Allah onların oyunlarını başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah'ı da pek az zikrederler (anarlar)."
"(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabb'inizden gelecek bir lutfu (kazancı) aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin ve O'nu size gösterdiği şekilde anın (zikredin). Şüphesiz siz daha önce yanlış gidenlerden idiniz."
"Hac ibâdetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın (zikredin). İnsanlardan öyleleri var ki, 'Ey Rabb'imiz! Bize dünyada ver' derler. Böyle kimselerin âhiretten hiç nasibi yoktur."
"Sayılı günlerde (eyyâm-ı teşrikte telbiye ve tekbir getirerek) Allah'ı anın (zikredin)."
"Zekeriyya, 'Rabb'im! (Oğlumun olacağına dâir) bana bir alâmet göster' dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alâmet, insanlara, üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabb'ini çok an (zikret), sabah akşam tesbih et."
"Biz, her ümmete -(Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah'ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık. İmdi, ilâhınız, bir tek İlâh'tır. Öyle ise, O'na teslim olun. (Ey Muhammed!) O ihlâslı ve mütevazı insanları müjdele!"
"Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu hâlde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyengizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları Biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik."
"Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hâle getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin). Allah'tan korkun. Allah'ın hesabı pek çabuktur."
"Kendilerine ait birtakım yararları yakînen görmeleri, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah'ın ismini anmaları (kurban kesmeleri için) sana (Kâbe'ye) gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin."
"Onlar saçma düşüncelerine göre dediler ki: "Bu (tanrılar için ayrılan) hayvanlarla ekinler haramdır. Bunları bizim dilediğimizden başkası yiyemez. Bunlar da binilmesi yasaklanmış hayvanlardır. Birtakım hayvanlar da vardır ki, (Allah böyle emrediyor diye) O'na iftira ederek üzerlerine Allah'ın adını anmazlar. Yapmakta oldukları iftiraları yüzünden Allah onları cezalandıracaktır."
"Ve kâfir olanlar Seni gördükleri zaman, Seni ancak alaya alarak, 'Bu mu sizin ilâhlarınıza atıp duran!' derler. Hâlbuki, onlar Rahmân zikiredilince (anılınca) onlar hep O'nu inkâr edicilerdir."
"Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gâfillerden olma.
"Rab'binin adını an (zikret). Bütün varlığınla O'na yönel."
"Sabah akşam Rabb'inin ismini yâd et."
"Eğer (herhangi bir şeyden) korkarsanız (namazlarınızı) yürüyerek yahut binmiş olarak (kılın). Güvene kavuştuğunuz zaman, siz bilmezken Allah'ın size öğrettiği şekilde O'nu anın."
"Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığınız (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır."
"Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah'ı anmayı unutturdu. İşte onlar Şeytan'ın yandaşlarıdır. İyi bilin ki Şeytan'ın yandaşları hep kayıptadırlar."
"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır."
"(Oğulları), 'Allah'a and olsun ki sen hâlâ Yûsuf'u anıyorsun. Sonunda ya hasta olacaksın ya da büsbütün helâk olacaksın!' dediler."
"Onlardan, kurtulacağını bildiği kimseye dedi ki: Beni efendinin yanında an, (umulur ki beni çıkarır). Fakat Şeytan ona, efendisine anmayı unutturdu. Dolayısıyla (Yûsuf), birkaç sene daha zindanda kaldı."
"Ancak Allah dilerse, de! Bunu unuttuğun takdirde Allah'ı an/ zikret ve, 'Umarım ki Rabb'im, doğru olma yönünden beni daha isabetli davranışa muvaffak kılar' de."
"Bütün çiftleri O yaratmıştır. Ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etmiştir ki, böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabb'inizin nimetini anarak, 'Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik' diyesiniz."
"(İddet beklemekte olan) kadınlarla evlenme hususundaki düşüncelerinizi üstü kapalı biçimde anlatmanızda veya onu içinizde gizli tutmanızda size günah yoktur. Allah bilir ki siz onları anacaksınız."
"(Bir kısmı:) 'Bunları diline dolayan (anıp duran) bir genç duyduk; kendisine İbrahim denilirmiş' dediler."
"(Resûlüm!) Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti."
"Kitap'ta İbrahim'i an. Zira o, sıdkı bütün bir peygamberdi".
"(Resûlüm!) Kitap'ta Mûsâ'yı da an. Gerçekten o ihlâs sahibi idi ve hem resûl, hem de nebi idi."
"(Resûlüm!) Kitap'ta İsmail'i de an. Gerçekten o, sözüne sâdıktı, resûl ve nebi idi."
"Kitapta İdris'i de an. Hakikaten o, pek doğru bir insan, bir pey gamberdi."
"(Resûlüm!) Onların söylediklerine sabret, kulumuz Dâvud'u, o kuvvet sahibi zâtı an. O, hep Allah'a yönelirdi."
"(Resûlüm!) Kulumuz Eyyub'u da an. O, Rabb'ine, 'Doğrusu Şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi' diye seslenmişti."
"(Ey Muhammed!) Kuvvetli ve basiretli kullarımız İbrahim, İshak ve Ya'kub'u da an."
"İsmail'i, Elyesa'yı, Zülkifl'i de an. Hepsi de iyilerdendir."
"Âd kavminin kardeşini (Hûd'u) an."
"Sen (Ey Yüce Peygamber!) onu (Kıyâmet'in vaktini) yâd etmek (onu sana soranlara söylemek hususunda) ne hâldesin?"
"İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?" (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)