Doktordan önce internete başvuruyorlar
Yapılan araştırmaya göre beslenme ve sağlık konularında bilgi kaynağı olarak interneti tercih eden gençlerin oranı yüzde 55, yaşlılarda ise bu oran yüzde 10.
28.09.2017 00:00:00
Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Atabek, insanların giderek daha yüksek oranlarda yeni medya içeriğine maruz kalmaları nedeniyle sağlık okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı konularının daha önemli hale geldiğini söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü, sağlık okuryazarlığını "Bireyin sağlıkla ilgili bilgiye ulaşması, anlaması ve sağlığını geliştirici yönde bu bilgiyi kullanması için motivasyonunu ve yeteneğini belirleyen sosyal ve bilinçsel beceriler" olarak tanımlıyor. Prof. Dr. Ümit Atabek, insanların giderek daha yüksek oranlarda yeni medya içeriğine maruz kalmalarının sağlık okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı konularını daha da önemli hale getirdiğini belirtti.
Sağlık okuryazarlığında Türkiye geride
Sağlık-Sen'in 2014'te yaptığı araştırmada, Türkiye'de sağlık okuryazarlığı oranının yüzde 30,4 olarak saptandığını ve bu oranın Avrupa ortalamasına göre oldukça düşük bir düzeye işaret ettiğini kaydeden Prof. Dr. Ümit Atabek, "Sağlık okuryazarlık endeksindeki sorulardan 4 tanesi, bilgi kaynağı olarak medyayı kullanmakla ilgili. Medya içeriğini güvenilir ve yetkin bir şekilde kullanabilme becerisi, sağlık okuryazarlığı endeks düzeyini yükseltiyor. Sağlık okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı, birlikte değerlendirilmesi gereken alanlar. Bu bağlamda, sağlık okuryazarlığıyla ilgili tüm eğitim programlarında özellikle yeni medya okuryazarlığı konularının da içerilmesi gerekli. Medya okuryazarlığı daha yüksek sağlık okuryazarlığına katkıda bulunacaktır" diye konuştu.
'Esas sorun; yanlış içerikler'
Yeni medyanın ön plana çıktığı dönemde yeni medya okuryazarlığı sorununun gündeme gelebileceğini kaydeden Atabek, şunları söyledi:
"Bireyler başlarına gelen sağlık problemlerini çeşitli yeni medya içeriklerinde paylaşıyor. Ciddi hastalar, deneyimlerini paylaştıkları forum grupları oluşturuyorlar. Bu forumlara bazen hekimler de katılıyor. Esas sorun; yanlış içerikler konusu. Burada medya mensuplarına büyük görev düşüyor. Sağlık muhabirlerinin özel eğitimlerden geçmesi gerekiyor. Bazı batı ülkelerinde sağlık konusunda içerik sunan sosyal medya sitelerinin sertifikasyonuna gidilmiş durumda. Sağlık Bakanlığımız da bu konuda çok ciddi çalışmalar yapıyor. Bu konuda sağlıkla ilgili içerik üreten kuruluşlar, sağlık muhabirleri, Sağlık Bakanlığı ve üniversitelerin ortaklaşa işbirliği yapması gerekiyor."
Gençlerin büyük çoğunluğu da, sağlıkla ilgili ilk olarak internete başvurduklarını ifade ediyor. Eylül Akbörü, "Eğer hastalığım çok ağır değilse ve ufak bir soğuk algınlığı geçiriyorsam internetten bakıyorum. Ama kafamı yataktan kaldıramıyorsam doktora gidiyorum. Bir hastalığı merak ettiğimde direkt internetten bakıyorum. Mesela burnum kanadığında internetten bakıyorum, 'kanser belirtisi' bile yazıyor. Tabii ki bunlar abartı. Çareyi internette bulmuyorum. Sadece araştırmamı yapıyorum" ifadelerini kullandı.
Yanlış yorum paniğe de yol açabiliyor
İnterneti en çok bilgi edinmek için kullandığını söyleyen Seçkin Özdemir ise şöyle konuştu:
"Sağlık konusunda ilk olarak internete başvuruyorum. Bir yerim ağrıdığında hemen internete soruyorum. Daha sonra internet üzerinden doktor bulup onu araştırıyorum ve hakkındaki yorumları okuyorum. İnternette sağlık üzerine yapılan yanlış yorum ve paylaşımlar korku ve paniğe de yol açabiliyor. En ufak belirtilerde bile kanser olduğunuza kadar yorumlar yapabiliyorlar. Zaten doktora gidince de doktorlar 'internette her okuduğunuza güvenmeyin' diyor ama başınızı yatağa koyduğunuzda 'acaba bu hastalık bende var mı?' diye düşünüyorsunuz." İHA
Dünya Sağlık Örgütü, sağlık okuryazarlığını "Bireyin sağlıkla ilgili bilgiye ulaşması, anlaması ve sağlığını geliştirici yönde bu bilgiyi kullanması için motivasyonunu ve yeteneğini belirleyen sosyal ve bilinçsel beceriler" olarak tanımlıyor. Prof. Dr. Ümit Atabek, insanların giderek daha yüksek oranlarda yeni medya içeriğine maruz kalmalarının sağlık okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı konularını daha da önemli hale getirdiğini belirtti.
Sağlık okuryazarlığında Türkiye geride
Sağlık-Sen'in 2014'te yaptığı araştırmada, Türkiye'de sağlık okuryazarlığı oranının yüzde 30,4 olarak saptandığını ve bu oranın Avrupa ortalamasına göre oldukça düşük bir düzeye işaret ettiğini kaydeden Prof. Dr. Ümit Atabek, "Sağlık okuryazarlık endeksindeki sorulardan 4 tanesi, bilgi kaynağı olarak medyayı kullanmakla ilgili. Medya içeriğini güvenilir ve yetkin bir şekilde kullanabilme becerisi, sağlık okuryazarlığı endeks düzeyini yükseltiyor. Sağlık okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı, birlikte değerlendirilmesi gereken alanlar. Bu bağlamda, sağlık okuryazarlığıyla ilgili tüm eğitim programlarında özellikle yeni medya okuryazarlığı konularının da içerilmesi gerekli. Medya okuryazarlığı daha yüksek sağlık okuryazarlığına katkıda bulunacaktır" diye konuştu.
'Esas sorun; yanlış içerikler'
Yeni medyanın ön plana çıktığı dönemde yeni medya okuryazarlığı sorununun gündeme gelebileceğini kaydeden Atabek, şunları söyledi:
"Bireyler başlarına gelen sağlık problemlerini çeşitli yeni medya içeriklerinde paylaşıyor. Ciddi hastalar, deneyimlerini paylaştıkları forum grupları oluşturuyorlar. Bu forumlara bazen hekimler de katılıyor. Esas sorun; yanlış içerikler konusu. Burada medya mensuplarına büyük görev düşüyor. Sağlık muhabirlerinin özel eğitimlerden geçmesi gerekiyor. Bazı batı ülkelerinde sağlık konusunda içerik sunan sosyal medya sitelerinin sertifikasyonuna gidilmiş durumda. Sağlık Bakanlığımız da bu konuda çok ciddi çalışmalar yapıyor. Bu konuda sağlıkla ilgili içerik üreten kuruluşlar, sağlık muhabirleri, Sağlık Bakanlığı ve üniversitelerin ortaklaşa işbirliği yapması gerekiyor."
Gençlerin büyük çoğunluğu da, sağlıkla ilgili ilk olarak internete başvurduklarını ifade ediyor. Eylül Akbörü, "Eğer hastalığım çok ağır değilse ve ufak bir soğuk algınlığı geçiriyorsam internetten bakıyorum. Ama kafamı yataktan kaldıramıyorsam doktora gidiyorum. Bir hastalığı merak ettiğimde direkt internetten bakıyorum. Mesela burnum kanadığında internetten bakıyorum, 'kanser belirtisi' bile yazıyor. Tabii ki bunlar abartı. Çareyi internette bulmuyorum. Sadece araştırmamı yapıyorum" ifadelerini kullandı.
Yanlış yorum paniğe de yol açabiliyor
İnterneti en çok bilgi edinmek için kullandığını söyleyen Seçkin Özdemir ise şöyle konuştu:
"Sağlık konusunda ilk olarak internete başvuruyorum. Bir yerim ağrıdığında hemen internete soruyorum. Daha sonra internet üzerinden doktor bulup onu araştırıyorum ve hakkındaki yorumları okuyorum. İnternette sağlık üzerine yapılan yanlış yorum ve paylaşımlar korku ve paniğe de yol açabiliyor. En ufak belirtilerde bile kanser olduğunuza kadar yorumlar yapabiliyorlar. Zaten doktora gidince de doktorlar 'internette her okuduğunuza güvenmeyin' diyor ama başınızı yatağa koyduğunuzda 'acaba bu hastalık bende var mı?' diye düşünüyorsunuz." İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.