Bu başlığın altına onlarca, belki yüzlerce böyle kısa cümleler yazılabilir.
Doğrulukta dibe vurmuşsanız dünyanın serveti sizi kurtaramaz.
Doğrulukta dibe vurmuşsanız sizi artık hiçbir vinç kaldıramaz.
Doğrulukta dibe vurmuşsanız eğer, sizin mahkumiyetiniz vicdan mahkumiyetidir ki vicdanların dibinde yaşamaktan başka seçeneğiniz kalmamıştır.
Doğruluk-dürüstlük sermayesini tüketmişseniz eğer, bu sermayeyi geri kazanmak için vadiler dolusu altın bile bir işe yaramaz.
Doğruluk-dürüstlük sıfatlarınızı birer bozuk para gibi harcamışsanız eğer, artık isminizin geçtiği her yerde sahtekârlık, yalancılık, talancılık, fırıldakçılık sizinle beraber anılır olacaktır.
Doğruluk-dürüstlük duvarı tarafınızdan, sizin yalan-dolanlarınızla yıkılmışsa eğer, kırk sığırı kurban etseniz dört yüz kazanda pişirip binlerce insana ziyafet çekseniz dahi, yine de siz o dillere destan ziyafetle değil, öteki özelliğinizle anılmaya mahkûmsunuz demektir.
Kıyamet sabahına değin, Firavun denince hep akıllara; kibir, gurur, yoldan sapmışlık ve yoldan saptırmak gelecektir.
Dünya durdukça Firavun ve Nemrut, kendi acziyetlerine, küçük cirimlerine bakmadan Kâinatın Yaratıcısı ve O'nun elçileri ile mücadele eden aklı noksanlar, idraki bozuklar ve basireti bağlılar olarak hatırlanacaklardır.
İnsan soyunun son ferdi kalana kadar dünya yüzünde Karun; serveti ile böbürlenen, sermayesi ile kibirlenen, insanlara tepeden bakan ve servetini yoksullarla paylaşmayan şımarık zenginlerin temsilcisi olarak anılacaktır.
Kıyamet sabahına kadar Karun; hesapsız serveti ile ve dillere destan sarayı ile birlikte yerin dibine batan şımarık zengin olarak hatırlanacaktır.
Dünya durdukça Bel'am; sahip olduğu bilgi birikimini zalimin ve zulmünün emrinde kullanmış ve o yüzden de "yanına yaklaşsan da uzaklaşsan da dili dışarda soluyan köpeğe benzetilmiş" birisi olarak yâd edilecektir.
"Onlara, şu adamın ibret verici durumunu bir örnek olarak anlat: Biz ona, mükemmel bir zekâ ve derin kavrayış yeteneği armağan etmiş, ilim ve hikmet nurlarıyla kendisini aydınlatmıştık. Bunun da ötesinde, insanı hakikate ulaştıracak bütün delillerimizi önüne koymuş ve ayetlerimizi en üst seviyede anlama ve ilâhî Kitabın muhteşem güzelliğini kavrama yeteneğini kendisine cömertçe bağışlamıştık. Fakat o, yersiz bir gurura kapılarak ayetleri elinin tersiyle bir kenara itiverdi; böylece, şeytan onu kandırıp peşine taktı ve sonunda, diğer birçokları gibi, o da azgınlardan biri olup çıktı!
Eğer dileseydik, elbette onu ayetlerimiz sayesinde şerefli makama yüceltebilirdik; ne var ki o, ihtirâs ve tutkularının peşine takılarak, -sanki hiç ölmeyecekmiş gibi- şu gelip geçici dünyaya saplanıp kaldı!
Onun gibi azgın nankörlerin durumu, tıpkı doyumsuz bir köpeğin hâline benzer; kızıp kovmak için üzerine gitsen de dilini çıkarıp hırlar, nefes nefese solur, kendi hâline bıraksan da! İşte, ayetlerimizi yalanlayan kimselerin durumu, aynen böyledir. Ey Müslüman, yoldan çıkan insanlara bu ibret verici örneği anlat; belki bu sayede öğüt alıp düşünürler." (A'raf: 175-176).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025