O bir 'Doğruları Dava Edinen'dir.Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız; Türkiye Cumhuriyeti'nin tam bağımsızlığını, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü savunan; toplumun milli ve manevi değerleri ile Anayasanın 'Genel Esaslar' kısmında yer alan ilkelere, hukuka, demokratik kurallara ve kişi haklarına uygun olarak yüce milletimizin birlik ve beraberliği için ilmi, fikri ve siyasi mücadele veren, devletinin ve milletinin menfaatlerini öne alan bir yaklaşım ile çözümler üreten bir bilim adamı ve siyasi liderdir.Prof. Dr. Baş, birçok uluslararası kurum ve kuruluş tarafından, 1994'lü yıllardan bu yana bilime, ekonomiye, insan haklarına, dünya barışına ve iletişime sağladığı katkılardan dolayı pek çok ödüller ile taltif edilen, tüm dünyaca tanınan seçkin bir şahsiyettir. Aynı zamanda 'Milli Ekonomi Modeli', 'Sosyal Devlet, Milli Devlet' adlı bilimsel tezleriyle, ekonomi alanında, sahasının uzmanı ekonomistler tarafından Nobel ödülüne aday gösterilen ve bütün dünyanın kabul ettiği ünlü bir ekonomisttir. 'Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler' ve 'Ehl-i Beyt Külliyatı' gibi son derece önemli eserlerin sahibi bir ilim adamıdır. Genel Başkanı olduğu Bağımsız Türkiye Partisi, aynı ilkeler doğrultusunda faaliyet gösteren Türk Milletine ait ve tamamını temsil eden siyasi bir kuruluştur.Sayın Baş; yıllardır, halkın birlik ve beraberliği, ekonomik refahı ve dünyada ve özellikle Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler ve çeşitli konularda sayısız konferans ve toplantılar düzenlemekte ve bu platformlarda görüş ve önerilerini beyan etmektedir. Milletimizin maddi ve manevi varlığına, birlik ve beraberliğine her platformda sahip çıkmaktadır. Hocamız her türlü bölücülüğe ve dinin istismarına karşı durmaktadır. Bu bağlamda tarihte istismar edilen ya da olduğundan başka türlü gösterilen kişilere ve olaylara da gerçekler ve toplumsal menfaatlerimiz çerçevesinde yaklaşmaktadır.Atatürk'e bazı çevrelerce atılan iftiraların, aslında bu milletin etrafında toplanacağı her türlü değeri zedelemeye yönelik faaliyetin bir boyutu olduğunu; aynı faaliyetin başka boyutunun ise tartışmalı şahsiyetlerin kusursuzlaştırılarak toplumun bir kesimi tarafından fanatikçe savunulmasını sağlamak amacı taşıdığını görmekte ve bu kirli oyunlara karşılık doğru bildiğini korkusuzca savunmaktadır.Son derece dindar ve dine uygun hayat yaşayan, ömrünü dinine, vatanına ve milletine hizmete adayan bir insan olarak, Atatürk gerçeğinin çarpıtılmasına karşı çıktığı gibi, yaşarken pek çok yanlışa imza atmış, dine de aykırı iş işlemiş İskilipli Atıf Hoca gibileri de eleştirebilmektedir. Bu bir ilim, din ve siyaset adamı olarak onun en tabii hakkıdır.Doğruları yaşayan ve savunan bir ilim ve siyaset adamı olarak ister tarihte, ister bu gün yaşansın, 'doğruları savunan ve yanlışlara karşı çıkan' bir erdeme sahiptir. Bütün bu yaptıkları da her zaman olumlu bir amaca hizmet etmiştir. Kendisi mezhep olarak Sünni ekole dahil olmasına rağmen, Şii ve Alevi dünyanın doğrularına da sahip çıkmakta; aslında gerçek Ehl-i Sünnet'in bu doğrularda Alevi kardeşlerimiz ile ortak olduğunu ortaya koymaktadır. Yani Şii ve Sünni dünyanın Ehl-i Beyt paydasında buluşarak kavga etmeden yaşaması gerektiğini savunmaktadır. Bu yaklaşım yüzlerce yıldır İslam âlemi üzerinde oynanan en büyük oyunu da bozmaktadır.'Doğruyu davaedinenin' karşısına'iftira ile çıkanlar'Bu millet üzerinde oynanan oyunun bilerek ya da bilmeden bir parçası olan bazı mahfiller, Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu doğru duruşundan rahatsız olmaktadırlar. Yukarıda değindiğimiz fikirlerini beyan ettiği her konuşmanın ardından, çirkin iftira ve karalama yöntemlerine başvurmaktadırlar. Kullandıkları görseller, yazılar ve ifadeler eleştiri sınırları içinde kalmamakta ve rezil iftira ve hakaretler şeklinde gerçekleşmektedir. Çirkin iftira ve hakaretlerin en son örneğini Akit Gazetesi ortaya koymuştur. Bu gazetenin yöneticilerinin ve yazarlarının bir kısmının hiçbir İslami hassasiyet taşımadıkları, yazı ve yorumlarında inanç emaresi göstermedikleri ortadadır. Neye inandıkları ve nasıl yaşadıkları bizleri ilgilendirmez. Ancak hiçbir inanç ve fikir hakaret etme, iftira atma, çirkin isnatlarda bulunma ve kişilik haklarına saldırma hakkını vermez.Kalpleri çirkin, işleri ve sözleri çirkin ve özleri nasipsiz bu müfterilerden hukuk önünde hesap sorulacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Oktay Doğan / diğer yazıları
- İnsanın bir felaketi: Ön yargı / 27.03.2021
- Kul hakkı kırmızı çizgimiz olmalı / 17.02.2021
- Mutluluğun ve başarının anahtarı / 10.02.2021
- İyi olmak ve iyi kalmak / 14.01.2021
- Hocam / 07.01.2021
- Atatürk ne yaptı? / 23.10.2017
- Taklit edilen, projeleri izinsiz kullanılan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 19.04.2015
- Bu iktidar neye hizmet etti? / 17.07.2014
- Oyunu halkımız bozmalı / 01.10.2013
- Alçak katiller karşısında ölçü sahibi Müslümanlar olalım / 08.09.2013
- Kul hakkı kırmızı çizgimiz olmalı / 17.02.2021
- Mutluluğun ve başarının anahtarı / 10.02.2021
- İyi olmak ve iyi kalmak / 14.01.2021
- Hocam / 07.01.2021
- Atatürk ne yaptı? / 23.10.2017
- Taklit edilen, projeleri izinsiz kullanılan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 19.04.2015
- Bu iktidar neye hizmet etti? / 17.07.2014
- Oyunu halkımız bozmalı / 01.10.2013
- Alçak katiller karşısında ölçü sahibi Müslümanlar olalım / 08.09.2013