Ülkemizde ayrılık naralarının atıldığı, İslam Coğrafyasında mezhep savaşına doğru gidilecek adımların atıldığı, ithalatın düştüğü, işsizliğin patlama noktasına geldiği, hapishanelerin dolduğu, doların yükselişinin sürdüğü ve şu günlerde milletimize morfin veriliyor. Cumhurbaşkanlığından veriliyor. Hükümetten veriliyor. Diyanetten veriliyor.
Sayın Cumhurbaşkanı, Arabistan'a gitmeden önce twit atmıştım; "Sayın Erdoğan, Kabe'yi ziyareti sırasında haberi olmadan birkaç poz sosyal medyada yayınlandı mı, milletimiz bütün dertlerinden arınır" demiştim.
Öyle olmadı. (Cumhurbaşkanının niyetini bilemem ama) Kabe ziyareti şova dönüştü. Kameralar, fotoğraflar o biçim. Kabe'nin içinde şükür namazı kılındığı da eklendi fotoğrafların altına.
Ölünün arkasından (Türkan Saylan'ın) konuşan, demediğini bırakmayan Hasan Karaka'yanın cenazesinde Erdoğan'ın okuduğu, "elif, lam, mim" milletimizi mest (!) etti.
Sosyal medya yıkılıyor. "Bugünleri gösteren Allah'a hamd olsun. Artık Kabe'nin içinde namaz kılan bir cumhurbaşkanımız var. Artık 16 yıldızlı Cumhurbaşkanı arabası cami avlularına kadar geliyor." Gibi binlerce yazı, yorum.
Tabi medyada aynı havada. Renkli medya bu mantık ve siyaseti eleştirirken oklarını yine dine çeviriyor. Yandaş medyada bunu fırsata çevirip, adeta başka şansınız yok. İmanınız için safınız burası, diyordu.
Tabi araya Genlkurmay Başkanlığından, "artık askerler, Tanrımıza hamdolsun yerine Allah'ımıza hamdolsun, diyecekler" emrinin verildiği haberleri yayınlandı.
Milli piyango çekilişini mini etekli bayanlar değil yerel kıyafetli bayanların yapması heyecanı arttırdı ve hükümetin "Cuma Namazı" kararnamesi milletimizin aklını uçurdu.
Aklı uçan milletimize, "İsrail ile dostuz, İsrail'e muhtacız" aşısı yapıldı. Milletin bir kısmı, "ya ne oluyor, dün katildi, bugün nasıl dost oldu" vs. demeye kalkacaktı ki, Diyanet devreye girdi.
"Nişanlı çiftlerin ele ele tutuşması, yalnız kalmaları haramdır" dedi. Gündem "şıp" diye kaydı.
Diyanet ne yapmaya çalışıyor? Bu kadar itikadı gündemi (sapmaları) "Görmez"den" gelip, nişanlıların el tutuşmalarını nasıl görüyor?
Mesela! "Biz, AB'ye Katolik nikahı kıydık" denildi. Diyanet, bu nikah batıldır, demedi.
AB istedi diye zina ve domuz etine serbestiyet getirildi. Faiz kabullenildi. Diyanet, "hop, ne yapıyorsunuz! Bu küfürdür" demedi.
Besmele ile kilise açıldı, iftar sofralarına oturuldu, dört hak din, söylemleri yapıldı. Diyanet sustu.
Sayın Erdoğan, ABD askerlerine, Davutoğlu, Paris'te katledilenlere dua etti, Allah'tan rahmet diledi. Diyanet yine İslam'ın hükmünü açıklayamadı.
Maide 51, Nisa 93, Bakara 120, Beyyine 6, Maide 82 gibi onlarca ayet, Ehl-i Kitap hakkındaki Peygamberimizin yüzlerce hadisini camilerden insanımıza anlatmayan Diyanet bir anlamda BOP'un gizli hizmetkarı oldu.
Bir iki ay önce hutbelerden İmam Ali'nin, bizzat Allah (c.c) tarafından Maide 67. Ayette emredilen hükmünü, Gadr-i Hum'da ilan eden Peygamberimizin konu alındığı hutbeler yayınlandı.
Sevinmiştik. Diyanet başkanı Suud krallığına gitti. Hutbelerden okunan gerçekleri dillendiremedi. İmam Ali'nin sevilmiş ve seçilmişliğini, Ali (a.s) hakkında nazil olan yüzlerce ayetten bahsedemedi. Ahzap 33, Şura 23, Ali İmran 61 gibi ayetlerin açık hükümlerini duyurmadı.
Şimdi Sayın Görmez diyor ki; "Bugün ümmetin bütün çocukları ateşe doğru yürüyorlar. Hepimize düşen, öncelikle ümmetin çocuklarını ateşe düşmekten korumaktır."
Sayın Görmez! İlahi gerçekleri görüp, anlattığınız vakit bu ateş zaten kendiliğinden sönecektir.
Sayın Cumhurbaşkanı, Arabistan'a gitmeden önce twit atmıştım; "Sayın Erdoğan, Kabe'yi ziyareti sırasında haberi olmadan birkaç poz sosyal medyada yayınlandı mı, milletimiz bütün dertlerinden arınır" demiştim.
Öyle olmadı. (Cumhurbaşkanının niyetini bilemem ama) Kabe ziyareti şova dönüştü. Kameralar, fotoğraflar o biçim. Kabe'nin içinde şükür namazı kılındığı da eklendi fotoğrafların altına.
Ölünün arkasından (Türkan Saylan'ın) konuşan, demediğini bırakmayan Hasan Karaka'yanın cenazesinde Erdoğan'ın okuduğu, "elif, lam, mim" milletimizi mest (!) etti.
Sosyal medya yıkılıyor. "Bugünleri gösteren Allah'a hamd olsun. Artık Kabe'nin içinde namaz kılan bir cumhurbaşkanımız var. Artık 16 yıldızlı Cumhurbaşkanı arabası cami avlularına kadar geliyor." Gibi binlerce yazı, yorum.
Tabi medyada aynı havada. Renkli medya bu mantık ve siyaseti eleştirirken oklarını yine dine çeviriyor. Yandaş medyada bunu fırsata çevirip, adeta başka şansınız yok. İmanınız için safınız burası, diyordu.
Tabi araya Genlkurmay Başkanlığından, "artık askerler, Tanrımıza hamdolsun yerine Allah'ımıza hamdolsun, diyecekler" emrinin verildiği haberleri yayınlandı.
Milli piyango çekilişini mini etekli bayanlar değil yerel kıyafetli bayanların yapması heyecanı arttırdı ve hükümetin "Cuma Namazı" kararnamesi milletimizin aklını uçurdu.
Aklı uçan milletimize, "İsrail ile dostuz, İsrail'e muhtacız" aşısı yapıldı. Milletin bir kısmı, "ya ne oluyor, dün katildi, bugün nasıl dost oldu" vs. demeye kalkacaktı ki, Diyanet devreye girdi.
"Nişanlı çiftlerin ele ele tutuşması, yalnız kalmaları haramdır" dedi. Gündem "şıp" diye kaydı.
Diyanet ne yapmaya çalışıyor? Bu kadar itikadı gündemi (sapmaları) "Görmez"den" gelip, nişanlıların el tutuşmalarını nasıl görüyor?
Mesela! "Biz, AB'ye Katolik nikahı kıydık" denildi. Diyanet, bu nikah batıldır, demedi.
AB istedi diye zina ve domuz etine serbestiyet getirildi. Faiz kabullenildi. Diyanet, "hop, ne yapıyorsunuz! Bu küfürdür" demedi.
Besmele ile kilise açıldı, iftar sofralarına oturuldu, dört hak din, söylemleri yapıldı. Diyanet sustu.
Sayın Erdoğan, ABD askerlerine, Davutoğlu, Paris'te katledilenlere dua etti, Allah'tan rahmet diledi. Diyanet yine İslam'ın hükmünü açıklayamadı.
Maide 51, Nisa 93, Bakara 120, Beyyine 6, Maide 82 gibi onlarca ayet, Ehl-i Kitap hakkındaki Peygamberimizin yüzlerce hadisini camilerden insanımıza anlatmayan Diyanet bir anlamda BOP'un gizli hizmetkarı oldu.
Bir iki ay önce hutbelerden İmam Ali'nin, bizzat Allah (c.c) tarafından Maide 67. Ayette emredilen hükmünü, Gadr-i Hum'da ilan eden Peygamberimizin konu alındığı hutbeler yayınlandı.
Sevinmiştik. Diyanet başkanı Suud krallığına gitti. Hutbelerden okunan gerçekleri dillendiremedi. İmam Ali'nin sevilmiş ve seçilmişliğini, Ali (a.s) hakkında nazil olan yüzlerce ayetten bahsedemedi. Ahzap 33, Şura 23, Ali İmran 61 gibi ayetlerin açık hükümlerini duyurmadı.
Şimdi Sayın Görmez diyor ki; "Bugün ümmetin bütün çocukları ateşe doğru yürüyorlar. Hepimize düşen, öncelikle ümmetin çocuklarını ateşe düşmekten korumaktır."
Sayın Görmez! İlahi gerçekleri görüp, anlattığınız vakit bu ateş zaten kendiliğinden sönecektir.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bebek katili iktidara nefes aldırdı / 03.11.2024
- Bizden başka herkese kapı açtılar / 02.11.2024
- Apo’nun ipini Türkiye’ye taktılar / 01.11.2024
- Erdoğan: ‘Toplu iğne yapamıyorduk toplu iğne’ / 31.10.2024
- Cumhuriyetin geleceğini tercihleriniz belirleyecek / 29.10.2024
- Dünden bugüne Cumhuriyet / 28.10.2024
- İnsanın şeytanlaşması / 27.10.2024
- Deliller iktidarın aleyhine / 26.10.2024
- AKP bu skandaldan da yırtar / 25.10.2024
- Kim derdi ki Devlet Bahçeli, İmralı’nın havarisi olacak! / 24.10.2024
- Bizden başka herkese kapı açtılar / 02.11.2024
- Apo’nun ipini Türkiye’ye taktılar / 01.11.2024
- Erdoğan: ‘Toplu iğne yapamıyorduk toplu iğne’ / 31.10.2024
- Cumhuriyetin geleceğini tercihleriniz belirleyecek / 29.10.2024
- Dünden bugüne Cumhuriyet / 28.10.2024
- İnsanın şeytanlaşması / 27.10.2024
- Deliller iktidarın aleyhine / 26.10.2024
- AKP bu skandaldan da yırtar / 25.10.2024
- Kim derdi ki Devlet Bahçeli, İmralı’nın havarisi olacak! / 24.10.2024