ABD'nin "devrim tüccarı" George Soros gibi isimler üzerinden Avrasya coğrafyasında gerçekleştirdiği devrimler serisine Türkiye'yi de dahil etmek istediği bilinmeyen birşey değil. Ancak Türkiye'nin de, ABD'nin kansız devrimlerle üzerinden geçtiği kadar basit ve sıradan bir ülke olmadığı da dikkate alınması gereken bir realite. Türkiye üzerinde birkaç devrim salvosu gerçekleştiren ABD, Türkiye'nin kolay lokma olmadığını ve Ukrayna, Kırgızistan ve Gürcistan gibi sadece kukla iktidarlar işbaşına getirilerek hizaya sokulan bir ülke olmadığını çok iyi biliyor. Bilmekle de kalmıyor, bunu uzun zamandır test ediyor. Özellikle Türkiye'de iktidar koltuğuna oturtulan hükümetlerle devrim tezgahının tutmadığı ABD tarafından tecrübe edilmiştir. Bunun örneklerini somut olarak vermenin "anlamsız ve gereksiz bilgi" kategorisinde olacağını sizler de takdir edersiniz! Türkiye, dinamik nüfusu, birilerinin mozaik edebiyatına karşın oldukça homojen yapısı, dini (İslam) kimliğine çok sağlam bir şekilde sahip çıkışı, milletin devletine ve birliğine bağlı oluşu ve hepsinden önemlisi derin tarihi formasyonu çok yönlü plan ve tezgahların aynı anda tatbik edilmesini elzem kılıyor. Dünya hakimiyet teorilerinde Anadolu topraklarının ne derece önemli bin noktada bulunduğu gerçeğinden hareketle, Türkiye'ye hakim olmanın topyekun dünyaya hakim olmak anlamına geleceği de bir varsayım olmayıp, gerçeğin ta kendisidir. Bu bağlamda Türkiye'yi kuşatma altına alan küresel güçlerin birden fazla tezgahı aynı anda işleme koydukları gerçeği gün gibi ortadadır. AB, IMF, Soros ve ABD patentli birkaç devrim denemesi yapılmış, Türkiye ekonomik, siyasi, sosyal ve dış politik alanlarda pasifize edilmek istenmiştir. Ancak bütün bunlar Türkiye'nin topyekun ele geçirilmesi için yeterli olmamıştır. Çünkü Türkiye'nin millet yapısı ve İslam dinine olan derin bağlılığı her platformda bu hesapların ve tezgahların önünde set olmuştur. Fakat ABD bu noktada da boş durmamış ve on yıllardır devam eden bir Ilımlı İslam Projesiyle (İslam'ın protestanlaştırılması da diyebilirsiniz) Türkiye'nin en sağlam durduğu direnç merkezine taarruz başlatmıştır. İşte Dinlerarası Diyalog çalışmaları ABD'nin bu kirli tezgahının bir ürünüdür. Bu tezgahın Türkiye taşeronlarının arkasına saklandıkları Dinlerarası Diyalog kavramının nasıl Türkiye'nin altını oyduğu ve milletimizin dinine olan bağlılığını hedef aldığı bugün çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bugün Türkiye'de dinlerarası diyaloğa karşı ciddi bir tepki oluşmuş ve bu tepki her geçen gün çığ gibi büyümektedir. Yeni Mesaj gazetesi ve Meltem Televizyonu, 1998 yılında bir hocaefendinin Papa'ya yazdığı o utanç verici mektuptan sonra dinlerarası diyaloğun Vatikan'ın tuzağı olduğunu, Türkiye'den bazı çevrelerin de bu tuzakta gönüllü taşeronluk yaptıklarını bıkmadan usanmadan dile getirdi. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın o mektuptan sonra malum hocaefendiye gönderdiği tarihi ikaz mektubu da bu tehlikeli tuzağın boyutlarına işaret etmekteydi. Hiçkimsenin gündeminde yokken bu uyarılar yapıldığı zaman, tehlikenin boyutlarını anlamak istemeyip farklı konuşanlar, bugün 8 yıl önce başlattığımız noktaya gelmişlerdir. Halen işin tarihi uzantılarını anlama noktasında sıkıntıları da olsa, Türkiye'de Dinlerarası diyaloğa ve onun taşeronlarına olan tepkinin çığ gibi büyümesi sevindirici bir gelişmedir. ABD'nin başlattığı ve birilerinin gönüllü taşeronluk yaptığı bu derin tuzak tersyüz edilmiş, tezgah bozulmuştur. Şayet Türkiye'de kamuoyu zamanında uyanmasaydı, geçmiş dönemde Türkiye'den kaçarak ABD'ye sığınanlar "kahraman" olarak geri dönecekler ve Türkiye geri dönüşü mümkün olmayan bir dehlize sürüklenecekti. Kaçışı sessiz olanların, dönüşü çok şükür ki muhteşem olamadı! Bu saatten sonra dönmesi de mümkün görünmüyor. Türkiye kendi içindeki irinleri bu vesileyle temizlemiş oldu. Bundan sonra önümüze daha rahat bakabiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012