Şöyle bir etrafımıza bakın! Karadeniz'de sorun, Balkanlarda sorun, Kafkaslarda sorun, Ege'de sorun, Akdeniz'de sorun, doğu ve güneydoğumuzda sorun.
Tabi denilebilir ki hatta deniliyor ki, 'güçlü Türkiye'yi istemeyenler ülkemizi kuşatma altına alıyor'.
Bugün mü, diye soralım. Bu coğrafya her daim hedefti ve tarihin en büyük savaşları bu coğrafyada yapıldı.
Efendim, Türkiye, AKP iktidarları döneminde güçlendiği için açık hedef oldu.
Hıı. Peki, Kim, Türkiye'yi hedef seçti veya güçlü Türkiye'yi kim, kimler istemiyor?
Efendim! Başta ABD, İsrail, Yunanistan, AB ülkeleri, Ermenistan gibi bu topraklarda maddi ve manevi hedefleri olan devletler.
Peki, bu devletlerin, Türkiye cumhuriyeti ve Türk Milletinin, 'kadim düşmanı' olduğunu bilmeyen bir tek kişi var mı?
Yok. Zaten kendileri de tarih boyu bu düşmanlıklarını dil ile el ile asker ile ekonomi ile gösterdi.
Öyleyse AKP iktidarları bu devletleri neden, 'kadim dost, müttefik, ortak, nihai hedef' olarak tabir ediyor ve yüzünü bu topraklarda hedefi olmayan devletlere niçin dönmüyor?
Efendim! Dünya barışı, daha adil bir dünya için.
Kardeşim, barış, barış diye diye dostumuz kalmadı. Bu nasıl barış?
Efendim! Hükümetimiz, ülkemize yönelik her türlü tehdit, açıklama ve kararlara anında sert tepki gösteriyor.
Peki, o sert tepkilerin bir neticesi oluyor mu?
Hayır. Demek ki, dış politikada yumuşaklık yerine göre de sertleşememe sorunu var.
Ukrayna, Ukrayna diyerek Rusya'yı karşımıza aldılar. Ukrayna ne yaptı? Kudüs'ü, İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı aldı. Kimin isteğiyle? ABD.
Dünden bugüne ABD'nin ülkemiz ekonomisine, tarihine, siyasetine direk veya en-direk müdahalelerini inkar eden tek kişi var mı? Yok. FETÖ organisazyonunu yapan kim? ABD.
ABD'yi, millete şikayet etmekten başka bir icraat gören var mı? Yok.
AB'nin, Türkiye'yi asla üye yapmayacağını bilmeyen var mı? Yok. Peki, neden hala 'nihai hedefimiz AB üyeliğidir' diyorlar?
NATO'nun, Türkiye için tek hayırlı rüya gördüğünü iddia eden var mı? Yok. O zaman neden hala NATO üyesiyiz?
Hatırla! Ermenistan ile dostluk kurdular. Hatta 1915 olayları için özür bile dilediler. Cumhurbaşkanlarını ağırladılar.
Sonra? Karabağ'da, Ermenistan'a karşı savaştık. Şimdi ne diyorlar? Ermenistan ile iyi ilişkiler kurmaya hazırız.
Ege'de, Yunanistan ile hep karşı karşıyaydık. Hatta Hulusi Akar, Yunanistan'ın Ege'yi kendi denizi zannettiğini, adalarımız işgal ettiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanımız, Yunanistan'daki ABD üslerinden ve Dedeağaç'taki askeri yığınağından rahatsızlığını, dile getirdi. Ama ön koşulsuz görüşmelere de açığız dediler. 63 kez görüştüler.
'NATO'nun, Libya'da ne işi var' diyen iktidar partimiz daha sonra 'Libya'yı, Libyalılara teslim etmek için Libya'dayız' dedi. Saraç Libyalı. Hafter'de Libyalı. Libya'da ne oluyor, kim kime, neyi teslim etti, bilen var mı?
Akdeniz'de, kendi irademizle yalnız kaldık. Mısır'ı, kendi isteğimizle İsrail'in kucağına ittik. Şimdi İsrail, Mısır, ABD, Rum Kesimi, Yunanistan bir oldu, askeri tatbikat yapıyor, ekonomik bölge ilan ediyorlar.
İsrail'i sormayın zaten! Türk siyasi tarihinde İsrail aleyhine en sert cümleleri kuran AKP kurmaylarıdır.
Ama 'İsrail' ihtiyacımız var' diyen de, Hahamlardan, İsrail ile dostluk kurmak için arabuluculuk isteyen de yine AKP kurmaylarıdır.
Suud kralı öldü, diye bu ülkede üç gün yas ilan edildi. O Suud, ülkemize ambargo uyguluyor.
BAE yönetimi ülkemize karşı birçok hadsiz açıklamalarda bulundu. Bizzat iktidar tarafından, '15 Temmuz'un finansörü' ilan edildi. Sonra prenslerine türkuaz halı serildi.
Daha birkaç gün önce bir anne iki evladı ile geldiği İran-Türkiye sınırında donarak can verdi.
Afganistan'dan kaçıyorlarmış. Bu Taliban denen yapı nasıl bir anlayış ki, anneler bile o ülkeden kaçıyor?
Şimdi! Ermenistan, BAE, Taliban, Yunanistan ve İsrail ile görüşen, dost olmak isteyen, ABD ve AB ile dostluğa devam etmek isteyen iktidar partisi neden Esad ile görüşmüyor?
'Dostum Esad ve güçlü Suriye' başlığı devam etseydi ülkemiz göç istilasına maruz kalır mıydı? 50 milyar dolardan fazla para harcar mıydık?
PKK-PYD diye bir örgüt ortaya çıkar mıydı? Yüzlerce şehit verir miydik? İsrail bu kadar vahşileşebilir miydi? İsrail, Rum Kesimi ve Yunanistan doğu Akdeniz'de bu kadar cüretkar davranabilir miydi?
Sonuç olarak ülkemizin menfaatleri gereği dost-düşman ayırımı yapamayan, asıl düşmanları görmek istemeyen ve haliyle de asıl düşmanlara karşı sertleşemeyen bir anlayış neticesinde geldiğimiz nokta budur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025