Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete?
İç güvenlik ve huzurumuz kalmadı. Terör azdıkça azıyor. Güneydoğu altı aydır çatışmalar alanı oldu. Sıfır sorundan sıfır komşuya ulaştık. Yetmedi, "çoklu düşman" oluştu. Tüm komşularla düşman olduk. Tek dostumuz (!) Barzani?
Bir tane terör örgütü-PKK vardı. Şimdi çoğaldılar: İŞİD, PYD? eklendi.
Ekonomik tablo ise günden güne ağırlaşıyor. Mutfak yanıyor.
İstikrar (!) uğruna, neleri kaybediyoruz, neleri kaybedeceğiz daha da?
Bölgemizde savaş sürüyor, dünya savaşına ramak kaldı ve biz tam da göbeğindeyiz.
ABD, İsrail ve müttefikleri yanında Türkiye saf tuttu. AKP hükümeti bu yanlış yola, BOP' a evet diyerek girdi. Sadece seremonik rol değil bu? Bush'a Obama'ya eş bir başkanlık görevi, uygulamacı pozisyondalar?
ABD-İsrail ne derse o olmaktadır. O nedenle akla ziyan dış politik ve de askeri hamleleri görür olduk. Milli menfaatlerimiz gözetilmeden, bölgemizde savrulup gidiyoruz?
Gerçekte dış politika, bağımsızlık, milli menfaatler, bölge ve dünya barışını temin ve karşılıklı çıkarları sağlama ve sürdürme temeli üzerine kurulmalıdır.
Bağımsız Türkiye Partisi, Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın temellendirdiği şu dış politika ilkelerini savunuyor:
1. Hükümet politikalarının üzerinde bir "devlet politikası" olmalıdır. Milli menfaatler esas alınarak belirlenecek bu devlet politikası, hangi hükümet gelirse gelsin onun tarafından uygulanmak zorunda olacaktır.
2. BTP, ülkelerin büyümelerinin yolunu diğer ülkelerin kaynaklarını veya topraklarını ele geçirmek olarak belirlememiştir. Bunun teorik ve bilimsel izahı Milli Ekonomi Modeli ile ortaya konulmuştur. Milli Ekonomi Modeli (MEM) ve Sosyal Devlet anlayışında, devletin varlığının devamı, içerde kendi vatandaşlarına, dışarda insanlığa ikram etmeye bağlanmaktadır.
3. Ülkemiz topraklarında ve ülkemiz üzerinde kötü emelleri olmayan devletlerle siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel işbirliğine gitmek esas alınmalıdır.
4. Atatürk'ün "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi hayata geçirilmelidir.
5. Mandacılığa hayır denerek, bağımsız bir politika esas alınmalıdır.
"Borç alan, talimat alır" düsturu gereği, ekonomik bağımsızlığı sağlayacak, kaynakları milletin yararına kullanacak, MEM'i hayata geçirecek bir siyasi anlayışın iktidarı şarttır. AKP, CHP, MHP ve diğerleri bunları vermekten çok uzaktır. Mandacılığın temsilcileridir.
Bu mandacı zihniyetle Yurtta sulh kalmadı, bölgede sulh kalmadı. Bu gidişle cihanda da sulh kalmayacak.
Bizim de yaşayacak bir vatanımız kalacak mı?
Kalsın istiyorsak, BTP'nin çözümlerine sarılmaktan başka çare yok?
İç güvenlik ve huzurumuz kalmadı. Terör azdıkça azıyor. Güneydoğu altı aydır çatışmalar alanı oldu. Sıfır sorundan sıfır komşuya ulaştık. Yetmedi, "çoklu düşman" oluştu. Tüm komşularla düşman olduk. Tek dostumuz (!) Barzani?
Bir tane terör örgütü-PKK vardı. Şimdi çoğaldılar: İŞİD, PYD? eklendi.
Ekonomik tablo ise günden güne ağırlaşıyor. Mutfak yanıyor.
İstikrar (!) uğruna, neleri kaybediyoruz, neleri kaybedeceğiz daha da?
Bölgemizde savaş sürüyor, dünya savaşına ramak kaldı ve biz tam da göbeğindeyiz.
ABD, İsrail ve müttefikleri yanında Türkiye saf tuttu. AKP hükümeti bu yanlış yola, BOP' a evet diyerek girdi. Sadece seremonik rol değil bu? Bush'a Obama'ya eş bir başkanlık görevi, uygulamacı pozisyondalar?
ABD-İsrail ne derse o olmaktadır. O nedenle akla ziyan dış politik ve de askeri hamleleri görür olduk. Milli menfaatlerimiz gözetilmeden, bölgemizde savrulup gidiyoruz?
Gerçekte dış politika, bağımsızlık, milli menfaatler, bölge ve dünya barışını temin ve karşılıklı çıkarları sağlama ve sürdürme temeli üzerine kurulmalıdır.
Bağımsız Türkiye Partisi, Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın temellendirdiği şu dış politika ilkelerini savunuyor:
1. Hükümet politikalarının üzerinde bir "devlet politikası" olmalıdır. Milli menfaatler esas alınarak belirlenecek bu devlet politikası, hangi hükümet gelirse gelsin onun tarafından uygulanmak zorunda olacaktır.
2. BTP, ülkelerin büyümelerinin yolunu diğer ülkelerin kaynaklarını veya topraklarını ele geçirmek olarak belirlememiştir. Bunun teorik ve bilimsel izahı Milli Ekonomi Modeli ile ortaya konulmuştur. Milli Ekonomi Modeli (MEM) ve Sosyal Devlet anlayışında, devletin varlığının devamı, içerde kendi vatandaşlarına, dışarda insanlığa ikram etmeye bağlanmaktadır.
3. Ülkemiz topraklarında ve ülkemiz üzerinde kötü emelleri olmayan devletlerle siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel işbirliğine gitmek esas alınmalıdır.
4. Atatürk'ün "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi hayata geçirilmelidir.
5. Mandacılığa hayır denerek, bağımsız bir politika esas alınmalıdır.
"Borç alan, talimat alır" düsturu gereği, ekonomik bağımsızlığı sağlayacak, kaynakları milletin yararına kullanacak, MEM'i hayata geçirecek bir siyasi anlayışın iktidarı şarttır. AKP, CHP, MHP ve diğerleri bunları vermekten çok uzaktır. Mandacılığın temsilcileridir.
Bu mandacı zihniyetle Yurtta sulh kalmadı, bölgede sulh kalmadı. Bu gidişle cihanda da sulh kalmayacak.
Bizim de yaşayacak bir vatanımız kalacak mı?
Kalsın istiyorsak, BTP'nin çözümlerine sarılmaktan başka çare yok?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Dr. Abdullah Terzi / diğer yazıları
- “Tüketim en büyük kaynaktır” / 11.12.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019