Oryantalistler ilerlemenin, gelişmenin sebebinin reformla kendini yenileyen Hıristiyanlık, geriliğin ve sefaletin sebebini de reforma karşı direnen İslamiyet olarak lanse ettiler.
Müslüman ülkelerin kimi sözde aydınları da bu oyuna geldiler ve Batı medeniyetine karşı duydukları hayranlıkla Batının din anlayışını ithal etmeye giriştiler. Geri kalmışlıklarının çözüm yolunun İslam'ın Batı uygarlığına adapte edilmesinde olduğunu zannettiler. Neticede kendi inançlarını Batının değerlerine göre yeniden değerlendirmeye tâbi tuttular. Zira onlara göre, sömürgeciliğin önündeki en büyük engel İslamiyet'ti. Ve bunun zaafa uğratılması şarttı.Oryantalist Batılıların çalışmalarına cân-ı gönülden destek olanlar arasında Hindistan'dan Ahmet Han'ı, Mısır'dan Cemaleddin Afgani'yi, Pakistan'dan Fazlurrahman'ı misal verebiliriz.
DİNLERARASI DİYALOG DÖNEMİMisyonerlik ve Oryantalizm faaliyetleri birbirinin devamı ve tamamlayıcısı durumunda idiler. Diyalog ise; misyon faaliyetleriyle İslam ülkelerinin başta hadisler ve sünnet müessesesi olmak üzere pek çok konuda kafası bulanmış ve şüphelerle dolmuş halklarını kilisenin kurtarıcı (!) eline teslim edebilme gayretlerinin adıdır. Nitekim Dinlerarası Diyalog fikrinin babası olan, İslam tasavvufu ve bilhassa Hallac-ı Mansur üzerine çalışması bulunan Louıs Massignon, "onların (Müslümanların) herşeylerini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. İntihar veya anarşi için olgun hale geldiler" demektedir. Hayatını İslam'ın içinde olduğunu düşündüğü Hıristiyanlık unsurlarını bulmaya adayan ve bütün çalışmalarını hep bu maksatla yapan bu şahsın ortaya attığı diyalog fikri günümüzde uygulamaya konmuştur.
PAPALIK, DİNLER ARASI DİYALOG İLE NEYİ AMAÇLIYOR?Diyalog dönemine geçmeden önce bu süreci başlatan Papa'lığın diyalogdan ne anladığına ve nasıl baktığına bir göz atalım.
DİYALOG, MİSYONERLİ?İN BİR TÜRÜDÜRKatolikliğin bir nevi ilmihal kitabı olan ve Papa'nın imzasını taşıyan Cathecism'de diyalog şöyle tanımlanıyor: "Misyonerlik görevi İncil'i daha henüz kabul etmemiş olanlarla saygıya dayalı bir diyaloğu öngörür."
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
Müslüman ülkelerin kimi sözde aydınları da bu oyuna geldiler ve Batı medeniyetine karşı duydukları hayranlıkla Batının din anlayışını ithal etmeye giriştiler. Geri kalmışlıklarının çözüm yolunun İslam'ın Batı uygarlığına adapte edilmesinde olduğunu zannettiler. Neticede kendi inançlarını Batının değerlerine göre yeniden değerlendirmeye tâbi tuttular. Zira onlara göre, sömürgeciliğin önündeki en büyük engel İslamiyet'ti. Ve bunun zaafa uğratılması şarttı.Oryantalist Batılıların çalışmalarına cân-ı gönülden destek olanlar arasında Hindistan'dan Ahmet Han'ı, Mısır'dan Cemaleddin Afgani'yi, Pakistan'dan Fazlurrahman'ı misal verebiliriz.
DİNLERARASI DİYALOG DÖNEMİMisyonerlik ve Oryantalizm faaliyetleri birbirinin devamı ve tamamlayıcısı durumunda idiler. Diyalog ise; misyon faaliyetleriyle İslam ülkelerinin başta hadisler ve sünnet müessesesi olmak üzere pek çok konuda kafası bulanmış ve şüphelerle dolmuş halklarını kilisenin kurtarıcı (!) eline teslim edebilme gayretlerinin adıdır. Nitekim Dinlerarası Diyalog fikrinin babası olan, İslam tasavvufu ve bilhassa Hallac-ı Mansur üzerine çalışması bulunan Louıs Massignon, "onların (Müslümanların) herşeylerini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. İntihar veya anarşi için olgun hale geldiler" demektedir. Hayatını İslam'ın içinde olduğunu düşündüğü Hıristiyanlık unsurlarını bulmaya adayan ve bütün çalışmalarını hep bu maksatla yapan bu şahsın ortaya attığı diyalog fikri günümüzde uygulamaya konmuştur.
PAPALIK, DİNLER ARASI DİYALOG İLE NEYİ AMAÇLIYOR?Diyalog dönemine geçmeden önce bu süreci başlatan Papa'lığın diyalogdan ne anladığına ve nasıl baktığına bir göz atalım.
DİYALOG, MİSYONERLİ?İN BİR TÜRÜDÜRKatolikliğin bir nevi ilmihal kitabı olan ve Papa'nın imzasını taşıyan Cathecism'de diyalog şöyle tanımlanıyor: "Misyonerlik görevi İncil'i daha henüz kabul etmemiş olanlarla saygıya dayalı bir diyaloğu öngörür."
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden