Dincilerin dindarlığı ve erken seçim

Önümüzdeki İran ve şu an itibariyle 'dondurulmuş' muhtemel Suriye operasyonlarında ABD'ye tam destek verecek yeni bir meclis dizayn ediliyor..Hem de çıkarılan Laiklik çatışması ile?Failleri kim olursa olsun çirkin Danıştay saldırısı, 'sonuçları itibariyle' ABD'nin yeni 'meclis konsepti' çerçevesinde bugünkü hükümetin işine geliyor. Bu arada da ana muhalefet partisi CHP'nin de 'rejim adına' attığı her taş hükümetin avantajına.Nasıl mı?Kocatepede'ki cenaze töreninde iktidara laiklik vurgusu yapıp 'rejim tehlikede' mesajı verenler geçmişte 28 Şubat'ı hazırlayanlar değiller miydi? 28 Şubat sonrası ne oldu? 3 Kasım 2002'de bugünkü şikayet ettikleri 'güruhu' iktidara getirenler aynı rejim(!) koruyucuları oldu.Demek ki halkı tanımıyorlar. Demek ki laiklik ve din anlayışlarında bir eksiklik var. Var ki halk AKP'yi 3 Kasım'da iktidara getirdi.. Demek ki AKP bu 'eksik anlayışı' kullanmasını ve 'ranta' çevirmesini iyi bildi.Bunun karşısında halkın dini hassasiyetlerinin farkında olmayan aynı laiklik  savunucuları, din bezirganlarının ve ABD'nin geçmişte olduğu gibi bugün de eline düşüyorlar ve kullanılıyorlar.Onları kullananlar da her zaman olduğu gibi laikliği 'iktidar köftesine' malzeme yapan, halkın inanç noktasındaki 'tehdit algılamalarını' dizayn edip, milleti 'taraf' olmaya zorlayanlardır.Aynı sahnede her zaman fink atmış bugünün sahte 'İslam ve başörtüsü' takiyyecileridir, AKP'dir. Aynı sahteciler geçmişte 'İnancımız baskı altında'  söylemiyle 'baskıcı adresler' olarak kimleri hedef göstermişti? Bugünkü 'rejim hassasiyeti' taşıyanları?Laiklik ve rejim hassasiyeti olanlarla geçmişte kim kavga etmişti? Tayyip Erdoğan. Bu sahte kavga ne adına yapılmıştı? Güya din adına.. Güya inancı baskıya uğrayan millet adına?Erdoğan ne demişti millete?.. Senin dininin siyasi temsilcisi ve koruyucusu benim. Seni bunların elinden ben kurtaracağım?Kim geldi iktidara?.. Tayyip Erdoğan?Aynı Erbakan gibi? Menfur Danıştay saldırısında ayağa kalkan 'Laiklik savunucularına' dikkat ediniz, hep aynı?AKP onları çok iyi tanıyor?Peki şimdi şu can alıcı soruya nasıl cevap bulacağız? Kocatepe avlusuna sıkışmış bu tepki neden Türkiye'ye yayılmadı? Neden Hakkari'de, Edirne'de, Kars'ta, hatta İzmir'de halkın bu menfur olaya ciddi bir tepkisi yok?Halk nerede?Halk bu olayı gerçek bir tehdit algılaması şeklinde görseydi Türkiye'nin her ilinde usulüne uygun çerçevede tepkisini gösterirdi.Yürüyüşler yapılıp pankartlar açılırdı. 'Hükümet istifa' sloganları atılırdı.Ama 'tık' yok. Demek ki halkın 'Laik rejim' söyleminden çıkardığı başka şeyler var. Demek ki millet yanlış yönlendirilmiş ve sahteciler millette 'Laiklik alerjisi 'oluşturmuş.Artık Anadolu insanı, birileri 'Laiklik' diye bağırdığında dinine sahip çıkma refleksini gösterir hale gelmiş, getirilmiş. Birileri halkı kullanmış, birileri de 'rejim bekçiliği' adına önemli hatalar yapmış, oyuna gelmiş.Laiklik İslam karşıtlığı mıdır ki? Asla?Az önce bahsettiğim gibi Laikliği din düşmanlığı zannedenler ve bu manada  yaptıkları 'yanlış laiklik' vurgusu ile bu milletin temel inanç değerlerini ve samimi dindarlığını baskı altına alanlar geçmişte aynı 'vurgu' ile AKP'yi iktidara getirdiler.Bu yanlış laiklik tanımının sonucunda sahte din ve maneviyat savunuculuğu yapıp olayı siyasi ranta çevirenler aslında 'din bezirganları' oldukları halde 'Laiklik' vurgusu yapanlar tarafından halkın gözünde 'dindar' sınıfına sokulmadılar mı?İşte en çok buna kızıyorum. 'Dincilerin' ve 'Din Ticareti' yapanların 'Dindar' sınıfına sokulması?Halk  bunları dindar gördükçe, halka gerçek dindarları işaret etmedikçe gerçek dindarların yolunu açmadıkça 'Milli Hassasiyet' taşıyanlar daha çok uğraşırlar.CHP ve de rejim hassasiyeti taşıdığını söyleyen diğer güruh 'İkinci Kubilay' gibi söylemlerle esasen dini kullanan 'Dindar' vitrinli hükümeti büyütmüyor mu?Her şey Hükümetin işine geliyor.Ekonomideki çöküntü had safhada. Söz verilmesine rağmen türban konusunda kayda değer hiçbir olumlu gelişme yok. Olmadığı gibi de Danıştay olayıyla mesele açılmamak üzere kapatılmış vaziyette.Vatan topraklarının satılması gırla gidiyor. Misyonerlik had safhada. Avrupa Birliği Türkiye'yi bölmek ve parçalamak için tüm yaptırımlarıyla iktidarı esir almış durumda.  ABD ile kapalı kapılar arkasında atılan stratejik ortaklık imzaları dehşet verici.. Çöküş sürecine giren bir millet, aynı paralelde çöken ve halk nezdinde  kredisini yitirmiş bir AKP..Son tahlilde şimdilerde patlatılan laiklik savaşı, iktidar tarafından çökertilen ülkenin içler acısı durumunu 'halkın gözünden' kaçırıyor. AKP yi legalleştiriyor. AKP'ye can simidi oluyor. Daha önceki film bir daha tekrarlanıyor. Cemil Çiçek yine 'eski kasetlerin' ortaya çıkacağını söylüyor.Peki Başbakan Erdoğan, 'Erken seçim yapmayacağız, bu vatana ihanettir' söylemlerinin zıddı ile hareket edip sanki seçim olacakmış gibi il il neden geziyor? İktidarın yaptığı seçim çalışması değimlidir?Demek ki 'seçim istemiyoruz' derken bir yerleri zorluyor. CHP'yi taşeron olarak kullanıp Cumhurbaşkanlığı makamını bu oyuna sokmak istiyor. Cumhurbaşkanı istifa edecek, CHP çığırtkanlık yapıp erken seçim sürecini başlatacak.Erdoğan'da; bakın sevgili halkım bu bir 28 Şubattır, yine bize aynısını yaptılar, her şey güzel giderken tekerleğe çomak soktular deyip -laiklik argümanlarını da kullanarak- halkı cepheleştirecek, bundan çıkar sağlayacak. Sonuçta ne olacak?  Sonuçta mecliste Amerika'ya tam bağımlı bir yapı ortaya çıkacak. İran ve Suriye olayında her şeye evet diyen bir yapı. Ve  AKP meclisteki muhtemel açığını da Kürtlerle kapatacak. ABD öyle istiyor çünkü?Bu memleketin karar vericileri, 'Laiklik dinin teminatıdır' diyen, ulusal bağımsızlığı savunan, icazetini Atlantik ötesinden değil de 'milletinden' alan ve uluslararası arenada 'Milli Ekonomi Modeli' ile çığır açan Prof. Dr. Haydar Baş'a kulak vermedikçe din bezirganlarından yakasını kurtaramaz.