Bir zahmet biri izah etsin

Türkiye tam bir hızlı trendler ülkesi. Toplumun temel değerlerini temsil eden önemli noktalarda nerede bir boşluk var hemen birileri orada bitiveriyor. Bitiyor bitmesine ama tiyatro sahnesinden farksız bir siyasi ortamda senaryosunu  Batı'nın yazdığı  oyunları oynayan fotokopi siyasetçileri millet gerçek sanıyor.Türk Milletinin özelliğidir bu?Gerçek sanır?Halbuki onlar birer aktördür. Yaptıkları ise gerçek değildir. Onların enterese eden ne milliyetçilik, ne de dindarlıktır. Bölüm başına aldıkları bedellerdir.Yaptıklarına da dense dense 'Reyting Siyaseti' denir.İşte bu siyasi aktörleri kullanan Batı Dünyası, ilk önce mahirlikle dini çekip alıyor, sonra  'size biraz din lazım' deyip üzerinde tahrifat yapılmış fotokopisini veriyor.  "-Ortam çok bozuldu, ahlaksızlık aldı yürüdü, küçüğün büyüğüne saygısı yok, kimse dinine sahip çıkmıyor" deyip, bu samimi kaygıdan dolayı evladınıza -güya-  "Müslümanlık" öğreten "o malum okullara" ve "abilere" teslim ettiğinizde, oyunuzu da -güya- "Alnı secdeye giden arkadaşlara" verdiğinizde  aslında Global güçlerin tam da kucağına oturduğunuzu bilmiyormusunuz sevgili milletim?İkinci aşamada aynı Batı, milli duygularınızı marjinalleştirerek 'vatanseverliğinizi' elinizden alıyor, sonra başınıza çuval geçirilince 'alın size biraz milliyetçilik' deyip kötü bir kopyasını teslim ediyor.Sonra o kötü kopyanın attığı "ipler" ve  gürültülü naraları vatanseverliğinizi tetikleyip, sandıkta "evet mührünü" bastığınızda Global güçlerin tam da kucağına oturduğunuzu bilmiyormusunuz sevgili milletim?"Yavaş yavaş haşlanarak ölen kurbağa" misali öldükten sonra mı anlayacağız gerçekleri..?Bir huyumuz vardır bizim. Türk milletine göre "düşman" gözle görülebilmelidir. Elinde kılıçlarla, top-tüfeklerle üstümüze doğru bir ordu geliyorsa "düşman tanımı" yapılmış ve savaş daha başlamadan Türk Milleti'nin zaferi ile sonuçlanmıştır. Bu kesindir.Ya o ordu gelmiyorsa..?İşte sorun burada?Türk Milletine göre "Düşman yoktur".Artık Batı'nın "sağdan yaklaştığını" bilmiyoruz ey milletim. "Asimetrik" saldırının savaşın yeni tanımı olduğunu da? 

Benim muradım aslında şu;Tamam bütün bu özelliklere sahibiz. "Görmeden İnanmıyoruz" ama gelinen bu noktada "Gördüklerimize" neden inanmıyoruz?Yıllardır bas bas bağıran Prof. Haydar Baş'ın tüm söylediklerinin teker teker gerçekleştiğini gördüğümüz halde neden hala ayak sürüyoruz?Bugün karşılaştığımız Asker-Sivil , Türk-Kürt, Laik-Antilaik, Alevi-Sünni cepheleştirmelerini daha önceden haber vermedi mi Prof. Haydar Baş? Bunun bizi bölünmeye götürdüğünü anlatmadı mı?Irak'ı, Kıbrıs'ı haber vermedi mi?Daha hiç bir şey ortada yokken uyarmadı mı?Sonra ekonomi çöküyor, kapitalizm sona eriyor, cebimizde paramız kalmayacak diye söylemedi mi?Söylediği gibi çözüm üretip, bırakın Türkiye'yi tüm dünyayı felaha kavuşturacak Milli Ekonomi Modeli'ni ortaya koymadı mı?Ülkeler teker teker bu modeli uygulamaya başlarken, kaynağını da açık açık belirtirken bizim körlüğümüz nerden geliyor peki? Çok mu paramız var?Bu anlattıklarıma itirazı olan varsa söylesin.Eğer yoksa bir zahmet birisi bu körlüğün izahını yapsın..