Bu yazı, Aşık Murat Çobanoğlu'nun vefatı dolayısıyla kaleme aldığımız ikinci yazı olacak.
Eğer Türkiye'yi seviyorsanız, Türkçe'ye aşıksanız, bu hal, aşıklara da aşık olmanızı beraberinde getiriyor. Çünkü aşıklar, halk ozanlarımız, saz şairlerimiz arıduru dilimizin, berrak lisanımızın yaşayan temsilcileridir ve sonraki nesillere bozmadan taşıyıcılarıdır.
Milli birliğimizin temel direklerinden, dinamiklerinden biri olan güzel Türkçemiz üzerine oynanan oyunlar karşısında, savunma noktalarımızdan, geçit vermez burçlarımızdan biri de aşıklık geleneğimizdir. Bu geleneği yaşatan aşıklarımızdır. Dolayısıyla dilimizin canlı temsilcileri olan aşıklarımızdan her biri, bu dil burcunu oluşturan birer taş mesabesindedir ve Çobanoğlu'nun vefatı ile bir taş daha düşmüştür bu dil burcundan. Yaklaşık bir yıl evvel Sümmani'nin torunlarından Aşık Nusret'ten sonra dil burcu, geçtiğimiz hafta çok önemli bir temsilcisini daha kaybetti. Bir Nusret Terunî, bir Murat Çobanoğlu bir daha yetişir mi bilemeyiz. Giden geri gelmiyor ve gidenin yeri asla dolmuyor.
Bu yüzden ısrarla diyorum ki, Türk Milleti'nin idaresine talip olan, onların oylarıyla koltuklara kurulan insanlar eğer Türkçemizi çeşitli marazlardan korumak istiyorlarsa, yaşayan temsilcileri olan aşıklara sahip çıkmalıdırlar. Kültür Bakanlığı mutlaka bir formül bulmalı, ödenek ayırmalı, bu ocağın sönmesini önleyip, yeni Çobanoğullarının yetişmesini sağlamalıdır.
Söz buraya gelmişken, bir vefa abidesi olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in bu konudaki hassasiyetini siz değerli okurlarımızla paylaşmamız gerekiyor.
Çobanloğlu'nun vefatından son derece müteessir olduğunu defin işlemlerinin Ankara'daki Kıbrıs Mitingi ile aynı saatlere denk geldiğini, bunun için ilgilenemediğini beyan ettikten sonra mutlaka bir mevlid programı tertip etmemiz gerektiğine işaret etmiştir.
Şimdi, yazımızın sonunda merhum Çobanoğlu'nun yer aldığı karşılaşmalardan örnekler sunmak istiyorum. Dörtlüklerde Türkçe'nin nasıl dile geldiğine dikkat edilsin lütfen.
Vefat tarihi 1968 olan Posoflu Aşık Müdami ile Çobanloğlu'nun bir karşılaşmaları şöyle:
Müdami:
Çobanoğlu eyle yoluna dikkat
Sapa yerden gidip tozlanmayasın
Burası Konya'dır, ayağın denk at
Kokuşup sonradan tuzlanmayasın.
Çobanoğlu:
Aşık Müdami ben, uyarım yola
Sen kendin ağır tut, hızlanmayasın
Posoflu hayranın çok var mecliste
Onlara güvenip yüzlenmeyesin.
Müdami:
Boyun çok uzamış aklını bilmem
Ağlatırsam gözün yaşını silmem
Ham tosun harmanda doğru çekmez gem
Müdam Madoluy'la bizlenmeyesin.
Çobanoğlu:
Çobanoğlu gönül kırmam yaparım
Cenab-ı Mevladır daim siperim
Yaşça büyüğümsün, elin öperim
Gel barışak, dersem nazlanmayasın.
* * *
Nuri Çırağî:
Nasibimdir diye elim uzattım
Uzattı badeyi pir başkasına
Seni sevdiğimi sana söyledim
Vallahi vermedim sır başkasına.
Çobanoğlu:
Babaların sözü bize nasihat
Bilmediğin şeyi sor başkasına
Sevgide sadakat olmazsa eğer
Muhabbet eder mi yar başkasına.
Çırağ^İ:
Nuri Çırağî'nın ne idi vadi?
Yarıda mı kalacaktı muradı
Ben avcıydım avım beni avladı
Vallahi vurmadım tor başkasına.
Çobanoğlu:
Çobanoğlu der ki özlenir yaran
Sevgi kantarıyla bilinir daran
Eğer vücudunda yok ise yaran
Götür merhemini sor başkasına.
* * *
Çobanoğlu:
Gönülün bağında bir bar besledim
Sana göndermiştim gül yarım yarım
Ben de söylediğin derde düşmüşüm
Gel de bu üstüme gül yarım yarım yarım.
Taşlıova:
Siyah saçta beyaz teller açıldı
Baktım ki döküldü tel yarım yarım
Ben de söylediğin derde düşmüşüm
Gel de bu üstüme gül yarım yarım.
Çobanoğlu:
Bu derdimi alem bildikten sonra
Düşmanım üstüme güldükten sonra
Dertli Çobanoğlu öldükten sonra
Getir mezarıma gül yarım yarım.
Taşlıova:
Şeref der ki hasret kaldım amandır
Yollar yokuş yüce dağlar dumandır
Ateşinden içim inler, kemandır
Sevdanla seslenir tel yarım yarım.
Eğer Türkiye'yi seviyorsanız, Türkçe'ye aşıksanız, bu hal, aşıklara da aşık olmanızı beraberinde getiriyor. Çünkü aşıklar, halk ozanlarımız, saz şairlerimiz arıduru dilimizin, berrak lisanımızın yaşayan temsilcileridir ve sonraki nesillere bozmadan taşıyıcılarıdır.
Milli birliğimizin temel direklerinden, dinamiklerinden biri olan güzel Türkçemiz üzerine oynanan oyunlar karşısında, savunma noktalarımızdan, geçit vermez burçlarımızdan biri de aşıklık geleneğimizdir. Bu geleneği yaşatan aşıklarımızdır. Dolayısıyla dilimizin canlı temsilcileri olan aşıklarımızdan her biri, bu dil burcunu oluşturan birer taş mesabesindedir ve Çobanoğlu'nun vefatı ile bir taş daha düşmüştür bu dil burcundan. Yaklaşık bir yıl evvel Sümmani'nin torunlarından Aşık Nusret'ten sonra dil burcu, geçtiğimiz hafta çok önemli bir temsilcisini daha kaybetti. Bir Nusret Terunî, bir Murat Çobanoğlu bir daha yetişir mi bilemeyiz. Giden geri gelmiyor ve gidenin yeri asla dolmuyor.
Bu yüzden ısrarla diyorum ki, Türk Milleti'nin idaresine talip olan, onların oylarıyla koltuklara kurulan insanlar eğer Türkçemizi çeşitli marazlardan korumak istiyorlarsa, yaşayan temsilcileri olan aşıklara sahip çıkmalıdırlar. Kültür Bakanlığı mutlaka bir formül bulmalı, ödenek ayırmalı, bu ocağın sönmesini önleyip, yeni Çobanoğullarının yetişmesini sağlamalıdır.
Söz buraya gelmişken, bir vefa abidesi olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in bu konudaki hassasiyetini siz değerli okurlarımızla paylaşmamız gerekiyor.
Çobanloğlu'nun vefatından son derece müteessir olduğunu defin işlemlerinin Ankara'daki Kıbrıs Mitingi ile aynı saatlere denk geldiğini, bunun için ilgilenemediğini beyan ettikten sonra mutlaka bir mevlid programı tertip etmemiz gerektiğine işaret etmiştir.
Şimdi, yazımızın sonunda merhum Çobanoğlu'nun yer aldığı karşılaşmalardan örnekler sunmak istiyorum. Dörtlüklerde Türkçe'nin nasıl dile geldiğine dikkat edilsin lütfen.
Vefat tarihi 1968 olan Posoflu Aşık Müdami ile Çobanloğlu'nun bir karşılaşmaları şöyle:
Müdami:
Çobanoğlu eyle yoluna dikkat
Sapa yerden gidip tozlanmayasın
Burası Konya'dır, ayağın denk at
Kokuşup sonradan tuzlanmayasın.
Çobanoğlu:
Aşık Müdami ben, uyarım yola
Sen kendin ağır tut, hızlanmayasın
Posoflu hayranın çok var mecliste
Onlara güvenip yüzlenmeyesin.
Müdami:
Boyun çok uzamış aklını bilmem
Ağlatırsam gözün yaşını silmem
Ham tosun harmanda doğru çekmez gem
Müdam Madoluy'la bizlenmeyesin.
Çobanoğlu:
Çobanoğlu gönül kırmam yaparım
Cenab-ı Mevladır daim siperim
Yaşça büyüğümsün, elin öperim
Gel barışak, dersem nazlanmayasın.
* * *
Nuri Çırağî:
Nasibimdir diye elim uzattım
Uzattı badeyi pir başkasına
Seni sevdiğimi sana söyledim
Vallahi vermedim sır başkasına.
Çobanoğlu:
Babaların sözü bize nasihat
Bilmediğin şeyi sor başkasına
Sevgide sadakat olmazsa eğer
Muhabbet eder mi yar başkasına.
Çırağ^İ:
Nuri Çırağî'nın ne idi vadi?
Yarıda mı kalacaktı muradı
Ben avcıydım avım beni avladı
Vallahi vurmadım tor başkasına.
Çobanoğlu:
Çobanoğlu der ki özlenir yaran
Sevgi kantarıyla bilinir daran
Eğer vücudunda yok ise yaran
Götür merhemini sor başkasına.
* * *
Çobanoğlu:
Gönülün bağında bir bar besledim
Sana göndermiştim gül yarım yarım
Ben de söylediğin derde düşmüşüm
Gel de bu üstüme gül yarım yarım yarım.
Taşlıova:
Siyah saçta beyaz teller açıldı
Baktım ki döküldü tel yarım yarım
Ben de söylediğin derde düşmüşüm
Gel de bu üstüme gül yarım yarım.
Çobanoğlu:
Bu derdimi alem bildikten sonra
Düşmanım üstüme güldükten sonra
Dertli Çobanoğlu öldükten sonra
Getir mezarıma gül yarım yarım.
Taşlıova:
Şeref der ki hasret kaldım amandır
Yollar yokuş yüce dağlar dumandır
Ateşinden içim inler, kemandır
Sevdanla seslenir tel yarım yarım.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Geride kalan çok şey var ama… / 02.09.2024
- Görmüyorsun ama görünüyorsun / 31.08.2024
- Halkın ocağına incir ağacı Müjdelerle törenlerle dikmişler / 30.08.2024
- Memleketten manzaralar / 27.08.2024
- Bu milletin deste deste derdi var / 26.08.2024
- Kurduğunuz düzenin adı: Altta kalanın canı çıksın / 25.08.2024
- Yoksulun canına okuyanlar ne okursa okusunlar / 23.08.2024
- Kamunun kasası kalmış posası / 22.08.2024
- Yalayıp yutma ve silip süpürme sürüyor / 21.08.2024
- Yalanlar yılan oldu yayıldı dört bir yana / 20.08.2024
- Görmüyorsun ama görünüyorsun / 31.08.2024
- Halkın ocağına incir ağacı Müjdelerle törenlerle dikmişler / 30.08.2024
- Memleketten manzaralar / 27.08.2024
- Bu milletin deste deste derdi var / 26.08.2024
- Kurduğunuz düzenin adı: Altta kalanın canı çıksın / 25.08.2024
- Yoksulun canına okuyanlar ne okursa okusunlar / 23.08.2024
- Kamunun kasası kalmış posası / 22.08.2024
- Yalayıp yutma ve silip süpürme sürüyor / 21.08.2024
- Yalanlar yılan oldu yayıldı dört bir yana / 20.08.2024