Asırlarca dünyaya medeniyet öğreten, adalet dağıtan, en köklü devlet geleneğine sahip olan biz Türk Milleti; büyük imparatorluklar, küçüklü büyüklü devletler kurmuş, son olarak da yıkılmaya yüz tutan Osmanlı imparatorluğunun yanan küllerinden yepyeni bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş, bugünlere kadar gelmişiz?Batılılaşma süreci başladıktan sonra tarihteki kudret ve şecaatimizi yavaş yavaş kaybetmiş, dün dize getirdiğimiz devletlerin bu gün ellerinde oyuncak olmuş, onların emirlerine boyun eğer ve onların talimatlarıyla devlet yönetir bir vaziyete bürünmüşüz. Hâlbuki Mustafa Kemal Atatürk, dünyada hiçbir milletin başkasının aklıyla ve tavsiyeleriyle hareket ederek muasır devletler seviyesine yücelemeyeceğini ve bağımsız olamayacaklarını defalarca dile getirmiştir.Kutsal vatan topraklarımızda gözü olan haçlı batıllar silah zoruyla savaş meydanlarında yenemediği Türk milletini, masa başı oyunlarıyla maalesef dize getirmeğe çalışmakta, bizlerle oynamaktadırlar. Bizim devlet geleneğimizde asırlar sonrasının hesabı yapılır, ona göre plan ve projeler ortaya konur, gelecek kuşaklara bu sevda aşılanır, babadan evlada bu ideal korunarak sürerdi. Ama maalesef Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra devlet geleneğimizin yavaş yavaş rotası şaşmış, dün ak dediğine bugün kara diyen, bir adım sonrasını göremeyen, ideal ve ufuktan mahrum kimseler tarafından yönetilir olduk. Yıllardır süren terör hadisesini çözmekte devlet olarak geldiğimiz nokta hiç de iç açıcı değildir. Dökülen kanlar, harcanan para ve gayretler çoğu zaman boşa çıkmakta, vatandaşın gelecekle alakalı kuşkuları artmaktadır. Bizi parçalamayı, işgal etmeyi kafasına koymuş, tarihsel düşmanlarımızla uzun zamandır sonu gelmeyen bir hayal olan AB sevdasına koşturup duruyoruz. İstedikleri tavizleri veriyoruz. Kendi içinde parçalanmaya ve ekonomik olarak çöküşe geçmesine rağmen, hala bu hayal uğruna emek vermeye devam ediliyoruz. Hatta bu hayal uğruna AB Bakanlığı bile kurduk. Hükümet, 2002 den sonra terörle mücadele uğruna demokratik açılımlar adı altında yeni bir projeye başladı. Terörist başı ve batılı sözde müttefiklerimizin gayret ve baskılarıyla doğudaki vatandaşlarımızın sorunlarına Kürt Sorunu adı kondu. Hatta Sayın Başbakan kendi ağzıyla bu ifadeyi kullanarak her ne niyette olursa olsun, teröristlerin ekmeğine yağ sürmüş oldu. Bu süreç başladığından bu yana doğudaki terör olayları ile Kürt vatandaşların yaşamsal sorunlarının Kürt sorunu adı altında değerlendirilmesinin yanlış olduğunu, asıl sorunun PKK ve terör sorunu olduğunu her platformda Prof. Dr. Haydar Baş dile getirdi. Hatta Sayın Baş, yapılan yanlış tespitin terörü daha da azdıracağı konusundan ikazlarda bulundu.Sayın Başbakan yıllar sonra "Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu vardır" diyor. Sayın Başbakana sormak gerekmez mi? Dün ile bugünün sorunları aynı sorunlar, hala doğudaki vatandaş işsiz, hala aç, hayvancılık bitmiş, tarım ölmüş. Sorun devam ediyor. Ne oldu da ağız değiştirdiniz? Dün yapmanız gereken tespiti ancak bugün yapabiliyorsunuz. Dün sorunun adını PKK sorunu koysaydınız, teşhis daha çabuk konmuş, tedavi de ona göre şekillenmiş olurdu. Siz ağız değiştirseniz de işler maalesef eskisi gibi değil, cin şişeden çıktı, olaylar belli bir aşamaya ulaştı. Hem devletin, hem milletin, hem de kendinizin işini bayağı zorlaştırdınız. Şu unutulmamalıdır ki devlet yönetimi ciddiyet ister. Asırlık planlar, asırlık sözler, asırlık yürekler ister. "Elin atına binen çabuk iner" demişler atalarımız. Bari bundan sonra kendi milli aklımızla, asırlık devlet geleneğimizle hareket edebilsek; zararın neresinden dönülse kârdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025