Kerim Kitabımızın, aklı, vicdanı, iz'anı ve idraki olan herkese sorduğu şu çarpıcı ve can alıcı soru ile başlayalım:
"Bunlar, Kur'ân'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli midir?" (Muhammed: 24).
Son Peygamberin öpüp kokladığı "Cennet gençlerinin efendisi" olarak takdim ettiği ciğerparesi Hz. Hüseyin'e karşı o korkunç cinayeti işleyen malum şebeke, o günden itibaren geliştirdiği okuma biçimi ile adeta Müslümanların vicdanlarını ve kalplerini kilitlemiştir.
İşlediği o korkunç cinayete fetva bulmak, çaldığı minareye kılıf uydurmak için kılı kırk yarmış, kırk dereden su taşımış ve sarfettiği çil çil altınların gücünü de kullanarak sergilediği katliamı yumuşattıkça yumuşatmıştır.
Salih Peygamberin devesini kesenler Kur'an diliyle lanetlenmiş, altları üstlerine getirilmiş, en ağır azaba çarpılmışlar ama her nasılsa son Peygamberin torunlarını kesenler "sahabeden" sayılmış ve "hazret" sıfatları ile anılır olmuşlar.
"En azgınları ileri atıldığında, Allah'ın peygamberi onlara, 'Allah'ın devesini bırakınız, onun su içmesine engel olmaktan sakınınız' demişti. Buna rağmen peygamberi yalanladılar ve deveyi kestiler. Rableri, günahlarından dolayı ülkelerini harap edip yerle bir etti." (Şems: 12-14).
"(Salih,) şöyle dedi: 'İşte bir dişi deve! Onun (belli bir gün) su içme hakkı var, sizin de belli bir gün su içme hakkınız vardır. Sakın ona bir kötülük dokundurmayın! Sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.'
Onlar ise deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda bir ders vardır fakat çoğu inanmamıştır." (Şuara: 155-158).
Salih Peygamberin devesini kesenler pişman oluyorlar da son Peygamberin torunlarını katledenler pişkinlik üstüne pişkinlik sergiliyorlar.
Salih Peygamberin devesine su vermeyenler yurtlarında alt-üst oluyorlar, ilahi azaba çarpılıyorlar ama son Peygamberin torunlarına bir yudum suyu çok görenler her nasılsa Müslümanların gönlünde taht kuruyorlar!
Allah'ın elçilerinden biri olan Hz. Musa ile mücadele eden Firavun'un ardına bir lanet takıldığı, dünyada lanetle anılacağı ilan ediliyor fakat son Peygamberin torunlarını katledenler ne hikmetse hep hayırla yâd ediliyorlar.
"Onları, ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.
Bu dünyada arkalarına lanet taktık. Onlar kıyamet gününde kötülenmişler arasında olacaklardır." (Kasas: 41-42).
Bu nasıl bir mantıktır, bu nasıl bir okuma biçimidir; deveyi kesenler mel'un ama insan kesenler hem de son elçinin torunlarını kesenler "hazret" sıfatı ile anılıyor.
Salih Peygamberin devesine su vermeyenler yurtlarında alt-üst oluyorlar ama Hz. Hüseyin'in kundaktaki altı aylık yavrusuna bir yudum suyu çok görüp onu oklayarak şehit edenler hala Müslümanlardan saygı görüyorlar?
Lütfen Kur'an'ın sorduğu o hayati soruyu günde birkaç defa kendi kendimize soralım:
"Bunlar, Kur'ân'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli midir?" (Muhammed: 24).
"Bunlar, Kur'ân'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli midir?" (Muhammed: 24).
Son Peygamberin öpüp kokladığı "Cennet gençlerinin efendisi" olarak takdim ettiği ciğerparesi Hz. Hüseyin'e karşı o korkunç cinayeti işleyen malum şebeke, o günden itibaren geliştirdiği okuma biçimi ile adeta Müslümanların vicdanlarını ve kalplerini kilitlemiştir.
İşlediği o korkunç cinayete fetva bulmak, çaldığı minareye kılıf uydurmak için kılı kırk yarmış, kırk dereden su taşımış ve sarfettiği çil çil altınların gücünü de kullanarak sergilediği katliamı yumuşattıkça yumuşatmıştır.
Salih Peygamberin devesini kesenler Kur'an diliyle lanetlenmiş, altları üstlerine getirilmiş, en ağır azaba çarpılmışlar ama her nasılsa son Peygamberin torunlarını kesenler "sahabeden" sayılmış ve "hazret" sıfatları ile anılır olmuşlar.
"En azgınları ileri atıldığında, Allah'ın peygamberi onlara, 'Allah'ın devesini bırakınız, onun su içmesine engel olmaktan sakınınız' demişti. Buna rağmen peygamberi yalanladılar ve deveyi kestiler. Rableri, günahlarından dolayı ülkelerini harap edip yerle bir etti." (Şems: 12-14).
"(Salih,) şöyle dedi: 'İşte bir dişi deve! Onun (belli bir gün) su içme hakkı var, sizin de belli bir gün su içme hakkınız vardır. Sakın ona bir kötülük dokundurmayın! Sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.'
Onlar ise deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda bir ders vardır fakat çoğu inanmamıştır." (Şuara: 155-158).
Salih Peygamberin devesini kesenler pişman oluyorlar da son Peygamberin torunlarını katledenler pişkinlik üstüne pişkinlik sergiliyorlar.
Salih Peygamberin devesine su vermeyenler yurtlarında alt-üst oluyorlar, ilahi azaba çarpılıyorlar ama son Peygamberin torunlarına bir yudum suyu çok görenler her nasılsa Müslümanların gönlünde taht kuruyorlar!
Allah'ın elçilerinden biri olan Hz. Musa ile mücadele eden Firavun'un ardına bir lanet takıldığı, dünyada lanetle anılacağı ilan ediliyor fakat son Peygamberin torunlarını katledenler ne hikmetse hep hayırla yâd ediliyorlar.
"Onları, ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.
Bu dünyada arkalarına lanet taktık. Onlar kıyamet gününde kötülenmişler arasında olacaklardır." (Kasas: 41-42).
Bu nasıl bir mantıktır, bu nasıl bir okuma biçimidir; deveyi kesenler mel'un ama insan kesenler hem de son elçinin torunlarını kesenler "hazret" sıfatı ile anılıyor.
Salih Peygamberin devesine su vermeyenler yurtlarında alt-üst oluyorlar ama Hz. Hüseyin'in kundaktaki altı aylık yavrusuna bir yudum suyu çok görüp onu oklayarak şehit edenler hala Müslümanlardan saygı görüyorlar?
Lütfen Kur'an'ın sorduğu o hayati soruyu günde birkaç defa kendi kendimize soralım:
"Bunlar, Kur'ân'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli midir?" (Muhammed: 24).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025