Dün "derin devlet" bahanesi üzerinden yürütülen büyük tezgahtan bahsettik, bugün de bir başka derin konuyla devam edelim. Türkiye'de devletin derininden daha derin bir medya bulunuyor. Türkiye'deki "derin medya" derin mevzularda toplumun sinirlerini kaşıyıp, milli değerleri tahrif ediyor. Özellikle son haftalarda cereyan eden kimi olaylar üzerinden Türk halkının milli hassasiyetlerini hedef tahtasına koyan derin medya, yaptığı bu tahrifat işinde her geçen gün daha da arsızlaşıyor.
Sırayla bazı olayları hatırlayarak medyanın nasıl arsızlaştığını birlikte görelim isterseniz...
Orhan Pamuk diye birisi çıkıp "Türkiye 1 milyon Ermeni ile 30 bin Kürdü katletmiştir" diye açıklama yapıyor. Derin medya önce bu açıklamayı Türk halkından gizlemeye, bunu başaramayınca da "ne var canım herkes görüşünü söyleyebilir, Orhan Pamuk da aydın olarak kendi görüşünü aktarmış" şeklinde yumuşatmaya çalıştı. Hatta daha da ileri gidip Orhan Pamuk aleyhinde yazı yazanları, onun kitaplarını toplatmak isteyen kaymakamı demokrasi ve özgürlük düşmanı ilan ettiler.
"Öz yurdunda garip, öz vatanında parya" olma durumunu insafsızca dikte eden derin medya Mersin'de bayrağımızı yakan çapulcu hainleri de masum ilan edip, bayrak konusunda hassasiyet gösteren ve bu bağlamda bayrağına sahip çıkan halkımızı da "aşırı ve abartılı tepki vermekle" suçladı. Onlara göre bayrak yürüyüşleri ve bayrak asmalar "gereksiz ve tehlikeli milliyetçiliği körüklemekten" başka bir işe yaramıyordu. Derin medyaya derin iktidar AKP de katıldı. Osmaniye Kadirli'de şehitliğe Türk bayrağı asan gençler mahkemeye verildi AKP'li belediye başkanı tarafından.
AKP ve medyaya göre bölücübaşı, bebek katili Apo'nun doğum günü bahanesiyle dağlara taşlara PKK bayrakları ve Öcalan posterleri asan bölücüler masum, Türk bayrağına sahip çıkanlar suçlu!
Bitmedi! Derin medya Ankara Tandoğan Meydanı'nda BTP'nin düzenlediği ve yüzbinlerce kişinin katıldığı "Kıbrıs Türkün vatanıdır" mitingini de görmezden geldi. Lefkoşa'dan, Girne'den ve hatta Washington ve Brüksel'den bile duyulan "Kıbrıs bizimdir, bizim kalacak" seslerini bir tek bizim derin medya duymadı, çünkü işine gelmiyordu bu sesler.
Zaman gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan'ın sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak TBMM'de sarfettiği "Olay radikal şekilde savunulursa birileri, 'Şu an Kürtlerle yaşanan sorunlar geçmişte Osmanlı-Ermeni arasında yaşanmıştır' der" sözleri ustaca geçiştirildi. Aslında Mahçupyan'ın bu sözleri ile Talabani'nin "bugün siz Kerkük'le ilgili böyle konuşursanız yarın da Kürtler Diyarbakır ve Van ile ilgili hak iddia ederler" şantajından farkı yoktu. Mahçupyan da tıpkı Orhan Pamuk gibi açık açık "Türkiye hem Ermenilere hem de Kürtlere soykırım yapmıştır" diyor. Hem de bu açıklamayı TBMM'de yapıyor. Ama medya bu ihaneti de kendi derinliklerinde kaybetmeyi başarıyor.
Ve son olarak Trabzon'da gerçekleşen provokatif olay! Bölücü yandaşı 4 genç Trabzon'u birbirine katıyor, bölücübaşının posterleri ile PKK bayraklarıyla meydanda arz-ı endam ederek halkı tahrik ediyor. Linç girişimi son anda engellenen bu bölücülerin nasıl bir misyon ve zamanlamayla Trabzon gibi milli hassasiyetlerin devamlı teyakkuz halinde olduğu bir şehrimizde bu tür bir provokasyona giriştiği çok manidar.
Derin medya bu konuyu aktarırken de bölücü provokatörleri masum, milli değerlere sahip çıkan Trabzonluları suçlu gösteriyor.
Derin devlet, derin medya derin ilişkiler, derin mevzular... Bütün bunların gölgesinde derin bir ihanet var.
Sırayla bazı olayları hatırlayarak medyanın nasıl arsızlaştığını birlikte görelim isterseniz...
Orhan Pamuk diye birisi çıkıp "Türkiye 1 milyon Ermeni ile 30 bin Kürdü katletmiştir" diye açıklama yapıyor. Derin medya önce bu açıklamayı Türk halkından gizlemeye, bunu başaramayınca da "ne var canım herkes görüşünü söyleyebilir, Orhan Pamuk da aydın olarak kendi görüşünü aktarmış" şeklinde yumuşatmaya çalıştı. Hatta daha da ileri gidip Orhan Pamuk aleyhinde yazı yazanları, onun kitaplarını toplatmak isteyen kaymakamı demokrasi ve özgürlük düşmanı ilan ettiler.
"Öz yurdunda garip, öz vatanında parya" olma durumunu insafsızca dikte eden derin medya Mersin'de bayrağımızı yakan çapulcu hainleri de masum ilan edip, bayrak konusunda hassasiyet gösteren ve bu bağlamda bayrağına sahip çıkan halkımızı da "aşırı ve abartılı tepki vermekle" suçladı. Onlara göre bayrak yürüyüşleri ve bayrak asmalar "gereksiz ve tehlikeli milliyetçiliği körüklemekten" başka bir işe yaramıyordu. Derin medyaya derin iktidar AKP de katıldı. Osmaniye Kadirli'de şehitliğe Türk bayrağı asan gençler mahkemeye verildi AKP'li belediye başkanı tarafından.
AKP ve medyaya göre bölücübaşı, bebek katili Apo'nun doğum günü bahanesiyle dağlara taşlara PKK bayrakları ve Öcalan posterleri asan bölücüler masum, Türk bayrağına sahip çıkanlar suçlu!
Bitmedi! Derin medya Ankara Tandoğan Meydanı'nda BTP'nin düzenlediği ve yüzbinlerce kişinin katıldığı "Kıbrıs Türkün vatanıdır" mitingini de görmezden geldi. Lefkoşa'dan, Girne'den ve hatta Washington ve Brüksel'den bile duyulan "Kıbrıs bizimdir, bizim kalacak" seslerini bir tek bizim derin medya duymadı, çünkü işine gelmiyordu bu sesler.
Zaman gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan'ın sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak TBMM'de sarfettiği "Olay radikal şekilde savunulursa birileri, 'Şu an Kürtlerle yaşanan sorunlar geçmişte Osmanlı-Ermeni arasında yaşanmıştır' der" sözleri ustaca geçiştirildi. Aslında Mahçupyan'ın bu sözleri ile Talabani'nin "bugün siz Kerkük'le ilgili böyle konuşursanız yarın da Kürtler Diyarbakır ve Van ile ilgili hak iddia ederler" şantajından farkı yoktu. Mahçupyan da tıpkı Orhan Pamuk gibi açık açık "Türkiye hem Ermenilere hem de Kürtlere soykırım yapmıştır" diyor. Hem de bu açıklamayı TBMM'de yapıyor. Ama medya bu ihaneti de kendi derinliklerinde kaybetmeyi başarıyor.
Ve son olarak Trabzon'da gerçekleşen provokatif olay! Bölücü yandaşı 4 genç Trabzon'u birbirine katıyor, bölücübaşının posterleri ile PKK bayraklarıyla meydanda arz-ı endam ederek halkı tahrik ediyor. Linç girişimi son anda engellenen bu bölücülerin nasıl bir misyon ve zamanlamayla Trabzon gibi milli hassasiyetlerin devamlı teyakkuz halinde olduğu bir şehrimizde bu tür bir provokasyona giriştiği çok manidar.
Derin medya bu konuyu aktarırken de bölücü provokatörleri masum, milli değerlere sahip çıkan Trabzonluları suçlu gösteriyor.
Derin devlet, derin medya derin ilişkiler, derin mevzular... Bütün bunların gölgesinde derin bir ihanet var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012