Bir hükümet yetkilisini görsem ilk sorularımdan biri, neden satıyorsunuz olacak. Ha! verecekleri cevabı biliyorum; Hantal devlet yapısından kurtulmak için, diyecekler.
İkinci olarak basit bir soru saracağım; Devleti hantallaştıran kurumlar mı yoksa bu kurumları yöneten özel siyah arabalı, çalışanlardan 3, 4 kat yüksek maaşlı yöneticiler ve bunları denetlemeyen devlet yöneticileri mi?
Hele bakanların ve bakanlık müsteşarlarının bu kadar çok pahalı resmi aracı, bu kadar çok danışmanı devlette bir hantallık oluşturmuyor mu?
Ya hu! Bir kişinin 10, 20, 30 danışmanı olur mu? Bu kişinin hiç kafası çalışmıyor mu ki, bu kadar çok maaşlı danışmana ihtiyaç duyuyor?
Evet, hükümet satıyor ama bu satışların haklı bir mazereti yok. Açıkladıkları tüm sebepleri zaman çürüttü. Tabiri caizse kel göründü. Tulumbada su bitti. Ama ilginçtir! Hükümet geçici su bulmak için yine satmaya karar verdi. Yazık değil mi?
2003'ten beri her şey değişti ama AKP'nin satma mantığı değişmedi. Hâlâ; "Babalar gibi satarız; kâr edeni de, zarar edeni de satacağız. Parayı veren düdüğü çalar. Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne de işletme. Liman da bırakmayacağız, hepsini satacağız" mantığındalar. (Bu sözleri Kemal Unakıtan söylemişti)
Yine o yıllarda dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan özelleştirme ve yabancı yatırımlarla ilgili eleştirilere şöyle cevap vermişti: "Ben, Türkiye'yi pazarlamakla mükellefim." (NTV-MSNBC/2005).
Yukarıda dediğim gibi. Sattılar, sattılar, sattılar. Şimdi diyorlar ki, "Tulumbada su bitti."
TELEKOM, TÜPRAŞ, PETKİM, Eti Alüminyum A.Ş başta olmak üzere 125 dev kurum satıldı. Toplam da 130 bini aşkın devlete ait işletme, maden sahaları, kurum ve mülk satıldı.
Ne kadar para geldi? 62 milyar 8'de benden 70 milyar dolar. Devletin borcu ne kadar? 1 trilyon TL'ye dayanmış vaziyette.
Malum OHAL sürecinden vatandaş etkilenmiyor, diyor hükümet ama nasıl bir süreçse torbaya koydukları yasalar terörle mücadeleden çok halk ile sosyal hayat ile alakalı.
Son torba yasanın 58'inci maddesine; 'TTK ile Türkiye Kömür İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsat sahalarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkilidir' maddesi konulmuş.
Özetle, 'yine satacağız'.
Haliyle ekmeği için güneş ışığından vazgeçmiş, yerin altında çalışan emekçi kardeşlerimiz bu duruma tepkili. Demokratik haklarını kullanacaklarını, eylemler yapacaklarını, kendilerini maden ocağına kilitleyeceklerini ifade ediyorlar.
Tabi yetkililere, neden satıyorsunuz, sorusu sorunlunca, 'efendim zarar ediyorlar' cevabı yine karşımıza çıkıyor.
Peki, gerçekten zarar ediyor mu bu işletmeler? Hayır. Zarar ettiriliyor. Bilerek zarar ettiriliyor.
Ülkemizin maden gerçeği bütün siyasilerce saklandı. Yok, denildi. Lozan denildi. Şu, bu denildi. Hepsi yalandı ve bu yalan ve iftiraları Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu tek tek çürüttü.
Ülkemizde sadece maden sahasında faaliyet gösteren 600'e yakın yabancı firma var. Maden olmayan bir ülkede bu kadar firma yatırım yapar mı? Hele o 2023 yalanı yok mu?
Ülkemizin maden gerçeğini hem iktidar, hem de muhalefet sakladı. Bir tek Prof. Dr. Haydar Baş, 'bu ülkenin yer altı zenginliklerinin ham ederi 3 katrilyon dolardır. Bunu ben demiyorum. Batılı bilim adamları söylüyor. Bu madenler milletindir. Biz bu madenleri devlet-millet ortaklığıyla çıkaracağız' dedi.
Ve ülkemizdeki madenleri tek tek sıraladı. Bor madeninde dünyada birinci, altın madenin de ise ikinci olan ülkemizde petrol ve doğalgaz hariç tam 53 çeşit maden var;
Altın, Krom, Alünit, Kurşun, Antimuan, Kuvars Kumu, Asfaltit, Kuvarsit, Asbest, Kükürt, Bakır, Linyit, Barit, Lületaşı, Bitümlü-Şist, Manganez, Bentonit, Mermer, Boksit, Manyezit, Bor, Perlit, Civa, Pomza, Çinko, Profillit, Demir Sepiolit, Diatomit, Sodyum Sülfat, Disten, Stronsiyum, Dolomit, Talk, Feldspat, Taşkömürü, Fosfat, Trona, Fluorit, Toryum, Grafit, Uranyum, Gümüş, Wolfram, Kaolen, Zeolit, Kaya Tuzu, Zımpara, Kil (Ser+Ref)..
Bu zenginliğe rağmen devlet aç, millet aç. Devlet satıyor, millet bakıyor. Neden acaba?
İkinci olarak basit bir soru saracağım; Devleti hantallaştıran kurumlar mı yoksa bu kurumları yöneten özel siyah arabalı, çalışanlardan 3, 4 kat yüksek maaşlı yöneticiler ve bunları denetlemeyen devlet yöneticileri mi?
Hele bakanların ve bakanlık müsteşarlarının bu kadar çok pahalı resmi aracı, bu kadar çok danışmanı devlette bir hantallık oluşturmuyor mu?
Ya hu! Bir kişinin 10, 20, 30 danışmanı olur mu? Bu kişinin hiç kafası çalışmıyor mu ki, bu kadar çok maaşlı danışmana ihtiyaç duyuyor?
Evet, hükümet satıyor ama bu satışların haklı bir mazereti yok. Açıkladıkları tüm sebepleri zaman çürüttü. Tabiri caizse kel göründü. Tulumbada su bitti. Ama ilginçtir! Hükümet geçici su bulmak için yine satmaya karar verdi. Yazık değil mi?
2003'ten beri her şey değişti ama AKP'nin satma mantığı değişmedi. Hâlâ; "Babalar gibi satarız; kâr edeni de, zarar edeni de satacağız. Parayı veren düdüğü çalar. Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne de işletme. Liman da bırakmayacağız, hepsini satacağız" mantığındalar. (Bu sözleri Kemal Unakıtan söylemişti)
Yine o yıllarda dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan özelleştirme ve yabancı yatırımlarla ilgili eleştirilere şöyle cevap vermişti: "Ben, Türkiye'yi pazarlamakla mükellefim." (NTV-MSNBC/2005).
Yukarıda dediğim gibi. Sattılar, sattılar, sattılar. Şimdi diyorlar ki, "Tulumbada su bitti."
TELEKOM, TÜPRAŞ, PETKİM, Eti Alüminyum A.Ş başta olmak üzere 125 dev kurum satıldı. Toplam da 130 bini aşkın devlete ait işletme, maden sahaları, kurum ve mülk satıldı.
Ne kadar para geldi? 62 milyar 8'de benden 70 milyar dolar. Devletin borcu ne kadar? 1 trilyon TL'ye dayanmış vaziyette.
Malum OHAL sürecinden vatandaş etkilenmiyor, diyor hükümet ama nasıl bir süreçse torbaya koydukları yasalar terörle mücadeleden çok halk ile sosyal hayat ile alakalı.
Son torba yasanın 58'inci maddesine; 'TTK ile Türkiye Kömür İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsat sahalarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkilidir' maddesi konulmuş.
Özetle, 'yine satacağız'.
Haliyle ekmeği için güneş ışığından vazgeçmiş, yerin altında çalışan emekçi kardeşlerimiz bu duruma tepkili. Demokratik haklarını kullanacaklarını, eylemler yapacaklarını, kendilerini maden ocağına kilitleyeceklerini ifade ediyorlar.
Tabi yetkililere, neden satıyorsunuz, sorusu sorunlunca, 'efendim zarar ediyorlar' cevabı yine karşımıza çıkıyor.
Peki, gerçekten zarar ediyor mu bu işletmeler? Hayır. Zarar ettiriliyor. Bilerek zarar ettiriliyor.
Ülkemizin maden gerçeği bütün siyasilerce saklandı. Yok, denildi. Lozan denildi. Şu, bu denildi. Hepsi yalandı ve bu yalan ve iftiraları Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu tek tek çürüttü.
Ülkemizde sadece maden sahasında faaliyet gösteren 600'e yakın yabancı firma var. Maden olmayan bir ülkede bu kadar firma yatırım yapar mı? Hele o 2023 yalanı yok mu?
Ülkemizin maden gerçeğini hem iktidar, hem de muhalefet sakladı. Bir tek Prof. Dr. Haydar Baş, 'bu ülkenin yer altı zenginliklerinin ham ederi 3 katrilyon dolardır. Bunu ben demiyorum. Batılı bilim adamları söylüyor. Bu madenler milletindir. Biz bu madenleri devlet-millet ortaklığıyla çıkaracağız' dedi.
Ve ülkemizdeki madenleri tek tek sıraladı. Bor madeninde dünyada birinci, altın madenin de ise ikinci olan ülkemizde petrol ve doğalgaz hariç tam 53 çeşit maden var;
Altın, Krom, Alünit, Kurşun, Antimuan, Kuvars Kumu, Asfaltit, Kuvarsit, Asbest, Kükürt, Bakır, Linyit, Barit, Lületaşı, Bitümlü-Şist, Manganez, Bentonit, Mermer, Boksit, Manyezit, Bor, Perlit, Civa, Pomza, Çinko, Profillit, Demir Sepiolit, Diatomit, Sodyum Sülfat, Disten, Stronsiyum, Dolomit, Talk, Feldspat, Taşkömürü, Fosfat, Trona, Fluorit, Toryum, Grafit, Uranyum, Gümüş, Wolfram, Kaolen, Zeolit, Kaya Tuzu, Zımpara, Kil (Ser+Ref)..
Bu zenginliğe rağmen devlet aç, millet aç. Devlet satıyor, millet bakıyor. Neden acaba?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025