Sevilen bir kişinin kaybına verilen duygusal bir tepki olan "yas"ın, her çocukta farklı etki ve tepkiye yol açtığı, bu nedenle yetişkinlerin, yaklaşımlarında son derece bilinçli davranmaları gerektiği belirtildi.
Çukurova Üniversitesi (Ç.Ü) Tıp Fakültesi Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Avcı, ölümün kaçınılmaz olduğunu anlayan tek canlının insan olduğunu, ancak çocuklarda bu süreç, yanlış tutumlarla geçiştirilmeye çalışıldığında, ileriki yaşamlarında ağır psikolojik sorunlara yol açabileceğini bildirdi. Avcı, hakkında konuşulması bile huzursuzluğa yol açan, yakın bir arkadaş ya da akrabanın ölümünün yaşamdaki en zor ve stres yaratan olaylardan biri olduğunu, ancak, kaybedilen kişi anne ya da baba gibi birinci derecede yakınlardan oluştuğunda bunun çocuklarda daha derin izler bırakabildiğini anlattı.
Çocukların anne ve babalarına sadece duygusal olarak değil, maddi olarak da bağımlı olduğunu bu nedenle bu kişilerin kaybında yaşanan duygusal ve maddi güçlüklerin çocukların gelişimini de olumsuz etkilediğine işaret eden Ayşe Avcı, şöyle konuştu: "6 yaşında ve daha küçük çocuklar, ölümü başka şartlar altında yaşamın devamı, uyku ya da uzun bir yolculuk olarak düşünürler. 6-9 yaş arası çocuklar ölümü insan ya da insanüstü özellikleri olan birinin yol açtığını düşünürler. Bazı insanların öldüğünü bilirler, ancak, herkesin özellikle de kendilerinin öleceğine inanmazlar. 9 yaş ve daha büyük çocuklar ise ölümü geri dönüşsüz ve evrensel, biyolojik bir sürecin nihai bir sonu olarak, erişkinler ise benzeri ölüm kavramı geliştirirler ve kendilerinin de öleceğini bilirler."
Çukurova Üniversitesi (Ç.Ü) Tıp Fakültesi Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Avcı, ölümün kaçınılmaz olduğunu anlayan tek canlının insan olduğunu, ancak çocuklarda bu süreç, yanlış tutumlarla geçiştirilmeye çalışıldığında, ileriki yaşamlarında ağır psikolojik sorunlara yol açabileceğini bildirdi. Avcı, hakkında konuşulması bile huzursuzluğa yol açan, yakın bir arkadaş ya da akrabanın ölümünün yaşamdaki en zor ve stres yaratan olaylardan biri olduğunu, ancak, kaybedilen kişi anne ya da baba gibi birinci derecede yakınlardan oluştuğunda bunun çocuklarda daha derin izler bırakabildiğini anlattı.
Çocukların anne ve babalarına sadece duygusal olarak değil, maddi olarak da bağımlı olduğunu bu nedenle bu kişilerin kaybında yaşanan duygusal ve maddi güçlüklerin çocukların gelişimini de olumsuz etkilediğine işaret eden Ayşe Avcı, şöyle konuştu: "6 yaşında ve daha küçük çocuklar, ölümü başka şartlar altında yaşamın devamı, uyku ya da uzun bir yolculuk olarak düşünürler. 6-9 yaş arası çocuklar ölümü insan ya da insanüstü özellikleri olan birinin yol açtığını düşünürler. Bazı insanların öldüğünü bilirler, ancak, herkesin özellikle de kendilerinin öleceğine inanmazlar. 9 yaş ve daha büyük çocuklar ise ölümü geri dönüşsüz ve evrensel, biyolojik bir sürecin nihai bir sonu olarak, erişkinler ise benzeri ölüm kavramı geliştirirler ve kendilerinin de öleceğini bilirler."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.