CIA'nın katkılarıyla...
ABD'nin IŞİD bahanesiyle Irak'a kapsamlı harekat hazırlığına giriştiği bir ortamda Musul'da rehin tutulan 49 konsolosluk görevlisi Türkiye'ye gönderildi. Erdoğan rehinelerin 'operasyon' yoluyla, Davutoğlu ise 'temas' sonucu kurtarıldığını kaydetti. İşlemi
21.09.2014 00:00:00
RECEP BAHAR / HABER-ANALİZDün sabah Türk halkı uykudayken enteresan bir gelişme yaşandı. 11 Haziran'dan bu yana, bir başka ifadeyle 101 gündür IŞİD tarafından rehin tutulan Türkiye'nin Musul Konsolsoluğu'nda çalışanlar ile ailelerinin teşkil ettiği 49 kişi serbest bırakıldı. Başbakan Davutoğlu'nun uçağıyla Ankara'ya gelen konsolsoluk personeli rehineler, burada aileleriyle kucaklaşarak hasret giderdi. Kurtarılan Türkiye'nin Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, Ankara'da yaptığı açıklamada, "İnsanın vatanı için katlanamayacağı hiçbir şey yoktur. En güzel şey, vatandan dolayı hasret çekmek, ondan dolayı insanın üzüntü, elem duymasıdır" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, IŞİD tarafından Irak'ta rehin alınan ve Türkiye'ye getirilen konsolosluk personelini bugün Çankaya Köşkü'nde kabul edecek.Süreç hızlanacakSerbest bırakma işleminin ABD'nin Suriye'yi de kapsayacak şekilde Irak'a yönelik kapsamlı savaş planı için koalisyon oluşturmaya çalıştığı bir döneme denk gelmesi dikkat çekiyor. Zira Obama yönetimi, IŞİD ile mücadele için 'savaş' terimini kullanıyor. Hatta Beyaz Saray, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin geçen hafta CNN'e verdiği mülakatta, "Bazıları bu stratejiyi, IŞİD ile savaşmak olarak düşünmek istiyorsa düşünebilir ama gerçek şu ki bu, değişik bölümleri olan büyük bir terörle mücadele operasyonu" şeklindeki ifadesini düzeltmişti. Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, bu bağlamda, "Sonuçta, IŞİD'in gücünün azaltılması ve yok edilmesinden uluslararası koalisyon sorumlu olacak. Buradan şu sonuca varabilirsiniz ki; ABD, IŞİD ile savaş halindedir, aynı El Kaide ve bağlantılarıyla dünya genelinde savaş halinde olduğu gibi" ifadesini kullanmıştı. Ankara'nın eli rahatlatıldı!ABD Dışişleri Bakanı Kerry, 12 Eylül'de Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu ile yaptığı görüşmede Türkiye'nin koalisyonda yer almasını istemişti. Davutoğlu, 12 Eylül'de yaptığı açıklamada, "İsteniyor ki biz açıklamada bir takım şeyler söyleyelim ve karşılığında rehinelerimiz zarar görsün. Bundan memnun mu olunacak? "Birinci öncelik şu anda o kardeşlerimizin, o canlarımızın ailelerine en kısa zamanda kavuşması. Yapabileceğimiz ne ise bunu yapacağız" demişti. Dahası Beyaz Saray Sözcüsü Earnest de 13 Eylül'de "Şundan şüphe yok ki Türk yetkililer IŞİD tarafından yaratılan istikrarsızlık ve şiddete dair haklı olarak kaygı duyuyor. Bunların hepsi Türkiye'nin yanı başında oluyor ve haklı olarak kaygılılar. Türkiye ile ABD arasında, Türklerin geniş uluslararası koalisyona nasıl katkı sağlayabilecekleri ve ne rol oynayabilecekleri hakkında kapsamlı istişareler sürüyor" diyerek, rehine meselesinin Ankara'nın karar almasında etkili olduğuna işaret etmişti. İlaveten Kerry de 18 Eylül'de Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde ABD Başkanı Barack Obama'nın IŞİD stratejisiyle ilgili düzenlenen oturumunda yaptığı konuşmada, "Şu anda açıkçası Türkiye'nin zorlukları var, tutulan 49 rehine var, bunu kamuoyu önünde de açıkladılar. Türkiye'yle bazı görüşmelerimiz oldu ve bu görüşmelerimiz sürecek" diye konuşmuştu. Şamil Tayyar'dan dikkat çeken tweetİşte tamda IŞİD meselesinin kapsamlı olarak ele alınacağı, ABD öncülüğünde kurulacak koalisyonun netleşeceği ve Türkiye'yi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın temsil edeceği 22 Eylül-1 Ekim 2014 tarihleri arasında New York'ta gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler (BM) 69. Genel Kurulu öncesinde 49 Türk rehine serbest bırakıldı. Böylece AKP Hükümeti 'elini kolunu bağladığı' öne sürülen rehine cenderesinden kurtarılmış oldu. Nitekim AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar dün attığı tweet'te "IŞİD operasyonuna Türkiye'nin katılmama gerekçelerinden biri rehinelerdi. Bu kritik süreçte 49 serbest bırakılması CIA'nın bir hamlesidir" ifadesini kullandı. Şimdi Hükümet, 2003 yılında başlayan ve tam 8 yıl süren İkinci Irak işgalinde olduğu gibi ABD'nin arkasına takılacak mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart 2003'te Wall Street Journal gazetesindeki makalesinde belirttiği gibi 'cesur Amerikan askerlerinin sağ salim ülkelerine' dönmesi için dua edecek mi? Türkiye, 2011'de Libya'yı işgal planında olduğu gibi Irak ve Suriye'ye yönelik yeni işgal planının üssü olacak mı? Türk askeri Irak topraklarına girecek mi? Irak'ın 1991 işgali sonrasında olduğu gibi yüzbinlerce yeni mülteci ile karşılaştığında Ankara ne yapacak?Devletin tepesinden iki farklı yaklaşım Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu, IŞİD'in elinden kurtarılan Türk vatandaşlarıyla ilgili yaptıkları açıklamada gelişmeye farklı yaklaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada beş kez 'operasyon' kelimesini kullanırken, Başbakan Davutoğlu ise bunun yerine 'çalışma' ve 'temas' kelimelerini kullanmayı tercih etti. Erdoğan, açıklamasında "Önceden planlanmış, tüm detayları hesap edilmiş, tam bir gizlilik içinde bugün gece boyu devam ederek, sabaha karşı başarıyla tamamlanan bu operasyondan dolayı, Sayın Başbakan ve çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyorum" ifadesine yer verdi. Davutoğlu ise Bakü'de yaptığı açıklamada "Bu gece sabaha karşı yarım sularında ilk temaslarımız yoğunlaştı ve sabah 05.00'de de ülkemize geldiler" dedi. Ne kadar yerli operasyon?Musul'da rehin alınan 49 konsolosluk görevlisini kurtarma operasyonunun MİT Dış Operasyonlar Daire Başkanlığınca (DOP) tamamen 'yerli bir operasyon' olarak yürütüldüğü öne sürüldü. Ancak bu yaklaşım bağımszı kaynaklarca doğrulanmadı. Musul'da rehin alınanlar, ilk günden beri Musul'da 8 ayrı adreste tutuldu, hareketlilik insansız hava araçları ve diğer unsurlarla sürekli takip edildi. Musul'da rehin alınanlar, bugüne kadar 5-6 kez kurtarılma aşamasına geldi ancak bu girişimler bölgedeki savaş ortamı nedeniyle sonuca ulaşmadı, operasyon düne kaldı. Musul'daki rehineler için herhangi bir fidye ödenmediği, bırakılmaları karşılığında herhangi bir şartın kabul edilmediği ileri sürülüyor. Oysa IŞİD bugüne kadar fidye almadan, şartlarını kabul ettirmeden tek bir rehineyi serbest bırakmadı. MİT, Musul'daki rehin alınma olayının ardından İŞID'in bölgede daha önce gerçekleştirdiği tüm rehin alma operasyonlarını analiz ederek, bir strateji geliştirdi ve bu çerçevede sonuca ulaştı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.