Dün Cem Uzan'ın elinin uzunluğundan bahis açmıştık.
Motorola yüzünden ABD ile, Aydın Doğan yüzünden iktidar ortakları ile yıldızı bir türlü barışmayan ve ticari-siyasi hırsı yüzünden muhalefet partilerinin yanına dahi yaklaşamayan Cem Uzan'ın siyasi macerası tiyatro tadında devam ediyor.
Son çare olarak milleti arkasına almaya çalışan Cem Uzan'ların akıl hocaları kimler? Doğrusu merak ediyorum.
Birileri ona, "fazla kendini yormana gerek yok. Milletin Prof. Dr. Haydar Baş'ı tac ettiğini görmüyor musun? O'nun fikirlerini taklit et yeter" demiş olmalı.
Özellikle geçen akşam ekranlardan Cem Uzan'ın "devlet devletliğini bilmeli, devlet güçlü olmalı" sözlerini duyunca, "bu kadar da hırsızlık olmaz ki" demekten kendimi alamadım.
Ama boş yere çırpınıyor Cem Uzan. Hz. İsa ile köylü arasında geçen şu hikayeyi hatırlatıyor:
Köylü İsa (as)'a gelir. Der ki "Ya İsa, duydum ki hastaları iyileştiriyor, ölüleri diriltiyormuşsun. Şu duayı bize de öğret ki ben de ölüleri dirilteyim". İsa (as) peki demiş duayı öğretmiş. Köylü okuyup üflemiş ne iyileşen var ne dirilen. Köylü hışımla Hz. İsa'ya çıkışmış; "Ya İsa sen beni kandırdın, bana yanlış dua mı öğrettin". "Hz. İsa tebessüm ederek cevap vermiş: "Dua aynı dua ama, ağız farklı ağız."
Gerçekten de Cem Uzan farklı bir ağız. Hele İslam'dan Türklükten bahsetmesi hiç ağzına yakışmıyor, oturmuyor.
Çünkü o ekranlarda reklam ajansının kaleme aldığı nutkunda, İslam, maneviyat, devlet diye çırpınırken gazeteleri Bahailiğin ne kadar kuşatıcı bir din olduğunu, ekranları ise ahlaksızlığı millete şırınga ediyor.
Bu millet herkesi iyi tanıyor Cem Uzan. Al sana iki örnek: Türkiye bayraklarını kapıp Milli Takımın zaferini kutlamaya koşarken bir esnafın dilinden dökülen şu cümlelere iyi kulak ver: "Görüyor musunuz bütün Türkiye Prof. Dr. Haydar Baş'ın miting alanlarına döndü."
Aynı gün bir grup tiyatro sanatçısı Taksim'de manzarayı seyrederken "şuraya bak, ne kadar da Haydar Baş'ın mitinglerine benziyor" demekten kendini alamıyor.
Türk milleti hakkı teslim eder, kadir bilir. Onun için taklitle hele çalıntı fikirlerle, hele tiyatral mimiklerle bir yere varılmaz.
Önce en küçük hücreniz dışarda kalmamak şartı ile bu toprağa, bu millete, bu devlete ait olacaksınız.
Yüreğinizde, iliklerinizde Türk milletinin meselelerini hissedecek, derdiyle dertleneceksiniz.
Türk milletine yönelik oyunları bozacak bilgi, birikim ve de iradeye sahip olacaksınız.
Cem! Sana söylüyorum, Melih, sen işit!
Motorola yüzünden ABD ile, Aydın Doğan yüzünden iktidar ortakları ile yıldızı bir türlü barışmayan ve ticari-siyasi hırsı yüzünden muhalefet partilerinin yanına dahi yaklaşamayan Cem Uzan'ın siyasi macerası tiyatro tadında devam ediyor.
Son çare olarak milleti arkasına almaya çalışan Cem Uzan'ların akıl hocaları kimler? Doğrusu merak ediyorum.
Birileri ona, "fazla kendini yormana gerek yok. Milletin Prof. Dr. Haydar Baş'ı tac ettiğini görmüyor musun? O'nun fikirlerini taklit et yeter" demiş olmalı.
Özellikle geçen akşam ekranlardan Cem Uzan'ın "devlet devletliğini bilmeli, devlet güçlü olmalı" sözlerini duyunca, "bu kadar da hırsızlık olmaz ki" demekten kendimi alamadım.
Ama boş yere çırpınıyor Cem Uzan. Hz. İsa ile köylü arasında geçen şu hikayeyi hatırlatıyor:
Köylü İsa (as)'a gelir. Der ki "Ya İsa, duydum ki hastaları iyileştiriyor, ölüleri diriltiyormuşsun. Şu duayı bize de öğret ki ben de ölüleri dirilteyim". İsa (as) peki demiş duayı öğretmiş. Köylü okuyup üflemiş ne iyileşen var ne dirilen. Köylü hışımla Hz. İsa'ya çıkışmış; "Ya İsa sen beni kandırdın, bana yanlış dua mı öğrettin". "Hz. İsa tebessüm ederek cevap vermiş: "Dua aynı dua ama, ağız farklı ağız."
Gerçekten de Cem Uzan farklı bir ağız. Hele İslam'dan Türklükten bahsetmesi hiç ağzına yakışmıyor, oturmuyor.
Çünkü o ekranlarda reklam ajansının kaleme aldığı nutkunda, İslam, maneviyat, devlet diye çırpınırken gazeteleri Bahailiğin ne kadar kuşatıcı bir din olduğunu, ekranları ise ahlaksızlığı millete şırınga ediyor.
Bu millet herkesi iyi tanıyor Cem Uzan. Al sana iki örnek: Türkiye bayraklarını kapıp Milli Takımın zaferini kutlamaya koşarken bir esnafın dilinden dökülen şu cümlelere iyi kulak ver: "Görüyor musunuz bütün Türkiye Prof. Dr. Haydar Baş'ın miting alanlarına döndü."
Aynı gün bir grup tiyatro sanatçısı Taksim'de manzarayı seyrederken "şuraya bak, ne kadar da Haydar Baş'ın mitinglerine benziyor" demekten kendini alamıyor.
Türk milleti hakkı teslim eder, kadir bilir. Onun için taklitle hele çalıntı fikirlerle, hele tiyatral mimiklerle bir yere varılmaz.
Önce en küçük hücreniz dışarda kalmamak şartı ile bu toprağa, bu millete, bu devlete ait olacaksınız.
Yüreğinizde, iliklerinizde Türk milletinin meselelerini hissedecek, derdiyle dertleneceksiniz.
Türk milletine yönelik oyunları bozacak bilgi, birikim ve de iradeye sahip olacaksınız.
Cem! Sana söylüyorum, Melih, sen işit!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014