ÇAĞI AŞAN ÖNGÖRÜLER
Prof. Dr. Haydar Baş bir ummandı... Geride bıraktığı eserler bu ummanı her yönüyle ortaya koyuyor. O muhteşem bir eylem insanı, mükemmel bir fikir üstadıydı. Ekonomiden tarihe, İslami bilimlerden toplum bilimlerine kaleme aldığı 52 eser bu cevheri ortaya koyuyor.
16.04.2020 00:10:00
YENİ MESAJ / DETAY HABER
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 14 Nisan sabah saatlerinde bu fani dünyadan baki âleme göç etti. 74 yıllık bereket, eylem, fikir dolu ömrüne risaleler hariç 52 eser sığdıran Prof. Dr. Haydar Baş, 1947 yılında Trabzon'da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Trabzon'da yapan BTP Lideri, 1970 yılında Kayseri Erciyes Üniversitesi'ne bağlı Yüksek İslam Enstitüsü'nden mezun oldu. Lisansüstü eğitimini ve doktorasını "Veda Hutbesinde İnsan Hakları" konulu tezi ile Bakü Devlet Üniversitesi'nde tamamladı ve bu üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı.
Doktora sonrası akademik çalışmalara devam eden Prof. Dr. Baş, "İslam ve Hz. Mevlana", "Tasavvuf tarihi", "Din Sosyolojisi" ve "Din Psikolojisi" konusundaki tezleriyle profesörlük unvanını da yine Bakü Devlet Üniversitesi'nden aldı. 13 yıl boyunca Bakü Devlet Üniversitesi'nin Doğu Dilleri ve Edebiyat Araştırmaları Fakültesi'nde öğretim üyeliği yaptı. Başsan, Baş Isısan, Başçelik gibi birçok sanayi kuruluşunu kurdu. 2001 yılında Bağımsız Türkiye Partisi'ni kurulmasına önayak oldu ve Ağustos 2002'den bu yana partinin genel başkanlığını yürütmekteydi.
Türkiye'nin en üretken kalemi
Prof. Dr. Haydar Baş, yarım asırdır kalemini milleti ve devleti için kullanıyor. Prof. Dr. Baş'ın Türkiye'de ve dünyada büyük yankı oluşturan eserleri, fikirleri ve projelerinden bazıları şunlar:
Milli Ekonomi Modeli (MEM): Prof. Dr. Haydar Baş, 2005 yılında ekonominin ve paranın tarifini değiştiren Milli Ekonomi Modeli tezini kaleme aldı. Bu eseriyle 'milli para' ve 'milli paralarla ticaret' gibi yepyeni kavramları ekonomi literatürüne kazandırdı. Kapitalizm ve sosyalizm dışında yepyeni bir ekonomik sistem vazetti.
Bugüne kadar ortaya atılan ekonomik sistemler, insan ihtiyaçlarını karşılamak yerine sınırsız insan ihtiraslarını doyurmak üzerine kurgulanmıştı. Hâlbuki ekonomik sistemler; sınırsız olan insan ihtiraslarını doyurmak için değil, sınırlı olan insan ihtiyaçlarını karşılamak için kuramlarını oluşturmalıydı. Ekonomik sistemde 'ihtiras ve ihtiyaç' ayrımı ilk kez Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde yapıldı.
Ekonominin tarifi değişti
Prof. Dr. Baş, ekonominin tarifini tümüyle değiştirdi. Mevcut ekonomik sistemlerde ekonomi, "sınırsız insan ihtiyaçlarını sınırlı kaynaklarla karşılama bilimi" olarak tarif edilirken, MEM'de ekonomi; "sınırlı insan ihtiyaçlarının sınırsız kaynaklarla karşılama bilimi" olarak tarif edilmektedir. Bu tanım değişikliği dünyada binlerce yıldır devam eden paylaşım savaşlarının sonunu getirecek insanlık tarihinin en önemli gelişmelerinden biri olarak kayıtlara geçti.
Ekonomi tanımının değişmesi kadar önemli Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı bir diğer devrim ise, 'paranın tanımı'nı değiştirmesidir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde para, 'emek ve üretim'in karşılığıdır. Bu sistemde; paranın kendisi alınıp satılmaz, mal ve hizmetin alınıp satılmasında mübadele aracı olarak kullanılır. Yani para ile para kazanılmaz. Para sadece emek ve üretim ile kazanılır.
Dolara karşı en güçlü hamle
Prof. Dr. Haydar Baş, dış ticarette ABD Doları'nın kullanılması ile dünyanın sömürüldüğünü dış ticarette milli paraların kullanılması ile bu sömürüden kurtulmanın mümkün olduğunu ortaya koyan ilk kişidir. 2008 yılında Rus lider Putin'nın ekonomi danışmanlarına milli paralar ile dış ticareti tavsiye edip kabul ettirdikten sonra başta Rusya ve Çin, akabinde diğer BRICS ülkeleri olmak üzere dünyada 'milli paralar ile dış ticaret' akımı başladı
Haydar Baş'ın ekonomi tezi Milli Ekonomi Modeli kitap olarak 2005 yılında basıldı ve aynı yıl uluslararası 1. Milli Ekonomi Modeli Kongresi düzenlendi. Bu kongre ile yeni ekonomik sistem tüm dünyaya deklare edildi. Kongreye katılan onlarca ülkeden 100'ü aşkın bilim insanı Milli Ekonomi Modeli'nin yepyeni bir ekonomik sistem olduğunu, kapitalizmin çözemediği ve kapitalist sistemlerde kangren haline gelen sorunların bu sistemde çözüldüğünü, modelin dünyanın çıkış yolu olduğunu tebliğleriyle ortaya koydu. Azerbaycan, Almanya ve Türkiye'de toplam 10 uluslararası kongre gerçekleştirildi.
Yabancı iktisatçılardan çarpıcı tespitler
Bu kongrelere katılmış dünya çapında iktisatçıların milli ekonomi modeli ile ilgili tebliğlerinde çarpıcı birkaç noktayı aktaracak olursak:
Rusya Parlamentosu Duma İhtisas Konseyi Başkanı ve Liberal Demokrat Parti (LDP) Ekonomi Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Vladimir Lisiçkin Aleksandroviç: "Milli Ekonomi Modeli bugün dünyanın her yerinde kullanılmaktadır. MEM, hususen gelişmekte olan ülkelerde, bu cümleden toplam nüfusu 3 milyarı aşan BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkelerinde kullanılmaktadır."
Rusya Bilimler Akademisi Üyesi Prof. Dr. Valeriy Lebedev: "Ben dünyanın bir numaralı iktisat matematikçisiyim. Bu konuyu bizden iyi bilen yoktur. Milli Ekonomi Modeli'ni kongrelerde çok dinledim. Bu tezde esrarengiz kodlar var. Her okuyuşta yeni bir kod ile karşılaşıyorum. Modelde, meseleleri çözen, problemleri halleden pek çok kod saklıdır. Üstelik sadece bugüne değil, geleceğe de ışık tutan kodlar var. Rusya'nın buna ihtiyacı var. Ben, modelin bu yönüne hayranım."
Avusturya Viyana Üniversitesi'nden Prof. Dr. Herman Knoflacher: "Milli Ekonomi Modeli orijinal bir sistemdir. İnsanı koruyan bir denge istiyorsanız, o zaman bu sistemi iyice incelemeniz ve hesaba katmanız gerekiyor."
Almanya Bonn Üniversitesi Prof. Dr. Ernst Zürek: "Milli Ekonomi Modeli, tarımı stratejik anlam olarak değerlendirmekte ve yerli tarımın devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini ifade etmektedir ki, bu son derece haklı, yerinde bir uygulamadır. Küreselleştirmenin bu tuzaklarından uzaklaştıracak, insanlığı adalete kavuşturacak, sosyal refahı toptan artıracak Milli Ekonomi Modeli'ni tebrik ediyorum."
Rusya Bilimler Akademisi Üyesi Prof. Dr. Viktor Volkonski: "Rusya'da ilimle din her zaman çatıştı. Hiç barışmadı. Haydar Baş dinle ilimi barıştırdı. Baş'ın tezinin uygulanması ile topluma huzur gelir."
MEM, parti programında
Profesör Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, 2007 yılında Bağımsız Türkiye Partisi'nin programına alındı. Böylece Bağımsız Türkiye Partisi'nin iktidar olması halinde Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayacağı kamuoyuna duyuruldu. Prof. Dr. Baş, bu süreçte Türk siyasi, hatta dünya siyaset sahnesinde yer almayan sosyal devlet projelerini kamuoyuna sundu. İşte bunlardan bazıları:
• Vatandaşlık maaşı
• Ev hanımı maaşı
• Doğum ikramiyesi
• Çocuk yardımı
• Asgari ücretin güncel rakamlarla 10.000 TL olması
• Çiftçiye ürün alım garantisi verilmesi
• Çiftçiye mazotun vergisiz verilmesi
• Proje sahibi her insana faizsiz kredi verilmesi.
Meşalesi her daim yanacak
Prof. Dr. Haydar Baş, ömrü boyunca her biri kaynak eser niteliğinde on binlerce sayfa toplam 52 adet eser kaleme aldı. Aynı zamanda o bir insan işçisidir. Kendi ifadesiyle "Her meslek sahibi para kazanır, öğretmen insan kazanır. Benim asıl mesleğim öğretmenliktir" diyerek binlerce insan yetiştirmiştir.
Onun yetiştirdiği İnsanlar kendilerini; fundamentalist değil dindar, şovenist değil Türk milliyetçisi, mandacı değil tam bağımsızlık yanlısı olarak tanımlar. Ayrıca devletçi, cumhuriyetçi ve Atatürkçü bir çizgide hayata bakarlar. Prof. Dr. Haydar Baş bu dünyadan göçtü ancak fikirleri, eserleri ve yetiştirdiği insanlar milletimizi, İslam âlemini ve insanlığı aydınlatmaya devam edecektir.
Ehl-i Beyt açılımı Sünni ve Şii dünyayı birleştirdi
Prof. Dr. Haydar Baş, Türk kültür tarihini en büyük katkısı toplamda 14 cilt tutan Ehl-i Beyt Külliyatı oldu. Külliyatın ilk iki cildi Peygamber Efendimizin hayatını anlatıyor. Eserin adı "Rahmeten Li'l Âlemin Hz. Muhammed." Prof. Dr. Baş, 12 Ehl-i Beyt imamının hayatını her biri yaklaşık biner sayfalık eserlerle 12 cilt halinde kaleme almıştır. Dünya tarihinde Ehl-i Beyt imamlarının hayatını her biri ayrı kitap olacak şekilde kaleme alan tek insandır.
Bu eserlerde İslam'da tek hak yolun Ehl-i Beyt olduğunu, Ehl-i Beyt'e tabi olmanın her müslümana farz olduğunu, bu yolun başında Peygamber Efendimiz, İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin ve Hz Fatıma'nın olduğunu ve daha sonra diğer İmamlar olduğunu, Ehl-i Beyt'e tabi olanların kurtulacağını vurgulamaktadır.
İmamı Azam Ebu Hanife, İmam-ı Şafi, Ahmet Bin Hanbel gibi mezhep imamlarının tamamının Ehl-i Beyt yolunun yolcusu olduğunu, Sünnilik kavramının sonradan ortaya atıldığını,
Alevi, Sünni, Caferi, Şii gibi kavramlar ile dini mezheplere ayırmanın yanlış olduğunu, hak olan tek yolun Ehl-i Beyt olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Haydar Baş, bazı kesimlerden çok ciddi tepkiler alsa da o doğruları anlatmaya devam etti. Bir konuşmasında "Biz ayetleri anlatıyoruz, hadisleri anlatıyoruz. 12000 sayfalık Ehl-i Beyt Külliyatında kendime ait hiç bir görüşe yer vermedim, özellikle Sünni dünyada yıllardan bu tarafa gizlenen ancak Sünni kaynaklarda var olan gerçeklere yer verdim. Bu kaynaklara baktığımız zaman Ehl-i Beyt ile ilgili onlarca ayet, yüzlerce hadis olduğunu görüyoruz. Bu ayet ve hadislerde Allah'ın bize sımsıkı sarılmamızı istediği yol Ehl-i Beyt yoludur. Bana karşı çıkanlar Sünnilikle ilgili bir tane ayet, bir tane hadis gösteremez. Aslında Sünni dünyasının kabul ettiği dört Mezhep imamları da ömürlerini Ehl-i Beyt yolunda harcamışlar. Bugün bu hakikatlerin ortaya çıkmasıyla Allah inşallah Sünni kardeşlerimizin gönlünü Alevi, Caferi kardeşlerimize; Alevi, Caferi kardeşlerimizin gönlünü de Sünni kardeşlerimiz açacak; bir bilek bir yürek olacağız" demiştir.
Hoş Geldin Atatürk
Prof. Dr. Haydar Baş, "Hoş Geldin Atatürk" eseriyle dindar Atatürk'ü anlatarak iz bıraktı. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve ailesine hakaretler, iftiralar yapıldığı, bütün bunları yapanların sözüm ona Müslüman kimlik ile ortaya çıkıp Atatürk'e dinsiz dediği dönemde, İslami yaşantısından ve Müslüman kimliğinden zerre kadar taviz vermeyen Prof. Dr. Haydar Baş, Dindar Atatürk'ü millete anlatmak için "Hoş Geldin Atatürk" isimli eserini kaleme aldı.
Atatürk'ün soyunun hem anne hem baba tarafından Peygamber Efendimize dayandığına ilişkin delilere yer verdi. "Hoş Geldin Atatürk" eserini okuduğunuzda ya da Sayın Baş'ın dilinden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü dinlediğinizde; ona bırakın dinsiz demeyi birçok insandan çok daha samimi gerçek bir Müslüman olduğunu görürsünüz. Sayın Baş bir konuşmasında; "Anıtkabir'e ziyarete gittiğinizde abdestli gidin, çünkü o sıradan bir insan değildir" şeklinde tavsiyede bulunmuştur.
Sağ-sol kavramlarına yeni boyutlar
Prof. Dr Haydar Baş'ın en çok mücadele ettiği konulardan biri de içi boşaltılmış veya farklı anlamlar yüklenmiş kavramlar ve bu kavramlar üzerinden oluşan önyargılardı. O, anlamı değiştirilmiş kavramlara gerçek anlamını vererek taşları yerli yerine oturtmaya çalıştı. Ülkemiz açısından bu yanlışlardan biri de sağın dindarlık, solun ise dinsizlik ile anılmasıydı.
Siyasal anlamda kullanılan sağ ve sol kavramlarının İslam'daki sağ ve sol kavramları ile ilgisi olmadığını, bunun ekonomiye bakış ile ilgili olduğunu, bu manada ikisinin de İslam'la alakalı olmadığını vurguladı. Bir konuşmasında Prof. Dr. Baş, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Amerikan 6. Filo'yu denize dökmek için yaptığı eylemde, o dönemin sağcılarının onları durdurmak için önüne geçmeye çalıştığını ve 6 Filo'ya dönerek cemaatle namaz kıldıklarını aktardıktan sonra "Amerika'ya karşı çıkan Deniz Gezmiş ve arkadaşları dinsiz! Onlara karşı çıkıp 6 Filo'yu kıble yapıp namaz kılan sağcılar dindar! Ben bunu reddediyorum, kabul etmiyorum" demişti. Dahası "Deniz Gezmiş, Filistin'e gidip İsrail ile savaşmıştı. Hüseyin İnan idama gideceği zaman kendisine 'Korkmuyor musun' diye sorulduğunda 'Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık' demiştir. Hangi savcıda böylesine güçlü bir iman var" diyerek bu konudaki ezberleri bozmuştu.