Medine'de doğdu. Hazrec kabilesinden.
Babası ikinci Akabe biatına katıldı. Uhud savaşında şehid düştü.
Uhud Savaşına katılmak istediğinde Allah Resulü (s.a.a) babasından izin almasını istedi. Babası da kardeşleri küçük olduğundan Uhud'da şehid olursa geride onlara bakacak kimse kalmaz düşüncesiyle, evde kalmasını istedi.
Sevgili Peygamberimizin gözde sahabilerinden oldu. Ailece, Allah Resulüne ikram taşımak, ikram etmek isterdi. Allah Resulü de bu ailenin ikramını severdi. Kimi zaman, "Hadi Cabir'in evine gidelim" buyururdu. Cabir (r.a) bu mübarek sofraların bereketini, feyzini, muhabbetini mucizelerini yaşamış aşk ve sevda ile bağlanmıştı. Bilgili, başarılı, sadakat ehliydi.
Allah Resulü'nün vefatından sonra İmam Ali'nin yanından hiç ayrılmadı.
Cabir, savaş meydanlarında hazır bulunmaktan da öte her alanda elinden geleni yapıyordu. Ebu Zubeyr bu konuda şöyle diyor: "Cabir asasına dayanıyor ve geçtiği sokaklarda ve Ensar'ın teşkil ettiği meclislerde şöyle diyordu: Hz. Ali (a.s) insanların en iyisidir. Her kim bu konuyu inkar ederse hakkı öldürmüş sayılır. Ey Ensar grubu! Çocuklarınızı Ali'nin (a.s) sevgisi üzere terbiye edin."
Ebu Zubeyr şöyle diyor:
Cabir'e, "Ali nasıl bir şahsiyetti?" diye sordum. Cabir gözlerinin üzerine kadar inen kaşlarını yukarıya kaldırdıktan sonra şöyle dedi: "Ali yeryüzünde insanların en hayırlısıdır. Biz yüce Peygamber (s.a.a) zamanında münafıkları Hz. Ali'ye (a.s) düşmanlık vesilesi ile tanıyorduk."
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bir gün gözleri görmeyen Cabir'i görmeye gittim ona selam verdim ve o da selamımı aldı ve 'Siz kimsiniz?' diye sordu. Ben, 'Muhammed b. Ali'yim' diye söyledim. O şöyle dedi: 'Ey oğulcağızım! Bana yaklaş.' Ben de ona yaklaşınca Cabir ellerimi öptü ve ayaklarımı öpmek için yere eğildi. Ben hemen kendimi kenara çektim. Bunun üzerine Cabir şöyle dedi: 'Peygamber (s.a.a) size selam söyledi.' O şöyle buyurdu: 'Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi Muhammed'in (s.a.a) üzerine olsun. Peygamber (s.a.a) bana nasıl selam gönderdi.' Cabir şöyle dedi: "Bir gün Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) huzuruna vardım ve bana şöyle dedi: Ey Cabir sen o kadar uzun yaşayacaksın ki Muhammed b. Ali b. Hüseyin adındaki çocuklarımdan biri ile görüşeceksin. Allah ona nur ve hikmet bağışlayacaktır. Onunla görüştüğün zaman kendisine selamımı ilet."
Cabir bin Abdullah'ın (r.a) rivayet ettiği hadis-i şerifler:
Peygamber Efendimiz (s.a.v) işkence altındaki Ammar ve ailesinin yanından geçerken, "Müjdeler olsun size ey Yâsir ailesi! Şüphe yok size söz verilen yer cennettir!" buyurdu.
"Biz Hendek günü kazı yaparken çok sert bir damarla karşılaşmıştık. Ashab, Allah'ın Resûlü'ne geldiler ve 'Yâ Resûlallah, hendekte şöyle çok sert bir damar karşımıza çıktı' dediler. Allah Resûlü, 'Ben inip bir bakayım' diyerek kalktı. Açlıktan karnı bir taş parçası ile sarılı idi. Çünkü biz üç gündür ağzımıza bir şey tatmamıştık." (M. Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, c.1, s.285).
"Ensâr hurmalarını kestiklerinde, hurmalarını, biri diğerinden daha az olmak üzere ikiye ayırır, sonra hurma dallarını az olanın üzerine koyardı ve Muhacirleri de tercihte serbest bırakırdı. Onlar fazla olan yığını, Ensâr da -dalları için- az olan yığını alırlardı. Hayber'in fethine kadar bu böyle sürdü. Hayber fethedilince, Nebi (s.a.v) Ensâr'a hitaben, 'Üzerinize düşen vazifeyi bize tastamam yaptınız. Hoş görürseniz Hayber hissenizden vazgeçin ve kendi meyveleriniz de bundan böyle size kalsın' buyurdu. Ensâr, 'Senin bize koştuğun şartların vardı. Biz de buna mukabil cenneti şart koşmuştuk. Koştuğumuz şart karşılığında bizden istediğin her şeyi yaptık' dediler. Allah Resulü, 'Peki, payınız size' buyurdu." (a.g.e., s.334).
"Müreysi gazasında idik. Muhacirlerden biri Ensar'dan bir zatın arkasına (şakadan) vurdu. Aralarında kavga çıktı. Ensari, !Ey Ensar (Medineliler) yardıma koşunuz' diye feryat etti. Muhacirlerden olan zat da, 'Ey Muhacirler, imdat' diye seslendi. Peygamber, bu sözleri duyunca, 'Nedir bu cahiliyet çığlıkları' buyurdu." (a.g.e., s.414).
"Allah yolunda ayakları tozlanan kimseyi Allah cehennem ateşine haram kılmıştır." (a.g.e., s.418).
"Uhud harbinden sonra Ali, Fatıma'nın yanına girdi. Ve 'Fatıma, hakkı verilmiş şu kılıcı al. Ben ne korkudan titreyenim, ne soysuzum. Hayatıma kasem ederim ki Ahmed'e yardım ve kullarını çok iyi bilen Rabbin hoşnutluğu uğruna çaba harcadı', mealinde bir şiir okudu.
Hz. Ali'nin bu sözlerini duyan Nebi (s.a.v), 'Ali, sen güzel savaştınsa, Huneyf oğlu Sehl ile İbnü's-Sımma da pekiyi savaştılar' buyurdu.
Cebrail, 'Ya Muhammed, baban hakkı için, bu hükmün Ali'nin hakkını paylaştırmaktır' dedi.
Peygamber Efendimiz, 'Ey Cibril, Ali yabancı değil, bendendir' buyurdu.
Cebrail de, 'Ben de ikimizdenim, karşılığını verdi." (Bezzar, Haysemi, 6/122'den aktarılmış; a.g.e. 2. Cilt, s.6).
"Hayber savaşında Ali, kale kapısını havaya kaldırdı. Müslümanlar onu üzerine çıkarak kaleyi fethettiler. Sonra kırk kişi kapıyı kaldırmaya çalıştılarsa da başaramadılar."
Diğer bir rivayette ise şu ifadeye rastlıyoruz: "Sonra yetmiş kişi toplanıp kapıyı yerine koymaya çalıştılar." (Beyhaki, Hakim, Kenzü'l-Ummal, 5/44'den aktarılmış; a.g.e., c.2, s.10).
"Uhud harbi günü savaş bitikten sonra halk geri dönerken Allah Resûlü, Hamza'yı göremeyince araştırdı. Adamın biri dedi ki: 'Ben onu şu ağacın yanında gördüm. O, Ben Allah'ın aslanıyım, ben O'nun Peygamberinin aslanıyım. İlahi, Ebu Süfyan ve arkadaşlarının yaptıklarından sana sığınıyorum, Müslümanların bozguna uğramalarından sana sığınıyorum diyordu.'
Resûlullah, adamın gösterdiği tarafa doğru yürüdü. Hamza'nın alnını görünce ağladı. Müsle yapıldığını, gözlerinin oyulup burnunun ve kulaklarının kesildiğini de görünce hıçkırarak ağladı. Sonra, 'Kefen yok mu?' diye sordu. Bir zat kaktı bir elbise örttü. Müteakiben Peygamberimiz, 'Kıyamet günü Allah nezdinde şehitlerin efendisi Hamza'dır' buyurdu." (a.g.e., c.2, s.14-15; ibn Asakir, Kenzü'l-Ummal, 5/307'den naklen).
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021