A-Ehl-i Sünnet'in amentüsü/iman esasları:
1-Allah'a iman.
2-Meleklerine iman.
3-Kitaplarına iman.
4-Resûllerine iman.
5-Ahret gününe (ölüm sonrası hayata iman).
6-Kadere iman.
B-Ehl-i Şia'nın (Caferîliğin) amentüsü:
1-Tevhid.
2- Nübüvvet.
3-Meat.
4-Adalet. (Kadere iman, az biraz farklılıkla)
5-İmamet.
(Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, s.135-136)
C-Ehl-i Kitap (Katoliklerin) amentüsü/iman esasları:
1- Ben, yeri ve göğü yaratan, her şeye Kâdir Baba Tanrı'ya,
2-Ve Efendimiz olan, O'nun biricik oğlu İsa'ya;
3-Ruhü'l-Kudüs'ten gebe kalana;
4-Ve bâkire Meryem'den doğana;
5-O'nun Pontus Pilatus'tan zulüm gördüğüne
6-Çarmıha gerildiğine, öldüğüne, gömüldüğüne
7-Cehennemlere indiğine,
8-Üçüncü gün, tekrar canlandığına,
9-Göklere çıkıp, Kâdir olan Baba Tanrı'nın sağına oturduğuna,
10-Oradan gelip ölüleri dirileri hesaba çekeceğine;
11-Ruhü'l-Kudüs'e,
12-Mukaddes Katolik kilisesine;
13-Azizlerin cemaatine;
14-Günahların affedileceğine,
15-Vücudun tekrar canlanacağına;
16-Ebedi hayata... inanırım.
İşte size Katolik Hıristiyan amentüsü/iman esasları.
"Amentü", bir dinin/inanışın esaslarını oluşturur.
"Amentü" asıldır.
* * *
İman esaslarına usûl/esas, ibadetlere de furû' denir.
Ehl-i Sünnet'in iman esaslarıyla, Şia'nın/Caferîliğin inanç esaslarında, dinin esasını oluşturan "tevhid/Allah'ı birleme" ve Allah'ı kullara öğreten "nübüvvet" konusunda bir sıkıntı olmadığı gibi, öldükten sonra dirilme inancı ("meat" ve "ahrete iman") konusunda da bir sıkıntı yoktur.
Adalet inancını; hayır Allah'tan, şer şeytandandır şeklinde açıklar Caferîlik.
Ehl-i Sünnet'in ise "hayır ve şer Allah'tandır" görüşü vardır.
Her görüşün kendince haklı izahları var.
O ayrı bir konu.
Benim ele almak istediğim konu ise şudur:
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, -ateşin kor haline yapışmaya eş- savunduğu Şii-Sünnî birlikteliğine/kardeşliğine şiddetle karşı çıkanların, mesele "ehl-i kitapla ittifak" noktasına taşınınca suspus olmaları.
Hazreti Resûlün; "ahır zamanda imanda ısrar ateşin kor halini tutmaya eşdeğer olacak, tutan yanacak, bırakan imandan mahrum kalacak" özet ifadesiyle…
İşte beni hayrete/şaşkınlığa ve haşyete/iç ürpertiye düşüren şey budur.
Kimsenin amentüsünü kötüleme gibi bir derdimiz ve/veya misyonumuz yoktur.
Amma eğer biz Müslüman isek ki, hamdolsun Müslümanız, o zaman Kur'an'a, sadece kulak vermek yetmez, kalbimizi ve gönlümüzü de vermek zorundayız.
Nisâ Sûresi 157. ayet:
Ve: "-Biz, Allah'ın peygamberi olan Meryem'in oğlu İsa'yı öldürdük", demeleri sebebiyle kendilerini lânetledik, rahmetimizden kovduk. Halbuki onlar İsa'yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı. (onlardan biri İsa şeklinde kendilerine gösterildi ve bu adam öldürüldü). Esasen İsa'nın katli hakkında kendileri de ihtilâfa düşüp kesin bir şüphe içindedirler. Onların bu öldürme hâdisesine ait bir bilgileri yoktur. Ancak kuru bir zan peşindedirler. Onu gerçekten öldürememişlerdir."
a-Meryem'in oğlu İsa'yı öldürdük", demeleri sebebiyle kendilerini lânetledik…
b- İsa'yı öldürmediler...
c- İsa'yı asmadılar…
d-Ancak kuru bir zan peşindedirler...
e-Onu gerçekten öldürememişlerdir…
Çarmıha, dört çivi demek, yani "taslip/salip."
Ondan türetildi "ehl-i salip".
Tam da yeri gelmişken, alın yukarıda verdiğim ehl-i kitap iman esaslarını, bir de bu âyet-i kerimeyi, koyun yan yana, şunu göreceksiniz;
Ehl-i kitabın âmentüsü, Yüce Allah'ın Kur'an'da yalanladığı, dahası lanetlediği, dayanağı zandan ibaret bir iddia üzerine inşa edilmiştir.
Yine yineliyorum, derdim/derdimiz ehl-i kitabın inanç esaslarını tahkir ü yezyif değildir.
Ez-cümle, Nisa Sûresi 157. âyette beyan buyrulan bu ilahî hakikatlere rağmen, ehl-i kitabı "fırka-ı naciye/cehennemlik olmaktan yırtmış(!) fırka" demek…
Onlara bazı ayrıcalıklar/imtiyazlar tanımak, tanındığını iddia etmek…
Hele hele İslam toplumunun -bana göre- bugünkü içler acısı halinin iki ana sebebi olan, ehl-i kitabın kestiği yenir ve ehl-i kitap kadınlarla evlenmek caizdir fetvaları…
Üzerine Allah'ın adı anılmadan kesileni yemekle İslam toplumunun tıynetini/kimyasını bozdular;
Müşrike/Allah'a şirk koşan kadınla yapılan evlilikle sulbü bozdular.
Örnek mi?
Alın size İslam dünyası.
Birçok konuda olduğu gibi bu iki konuda da en sağlıklı değerlendirme Şia ulemasınındır. (Bkz. Zebaih'u ehl'il Kitap, eş-Şeyh el-Müfid el-Mürtezâ).
Her şey bir yana, bu dinin ilk uygulayıcısı ve dinî her konuda örnek ve önderimiz Hazreti Muhammmed'in (asv) hayatında bu iki şey, ehl-i kitabın kestiğini yeme ve onlarla iztivaç/evlenme pratiği var mıdır?
El-cevap; yoktur.
Bu iki konuda İslam âlimleri arasında bir görüş birliğinin olmaması da oldukça dikkate değer olsa gerektir.
Corona
CORONA'dan daha tehlikeli ve tahripkâr, kolay bulaşan ve hızlı yayılan virüs; MÜDAHENE... (Not: Müdahene: Dünyalık ele geçirmek için, dinden taviz vermek).
*
Külahın sat da harceyle müdahin olma bir ferde. Cihanda kelle sağ olsun külah lazım değil merde. (III. Ahmed)
*
Yetmez mi zillet olarak mümine eylemek müdahenet
Ne dünya malı kaldı edenin elinde ne de diyanet. (Neyani).
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024