"Bush, Irak'tan ABD için utanç verici, Ortadoğu için tehlikeli biçimde çekilmek istemiyorsa bir an önce açık ve ikna edici bir strateji ortaya koymalı. Irak'tan her gün daha da kötü haberlerin geldiği bir yaz mevsiminin ardından, Amerika'nın savaş sonrası stratejisini yeniden düşünmenin vakti geldi.
Başkan Bush gerilla mücadelesinin şiddeti ve Irak'ı öylece bırakıp gitme yönündeki baskılar karşısında geri adım atmamakta haklı. Fakat bu tavrı sürdürmek için, halen yakalanamayan bir tirana karşı zafer kazanıldığını söylemekten ve Bush'un geçen cuma Georgia'da yaptığı konuşmada dile getirdiği üzere, Amerikalılardan terörizme karşı sıkı durmalarını istemekten daha fazlasını yapmak gerekiyor.
Bush bugüne kadar, Amerika'nın yetersiz ve muğlak askeri kararlılığı karşısında Irak'ta güvenliği sağlamak; Irak'ta özyönetime (self-government) hızla ulaşmak ve Irak endüstrisini ve toplumunu yeniden inşa yükümlülüğünü paylaşmak konularında nasıl bir plan yaptığına dair tatmin edici bir açıklamada bulunmadı. Dahası Bush'un manevra alanı kısa süre içinde iyice daralabilir, çünkü Demokrat rakipleri Irak konusunda pusuya yatmış durumda. Eğer Bush bir an önce açık ve ikna edici bir strateji ortaya koymazsa, Amerikan askerlerini, ABD için utanç verici, Ortadoğu içinse tehlikeli biçimde geri çekmek yönünde ciddi bir siyasi baskıyla yüz yüze gelebilir. Muhtemel senaryolar içinde en kaçınılması gerekeni, askerleri seçim kaygısıyla Irak'tan çekmek; zira yönetimin nasıl savaş sonrası için hazırlıklı olmadığı görüldüyse, çekilmek için de hazırlığa sahip değil.
Yeni bir düşünce tarzı lazım
İleriye doğru adım atmak, yönetimin yeni bir düşünce tarzı yürütmesini gerektiriyor; ancak görünen o ki Beyaz Saray hatalarından ders çıkarmak gibi yeteneğe de sahip değil. ABD'nin Avrupalı müttefiklerinin yardımına ihtiyacı var, fakat bu ülkeler, Bush 'Ya herru ya merru' tutumunu bırakmadığı sürece kıllarını kıpırdatmayacak. Basitçe elini taşın altına sokma zamanı geldiğini söylemek mümkün, ama bu, Bush'un geçen pazar dediği gibi, savaştan önce ayak altında çiğnendiklerini düşünen ve ekonomik kaygılara gark olan müttefiklerin bu kaygılarını yatıştırmaktan geçmiyor. Yaşanan gerilimler cuma günü Cenevre'de, Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Fransa'nın Irak'ın hemen bu baharda seçimlere gitmesi yönündeki gerçekçi olmayan önerisini derhal reddetmesiyle iyice su yüzüne çıktı."
Başkan Bush gerilla mücadelesinin şiddeti ve Irak'ı öylece bırakıp gitme yönündeki baskılar karşısında geri adım atmamakta haklı. Fakat bu tavrı sürdürmek için, halen yakalanamayan bir tirana karşı zafer kazanıldığını söylemekten ve Bush'un geçen cuma Georgia'da yaptığı konuşmada dile getirdiği üzere, Amerikalılardan terörizme karşı sıkı durmalarını istemekten daha fazlasını yapmak gerekiyor.
Bush bugüne kadar, Amerika'nın yetersiz ve muğlak askeri kararlılığı karşısında Irak'ta güvenliği sağlamak; Irak'ta özyönetime (self-government) hızla ulaşmak ve Irak endüstrisini ve toplumunu yeniden inşa yükümlülüğünü paylaşmak konularında nasıl bir plan yaptığına dair tatmin edici bir açıklamada bulunmadı. Dahası Bush'un manevra alanı kısa süre içinde iyice daralabilir, çünkü Demokrat rakipleri Irak konusunda pusuya yatmış durumda. Eğer Bush bir an önce açık ve ikna edici bir strateji ortaya koymazsa, Amerikan askerlerini, ABD için utanç verici, Ortadoğu içinse tehlikeli biçimde geri çekmek yönünde ciddi bir siyasi baskıyla yüz yüze gelebilir. Muhtemel senaryolar içinde en kaçınılması gerekeni, askerleri seçim kaygısıyla Irak'tan çekmek; zira yönetimin nasıl savaş sonrası için hazırlıklı olmadığı görüldüyse, çekilmek için de hazırlığa sahip değil.
Yeni bir düşünce tarzı lazım
İleriye doğru adım atmak, yönetimin yeni bir düşünce tarzı yürütmesini gerektiriyor; ancak görünen o ki Beyaz Saray hatalarından ders çıkarmak gibi yeteneğe de sahip değil. ABD'nin Avrupalı müttefiklerinin yardımına ihtiyacı var, fakat bu ülkeler, Bush 'Ya herru ya merru' tutumunu bırakmadığı sürece kıllarını kıpırdatmayacak. Basitçe elini taşın altına sokma zamanı geldiğini söylemek mümkün, ama bu, Bush'un geçen pazar dediği gibi, savaştan önce ayak altında çiğnendiklerini düşünen ve ekonomik kaygılara gark olan müttefiklerin bu kaygılarını yatıştırmaktan geçmiyor. Yaşanan gerilimler cuma günü Cenevre'de, Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Fransa'nın Irak'ın hemen bu baharda seçimlere gitmesi yönündeki gerçekçi olmayan önerisini derhal reddetmesiyle iyice su yüzüne çıktı."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.