‘Burası bağış ve mükâfat yeridir’
Cennet’te mü'min kullar için perdeler kaldırılır ve bakarlar, ansızın Allah katında secdeye kapanırlar. O zaman Allah onlara, “Kaldırın başınızı, zira burası amel yeri değil, bağış ve mükâfat yeridir" diye buyurur. Başlarını kaldırınca keyfiyet ölçüleri dışında onlara cemalini gösterir
01.01.2024 10:35:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Anlatıldığına göre Muhammed ibn-i Munzir, ağladığı zaman gözyaşları ile yüzünü, sakalını ovar, "Duyduğuma göre gözyaşı değen yere cehennem ateşi değmez" derdi.
Mü'min, Allah'ın gazabından korkmalı ve kendini nefsin azgın arzularına uymaktan sakındırma- lıdır. Nitekim Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Nefsinin azgın arzularına uyan ve dünya hayatını ahirete tercih edenlerin varacağı yer cehennemdir. Rabbinin makamından ve nefsini azgın arzulardan alıkoyanların varacağı yer ise cennettir." (Naziat, 37-41).
Allah'ın gazabından kurtularak sevap ve rahmetine nail olmak isteyenler, dünyanın sıkıntılarına sabırla katlanmalı, Allah'ın buyruklarına uymakta ısrar etmeli ve günahlardan sakınmalıdırlar.
Rivayete göre Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Cennetlikler cennete girdikleri zaman melekler onları türlü türlü hayır ve nimetlerle karşılarlar, onlar için sedirler kurularak döşenir. Kendilerine çeşit çeşit yemek ve meyveler ikram edilir.
Bu nimetlere rağmen üzerlerinde bir durgunluk fark edilir, belirli bir bekleyiş havası içinde bulundukları görülür. O zaman Allah, 'Ey kullarım! Burası durgun ve bekleyiş içinde olunacak bir yer olmadığı halde sizdeki bu durgunluk ve bekleme hali nedir?' diye buyurur. Cennetlikler, 'Bize yapılmış bir vaad vardı, şimdi zamanı geldi' diye cevap verirler.
Bu cevap üzerine Allah (c.c.) meleklere, 'Perdeleri yüzlerinden kaldırın' diye emir buyurur. Melekler, 'Ey Rabbimiz! Bunlar Seni nasıl görebilirler, dünyada günah işlemişlerdi' derler. Meleklerin bu sözlerine karşılık Allah, emrini tekrar ederek şöyle buyurur: 'Perdeleri kaldırın, onlar dünyada iken Bana kavuşmak arzusu ile zikretmişler, secde etmişler ve gözyaşı dökmüşlerdir.'
Perdeler kaldırılır ve bakarlar, ansızın Allah katında secdeye kapanırlar. O zaman Allah onlara, 'Kaldırın başınızı, zira burası amel yeri değil, bağış ve mükâfat yeridir' diye buyurur. Başlarını kaldırınca keyfiyet ölçüleri dışında onlara cemalini gösterir.
Arkasından sevinçlerini zirveye çıkarmak üzere onlara şöyle seslenir: 'Ey kullarım, selâm üzerinize olsun! Ben sizden hoşnudum, siz de Benden hoşnut oldunuz mu?' Cennetlikler, 'Ey Rabbimiz! Nasıl hoşnut olmayalım ki, Sen bize hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın hayalinde canlandırmadığı nimetler verdin' diye karşılık verirler." (Zehru'r-Riyaz).
Bu konuda Allah (c.c.) şöyle buyurur: "Allah onlardan hoşnut oldu, onlar da Allah'tan hoşnut oldu." (Beyyine, 8).
Diğer bir ayette de şöyle buyurur: "Rahim olan Rabb'den selâm vardır (onlara)." (Yasin, 58).
Anlatıldığına göre Muhammed ibn-i Munzir, ağladığı zaman gözyaşları ile yüzünü, sakalını ovar, "Duyduğuma göre gözyaşı değen yere cehennem ateşi değmez" derdi.
Mü'min, Allah'ın gazabından korkmalı ve kendini nefsin azgın arzularına uymaktan sakındırma- lıdır. Nitekim Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Nefsinin azgın arzularına uyan ve dünya hayatını ahirete tercih edenlerin varacağı yer cehennemdir. Rabbinin makamından ve nefsini azgın arzulardan alıkoyanların varacağı yer ise cennettir." (Naziat, 37-41).
Allah'ın gazabından kurtularak sevap ve rahmetine nail olmak isteyenler, dünyanın sıkıntılarına sabırla katlanmalı, Allah'ın buyruklarına uymakta ısrar etmeli ve günahlardan sakınmalıdırlar.
Rivayete göre Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Cennetlikler cennete girdikleri zaman melekler onları türlü türlü hayır ve nimetlerle karşılarlar, onlar için sedirler kurularak döşenir. Kendilerine çeşit çeşit yemek ve meyveler ikram edilir.
Bu nimetlere rağmen üzerlerinde bir durgunluk fark edilir, belirli bir bekleyiş havası içinde bulundukları görülür. O zaman Allah, 'Ey kullarım! Burası durgun ve bekleyiş içinde olunacak bir yer olmadığı halde sizdeki bu durgunluk ve bekleme hali nedir?' diye buyurur. Cennetlikler, 'Bize yapılmış bir vaad vardı, şimdi zamanı geldi' diye cevap verirler.
Bu cevap üzerine Allah (c.c.) meleklere, 'Perdeleri yüzlerinden kaldırın' diye emir buyurur. Melekler, 'Ey Rabbimiz! Bunlar Seni nasıl görebilirler, dünyada günah işlemişlerdi' derler. Meleklerin bu sözlerine karşılık Allah, emrini tekrar ederek şöyle buyurur: 'Perdeleri kaldırın, onlar dünyada iken Bana kavuşmak arzusu ile zikretmişler, secde etmişler ve gözyaşı dökmüşlerdir.'
Perdeler kaldırılır ve bakarlar, ansızın Allah katında secdeye kapanırlar. O zaman Allah onlara, 'Kaldırın başınızı, zira burası amel yeri değil, bağış ve mükâfat yeridir' diye buyurur. Başlarını kaldırınca keyfiyet ölçüleri dışında onlara cemalini gösterir.
Arkasından sevinçlerini zirveye çıkarmak üzere onlara şöyle seslenir: 'Ey kullarım, selâm üzerinize olsun! Ben sizden hoşnudum, siz de Benden hoşnut oldunuz mu?' Cennetlikler, 'Ey Rabbimiz! Nasıl hoşnut olmayalım ki, Sen bize hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın hayalinde canlandırmadığı nimetler verdin' diye karşılık verirler." (Zehru'r-Riyaz).
Bu konuda Allah (c.c.) şöyle buyurur: "Allah onlardan hoşnut oldu, onlar da Allah'tan hoşnut oldu." (Beyyine, 8).
Diğer bir ayette de şöyle buyurur: "Rahim olan Rabb'den selâm vardır (onlara)." (Yasin, 58).