Amerikan hükümetinden ve AB ülkelerinden yüz milyarca dolarlık teşvik alarak buğday üreten "Batılı çiftçilerin" ürettikleri buğday artık evimizdeki ekmeğin hammaddesi olacak
Resmi Gazete'nin ilânına göre makarnalık buğdayda gümrük oranı yüzde 40'dan yüzde 5'e, ekmeklik buğdayda yüzde 45'ten yüzde 10'a, buğday kepeğinde yüzde 13'ten yüzde sıfıra, buğday guletinde yüzde 21'den yüzde 4'e düşürüldü.
Diğer ürünlerdeki gümrük indirim tarifelerini "ekmek üzerindeki" oyun konusunu dağıtmamak için aktarmıyorum. Buğdaydaki bu gümrük indirim oranları ne anlama geliyor? Anlamı çok basit: Tıpkı dün, tütünde aktardığımız gibi, bu ülkenin topraklarında yaşayan köylülerin elindeki "ekmek" alınıyor, başka ülkelerin köylülerine aktarılıyor. Bundan sonra ithal buğdaylar neredeyse sıfır gümrükle Türkiye'ye girecek.
Dün tütün üritecilerimizin nasıl imha edildiğini, tütünün nasıl uluslararası tekellere teslim edildiğini yazdık.
Bugün konumuz buğday. Yani ekmek!
Senaryo aynı, oyun aynı, oynayanlar aynı, mağdurlar aynı.
Önce aşağıdaki satırları bir okuyalım:
"1970'lerin etkili ismi, ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger o yıllarda: 'Birleşik Devletler'in 'yiyecek silahı', Arap petrol kartellerinin elindeki 'petrol silahıyla' boy ölçüşecek durumdarır' diyordu. Kissinger haklıydı. Dünya tahıl ticaretinin yüzde 80'ini elinde bulunduran ABD bugün, dünyanın büyük bölümünün yediği ekmeği sağlayan ülke durumundadır. Amerikalılar II. Dünya Savaşı'ndan önce 5 milyon ton besinlik tahıl ihraç ediyorlardı. Bunu 1980 yılında 120 milyon tona çıkardılar. Tahıl ihracatının büyük bölümünü azgelişmiş ülkelere yapıyorlardı. Birçok yoksul tarım ülkesi 30 yıl içinde net bir biçimde tahıl ithalatçısı durumuna gelmişti. 1984 yılında Güney Sahra Afrika'sındaki nüfusun yüzde 25'i yaşayabilmek için ithal tarıma bağımlı hâle gelmiştir.
Devlet bütçesinden ayrılan büyük boyutlu tarım destekleme fonlarıyla (ABD kendi ülkesinde bu tür fonlara büyük destekler ayırırken azgelişmiş ülkelerde bunları kaldırtmak için elinden geleni yapar) rekabet edilmesi mümkün olmayan dünya tekelleri haline gelen Amerikalı tarım şirketleri, dünyanın hemen her yerini etkileri altına almışlardır."
MUHARREM BAYRAKTAR'IN YAZISINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...
Resmi Gazete'nin ilânına göre makarnalık buğdayda gümrük oranı yüzde 40'dan yüzde 5'e, ekmeklik buğdayda yüzde 45'ten yüzde 10'a, buğday kepeğinde yüzde 13'ten yüzde sıfıra, buğday guletinde yüzde 21'den yüzde 4'e düşürüldü.
Diğer ürünlerdeki gümrük indirim tarifelerini "ekmek üzerindeki" oyun konusunu dağıtmamak için aktarmıyorum. Buğdaydaki bu gümrük indirim oranları ne anlama geliyor? Anlamı çok basit: Tıpkı dün, tütünde aktardığımız gibi, bu ülkenin topraklarında yaşayan köylülerin elindeki "ekmek" alınıyor, başka ülkelerin köylülerine aktarılıyor. Bundan sonra ithal buğdaylar neredeyse sıfır gümrükle Türkiye'ye girecek.
Dün tütün üritecilerimizin nasıl imha edildiğini, tütünün nasıl uluslararası tekellere teslim edildiğini yazdık.
Bugün konumuz buğday. Yani ekmek!
Senaryo aynı, oyun aynı, oynayanlar aynı, mağdurlar aynı.
Önce aşağıdaki satırları bir okuyalım:
"1970'lerin etkili ismi, ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger o yıllarda: 'Birleşik Devletler'in 'yiyecek silahı', Arap petrol kartellerinin elindeki 'petrol silahıyla' boy ölçüşecek durumdarır' diyordu. Kissinger haklıydı. Dünya tahıl ticaretinin yüzde 80'ini elinde bulunduran ABD bugün, dünyanın büyük bölümünün yediği ekmeği sağlayan ülke durumundadır. Amerikalılar II. Dünya Savaşı'ndan önce 5 milyon ton besinlik tahıl ihraç ediyorlardı. Bunu 1980 yılında 120 milyon tona çıkardılar. Tahıl ihracatının büyük bölümünü azgelişmiş ülkelere yapıyorlardı. Birçok yoksul tarım ülkesi 30 yıl içinde net bir biçimde tahıl ithalatçısı durumuna gelmişti. 1984 yılında Güney Sahra Afrika'sındaki nüfusun yüzde 25'i yaşayabilmek için ithal tarıma bağımlı hâle gelmiştir.
Devlet bütçesinden ayrılan büyük boyutlu tarım destekleme fonlarıyla (ABD kendi ülkesinde bu tür fonlara büyük destekler ayırırken azgelişmiş ülkelerde bunları kaldırtmak için elinden geleni yapar) rekabet edilmesi mümkün olmayan dünya tekelleri haline gelen Amerikalı tarım şirketleri, dünyanın hemen her yerini etkileri altına almışlardır."
MUHARREM BAYRAKTAR'IN YAZISINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.