Terör örgütü ve elebaşı ile başlatılan görüşme ve anlaşma süreci devam ederken basına sızan bazı haberlerden ve oluşan kamuoyundan iktidar sahipleri rahatsız oldular. Bu konuda yapılan yanlışa tepkiler dalga dalga yayılmaktadır. Özellikle de Şehit aileleri ve yakınlarının tepkisi giderek artmaktadır. Bu da tabii olarak iktidarın işini zora sokmaktadır.
Cumhurbaşkanından Başbakanına ve Bakanlara varıncaya kadar “susması gerekenler susmalı, konuşması gerekenler konuşmalı” ya da “bu süreci etkileyecek konuşmalardan kaçınmak lazım” gibi ifadelerle yaşanan süreç halkımızdan gizlenmeye çalışılıyor.
Ferdi olaylarda risk almak kişinin bileceği iştir. Başarılı olursa da kendine, başarısız olursa da kendinedir. Ancak devlet idaresinde risk almak farklı şeydir. Başarısızlık bazen o devletin kökten yıkılmasına ya da çok büyük yaralar almasına sebebiyet verir. Sözde terörü önlemek adına atılan adımlar hükümetin kendi adımları değildir. Bu adımlar sözde müttefik ABD’nin çizdiği yol haritasının bir gereğidir. ABD’nin Türkiye’yi ateşe atma hamlesidir.
“Süreci etkileyecek sözlerden kaçınılmalı” gibi ifadelerin arkasındaki sır, yapılanların saklanmaya çalışılması faaliyetleridir. Bu durum insanın içini karartıyor, endişelerimizi artırıyor.
İktidar sahiplerinin son zamanlarda yaptıkları, güvenliğimizi ve devletin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye atmaktadır. Yeni üsler, koruma kalkanları, Patriot füzeleri kuruluyor. Patriot füzeleri kurma, kullanma ve koruma adı altında donanımlı askerler topraklarımıza konuşlandırılıyor. Terör örgütü ile anlaşmalar sağlanıyor. Ne olduğu belli olmayan anayasa ve yargı paketleri hazırlanıyor. Topraklarımız, madenlerimiz, yeraltı, yerüstü kaynaklarımız tarumar edilmiş, yollar, köprüler satılmış; vatandaşımız zaten suskunluk içinde işsiz ve aşsız yoksulluk içinde olanları seyrederken bunlar yetmiyormuş gibi bir de “aman susun konuşmayın süreci etkilemeyin” sözleri de ne oluyor? Yani siz susun biz işimize bakalım mı diyorsunuz?
Beyler siz kimin adına bu risklere giriyorsunuz? Bu risklerin bedelini kim ödeyecek?
Yapılan yanlış, devletin başına büyük belalar açarsa kim telafi edebilecek?
Cumhurbaşkanından Başbakanına ve Bakanlara varıncaya kadar “susması gerekenler susmalı, konuşması gerekenler konuşmalı” ya da “bu süreci etkileyecek konuşmalardan kaçınmak lazım” gibi ifadelerle yaşanan süreç halkımızdan gizlenmeye çalışılıyor.
Ferdi olaylarda risk almak kişinin bileceği iştir. Başarılı olursa da kendine, başarısız olursa da kendinedir. Ancak devlet idaresinde risk almak farklı şeydir. Başarısızlık bazen o devletin kökten yıkılmasına ya da çok büyük yaralar almasına sebebiyet verir. Sözde terörü önlemek adına atılan adımlar hükümetin kendi adımları değildir. Bu adımlar sözde müttefik ABD’nin çizdiği yol haritasının bir gereğidir. ABD’nin Türkiye’yi ateşe atma hamlesidir.
“Süreci etkileyecek sözlerden kaçınılmalı” gibi ifadelerin arkasındaki sır, yapılanların saklanmaya çalışılması faaliyetleridir. Bu durum insanın içini karartıyor, endişelerimizi artırıyor.
İktidar sahiplerinin son zamanlarda yaptıkları, güvenliğimizi ve devletin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye atmaktadır. Yeni üsler, koruma kalkanları, Patriot füzeleri kuruluyor. Patriot füzeleri kurma, kullanma ve koruma adı altında donanımlı askerler topraklarımıza konuşlandırılıyor. Terör örgütü ile anlaşmalar sağlanıyor. Ne olduğu belli olmayan anayasa ve yargı paketleri hazırlanıyor. Topraklarımız, madenlerimiz, yeraltı, yerüstü kaynaklarımız tarumar edilmiş, yollar, köprüler satılmış; vatandaşımız zaten suskunluk içinde işsiz ve aşsız yoksulluk içinde olanları seyrederken bunlar yetmiyormuş gibi bir de “aman susun konuşmayın süreci etkilemeyin” sözleri de ne oluyor? Yani siz susun biz işimize bakalım mı diyorsunuz?
Beyler siz kimin adına bu risklere giriyorsunuz? Bu risklerin bedelini kim ödeyecek?
Yapılan yanlış, devletin başına büyük belalar açarsa kim telafi edebilecek?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025