On Kasım'da Çırağan sarayında Atatürk'ün portresinin ihaleye çıkacağı ilan edildi. Bu büyük bir saygısızlıktır. 23 Nisan Türk çocuklarına ait bir bayram iken, Dünya çocuklarına aktarıldı. AB anayasası 2004 yılında 29 Ekim cumhuriyet bayramında, kilisede ve papa heykelinin altında, Sayın Gül ve Erdoğan tarafından imzalanarak, anayasamız yedeğe alındı. Şimdi de Atatürk'ün vefat tarihinde onunla ilgili tarihi değerler satılıyor. Bunun manasını anladınız mı? Türkiye'ye ait olan tarihi eserlerin tek bulunacağı yer ancak müzelerdir. Şu anda bu eserleri kimler nereden almış, nereye satmak üzereler. İlk sahiplerinin sorgudan geçirilmesi şarttır. Senelerdir yabancılar tarafından kaçırılmış tarihi değerlerin geri alınması çalışmaları vardı. Ne oldu da kıymetli hazinelerimiz parça, parça özel kişilere satılıyor. Vatanın satılmayan değeri kalmadı. Millet ipnotize edilmiş olmalı ki, her türlü hakarete razı yaşıyor. İnançlarımıza yapılan saygısızlıklara bir tek yetkilinin tepkisine rastladınız mı? Bunun durdurulması gerektir. en ufak tarihi eserin korunmaya alınması için kanun açıklarının giderilmesi şarttır.Şu anda esas problem Türkiye Cumhuriyetinin düştüğü bataktan çıkarılmasıdır. Bu tehlikenin pek çok cephesi vardır. Öncelikle Açılım denilen beladan kurtulunması şarttır. Adana'da yakalanan silahların akıbetini merak ediyorum. İhbar eden uyuşturucu olarak ihbar ediyor. Silah deseydi asla dokunulmazdı. Kaç aydır binlerce silah nakledildi ve ülkemizden geçti gitti. Neden, basının bu haberi verdiğini ve şu anda devamlı silah yakalanma haberleri serbest bırakıldı. Düşündünüz mü? El Kaide ülkemizin içine ve kenarına yerleşti. ABD'nin maksadı o bölgeyi kendisi savaşmadan Suriye'den ayırmak. Başbakanımızın bir an önce bir bilen heyete danışması şarttır. Çok yakında Suriye'nin tazminat talepleri, İnsan hakları mahkemeleri ve şahsi tazminat talepleri olacaktır.Bunlardan kurtulmanın bir yolu vardır. Siyasette geriye dönüş her iki tarafın lehine olduğunda mubahtır. Bu nedenle, önce Eset'i Esat yaparak işe başlamak şarttır. Sonra ortak hareket etmek gereklidir. Tehlikede olan Suriye olduğu nedenle Türkiye sınırlarını teröre kapatarak sadece mağdurları barındırma işine bir müddet devam etmeli ve karşılıklı görüşmeler sonucunda, parti, parti Suriyelileri emniyetlerini temin ederek ülkelerine teslim etmelidir.Savaşanlardan sığınmış olanlara Suriye dışında başka bir ülke temin etmelidir. yabancı uyrukluları da ülkelerine göndermelidir. Bu davranışı yaparken Suriye ile ikili olarak dostluk antlaşması yapılmalıdır ki, yukarıda bahsedilen konular gündeme gelmesin. Akabinde BOP eş başkanlığından ayrılmak şarttır. Aksi halde, kimse: Biz, silahların geçişine müsaade etmiyoruz , her gün yakalayıp el koyuyoruz propagandalarına inanmaz. Ne malum arkadan tekrar Suriye'ye göndermediğiniz deyip, yapacaklarını yaparlar.Ata sözü dinlemezseniz sonuç malum. Ne büyük şansızlık ki,. Şu anda yurt dışında hala ÖSO'yu desteklediğinizi söylüyorsunuz. Desteklediğinizi itiraf ederek her türlü suçlarını da ortak olduğunuzu elbette biliyorsunuz. Ne denir?Allah (c.c) ülkemizi korusun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017