Hüseyin Mümtaz Giresun Işık Gazetesi'ndeki yazısında son günlerde yine alevlenen "Mehmetçik" tartışmalarına değiniyor. Mümtaz, TESUD Başkanı'nın "ordu peygamber ocağı değildir" iddiasını şiddetle eleştiriyor Ne kadar uğraşsak, görmezlikten gelmeye, başka şeylerden bahsetmeye çalışsak "asker" gündemin başköşesine oturuveriyor.Bakın son iki günün "olaylarına".1. 1000 yılın en büyük rezilliği "çuval" olayına müdahil olan "paralı tercüman" iki "Türk", Amerika'dan sığınma istemiş, kabul edilmiş ve Associated Press'e konuşmuşlar. Öyle anlaşılıyor ki, bu pilav daha çok su kaldıracak..2. KKK Org. Büyükanıt'a Amerika'da "Katibim" şarkısı eşliğinde Liyakat Madalyası takılmış..3. Meclis'te; Arınç'ın rüyası nihayet gerçekleşmiş. "Milletvekillerine" büro açmak için Muhafız Taburu bir binayı terk etmiş. Anlaşılan o ki Arınç'ın Başkanlığı süresince milletvekillerine sağlanan ve lap-top'la başlayan kolaylıklar genişledikçe genişleyecek. Neden her vekile basit bir büro yerine çalışma odasının yanında istirahat odası ve jakuzinin de bulunduğu, seçmenlerini kabul buyuracağı misafir ve toplantı salonunun da yer aldığı birer süit tahsis edilmiyor? İki yol var. Ya Tosun'un dediği gibi etraftaki bütün askeri karargâh ve okulları yıkarak Meclis alanı genişlesin ki vekiller rahat rahat sığabilsin, yahut vekil sayısını azaltılsın. Örneğin 250 vekil şimdiki Meclise rahat rahat sığar değil mi? Kurtuluş Savaşı'nı yapan "yüce Meclis" kaç kişiydi, nerede ve hangi şartlarda çalışıyordu? Vekiller geyik derisi koltuklarda mı oturuyorlardı, gece hangi beş yıldızlı otel odalarında ağırlanıyorlardı? Daha uzatalım mı?4. Bir televizyon programına çıkan ve kendisine "Engizek Kartalı" nâmını uygun gören emekli bir paşa lâfı ağzında eveleyip geveledikçe; programın yapımcısından "Kanatlarınız kırılmış paşam" azarını işitti.Ve bütün bu saydıklarımdan daha elim ve daha vahim olmak üzere TESUD Başkanı emekli paşa Küçükoğlu; "TSK peygamber ocağı değil" dedi.Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD)'un Harbiye Askeri Kültür Sitesi'nde düzenlediği "Küresel ve Bölgesel Bir Yaklaşım İçinde Türkiye-AB İlişkilerinin Geleceği ve Bu Çerçevede Türkiye'nin Açılımları" konulu toplantıda bir konuşma yapan ve çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan dernek başkanı Küçükoğlu Türk Silahlı Kuvvetleri'ni 'Atatürk Cumhuriyeti'nin ordusu' olarak tarif ederken, 'Peygamber ocağı' tanımını kabul etmediklerini söylemiş. Medyada 'Mehmetçik' konusundaki değerlendirmelere gönderme yapan emekli paşa, "TSK'nın askeri, Atatürk'ten sonra gelişmiş Türkiye Cumhuriyeti'nin Mehmetçikleriyiz, Peygamber'in Mehmetçiği değil." Demiş.. Başbakan Erdoğan'ın Türk milletinin 'Mehmetçik' kavramını 'küçük Muhammed' anlamında kullandığına yönelik sözlerini eleştiren Küçükoğlu, belli din veya mezhebi öngören bir kavramdan uzak durulması gerektiğini de savunmuş. Erdoğan'ın, meslek lisesi müfredatı ile edindiği tahsilin müktesebatı ile orantılı olarak yaptığı ve bütün sosyologlara parmak ısırttıran, dudak uçuklattıran son zamanlardaki derin sosyolojik "millet-vatandaşlık-alt ve üst kimlik-mozaik-çimento" kavramlarını elbette ve mutlaka bir kenara bırakıyor ve o açılımın getirdiği ideolojik çözümleri kesinlikle görmezden geliyoruz.Fakat konusu "Küresel ve Bölgesel Bir Yaklaşım İçinde Türkiye-AB İlişkilerinin Geleceği ve Bu Çerçevede Türkiye'nin Açılımları" olan bir toplantı ile TSK'nın peygamber ocağı olup olmamasının ne alâkası vardır?Bu nasıl lâftır paşa?Bu lâfın gittiği yeri düşünebiliyor musun?Yoksa bu lâfı söyleyebilmek için çok mu düşündün, çok mu hazırlandın?Ne demek "Atatürk Cumhuriyeti Ordusu"?Ordu kimsenin değil, "milletin ordusu" değil midir? Atatürk bile; "Ordu; Türk Ordusu" diye hitap etmemiş midir ünlü nutkunda orduya?Erdoğan'ın "Türk" dememek için bin dereden su getirmesiyle senin kullandığın;a) "Atatürk Cumhuriyeti'nin ordusu"b) "TSK'nın askeri, Atatürk'ten sonra gelişmiş Türkiye Cumhuriyeti'nin Mehmetçikleriyiz" kavramları arasında en ufak bir fark yoktur.c) Neden "Türk Ordusu", "Türk milletinin ordusu" diyemiyorsun?Mürteciler, din bezirgânları, din tezgâhtarları, din pazarlayıcıları zaten ısrarla "Ordu dinsizdir, ateisttir, manevi dünyası yoktur" diyerek ordu ile milletin arasını açmaya çalışmıyorlar mı?Bu oyunu bozmak için kullandığımız en kuvvetli dayanağı ne hakla elimizden alıyorsun?1974'te Kıbrıs'a çıkacak-indirilecek birliklere son gün Diyanet İşleri Başkanının ve din adamlarının neden hem de "devlet eliyle" gönderilip moral yükseltici konuşmalar yaptırtıldığını hiç düşündün mü?Kim, nerede öğretti sana "Mehmetçik" kavramının Cumhuriyetle beraber kullanılmaya başladığını?Fazla uzağa gitme. Akif'in "Çanakkale Şehitlerine" adlı ünlü şiirinde şöyle bir bölümün varlığından da mı habersizsin?:"Ah, o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına."Buradaki Mehmetçik acaba hangi Mehmetçik?Madem "belli dini öngören bir kavramdan uzak durulması" gerekiyor; teğmen-üsteğmenken askerlerine süngü hücumunda "Allah Allah" yerine Yeni Zelandalılar gibi "Hurra" diyerek mi taarruz etmeyi öğrettin?Yahu bu dünya görüşü ile TESUD'a nasıl başkan oldun? Bütün üyelerin adına mı konuştun, konuşman yönetim kurulunda onaylandı mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.