Türkiye 2002 yılında IMF'den aldığı toplam 17 katrilyon liralık kredinin tamamını batık bankalar ve borç ödemelerinde kullandı.
2001 krizinden bu yana kamu bankalarının batıkları için 22 milyar dolar, özel bankalara 25 milyar dolar aktı.
2003 yılında toplam borç ve faize 107 milyar dolar ödendi. Bunun manası millet olarak bir yılda ürettiğimizin üçte biri borç ve faizlere gidiyor.
Gelecek yılda bir o kadar ödenecek. Ama bitmeyecek. Çünkü Türkiye son yıllarda aldığı kredilerle IMF'ye ve finansörlere en çok borcu olan ülke haline geldi.
Kullanılan bu kredileri halkımız faizi ile birlikte ödüyor. Vergiyle, zamla, cezayla, özelleştirmeyle öde öde bitmiyor.
Yeniden borç alınarak batık bankaların açıklarını kapatıyorlar.
Böyle giderse Ayvaz Kasap mantığı ile iktidara borç çevirmeden öteye bir mantık, bir metot, bir proje, bir cesaret ortaya koyamazlarsa değil rahatlamak ülkenin haczi söz konusudur. Çünkü alınan borçlar üretime, yatırıma, işçiye, çiftçiye, hizmet ve mal üreten kesime kredi olarak gitmiyor ki, milli gelirimiz artsın da borcumuzu ödeyip kurtulalım.
Alınan borçlar başta ifade ettiğimiz gibi ya tefecilere faiz ya da hortumcu bankalara gıda olarak veriliyor.
Bu gidişin sonu ülkenin haczidir. Prof. Dr. Haydar Baş Bey bu duruma 4 yıl öncesinden dikkat çekerek, "Ekonomideki çöküş bir ulusal güvenlik sorunudur. Çünkü bu soğuk savaşın bur parçasıdır. Bir ülkede bu kadar banka başka türlü batırılamaz. Bu kriz başka türlü çıkarılamaz" demişti. Her geçen gün onu haklı çıkarıyor.
Prof. Dr. Haydar Baş şimdilerde yine uyarıyor:"Ülkelerin haczi, topla, tüfekle, tankladır. Gidiş oraya" diyor.
Haksız mı? Kıbrıs Ege, Güneydoğu, Irak gider dört yanımızın ateş topu haline getirilmesinin başlıca bir izahı var mıdır?
İktidar hortumcu medyanın ninnileri ile uykuya yatıp ABD ile stratejik ittifak masalı ile uyuyup AB ile üyelik rüyalarına dalarak kendini avutuyor.
Ama bu gidişin sonu iyi değil. Ülkemizi bu borç kapanından kurtaracak, hortumları kesecek, bu güne kadar hortumladıklarını geri alacak bir hedef, bir kararlılık, bir proje ortaya koyamazsa bu iktidarda birlikte Türkiye de ayağımızın altından kayıp gidecek.
Bu gerçeğin farkında olan bir tek lider var, Prof. Dr. Haydar Baş onun için ülkemiz için ürettiği milli projelerini milletimizle paylaşıyor. Ayağından demir çarık Anadolu'yu geziyor.
Bir gün Kilis, bir gün Antep
Bir gün Adana, bir gün Tarsus. Bir gün Sakarya, bir gün İzmit. Bir gün İzmir, bir gün Manisa.
Onu izlemekten yoruluyoruz, ama o konuşmaktan yorulmuyor.
Bütün kutsallarımızın elimizden geçmesine razı olmadığı için bu toprağa inancına milletine aldığı bir büyük enerjiyle "durum kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak" diye haykırıyor. Sadece bir heyecan değil, bir çözüm bir proje bir, bir aksiyon ortaya koyuyor.
Gerçektende çözüm başta bunu görmeyenler oyun ve oynaşta.
2001 krizinden bu yana kamu bankalarının batıkları için 22 milyar dolar, özel bankalara 25 milyar dolar aktı.
2003 yılında toplam borç ve faize 107 milyar dolar ödendi. Bunun manası millet olarak bir yılda ürettiğimizin üçte biri borç ve faizlere gidiyor.
Gelecek yılda bir o kadar ödenecek. Ama bitmeyecek. Çünkü Türkiye son yıllarda aldığı kredilerle IMF'ye ve finansörlere en çok borcu olan ülke haline geldi.
Kullanılan bu kredileri halkımız faizi ile birlikte ödüyor. Vergiyle, zamla, cezayla, özelleştirmeyle öde öde bitmiyor.
Yeniden borç alınarak batık bankaların açıklarını kapatıyorlar.
Böyle giderse Ayvaz Kasap mantığı ile iktidara borç çevirmeden öteye bir mantık, bir metot, bir proje, bir cesaret ortaya koyamazlarsa değil rahatlamak ülkenin haczi söz konusudur. Çünkü alınan borçlar üretime, yatırıma, işçiye, çiftçiye, hizmet ve mal üreten kesime kredi olarak gitmiyor ki, milli gelirimiz artsın da borcumuzu ödeyip kurtulalım.
Alınan borçlar başta ifade ettiğimiz gibi ya tefecilere faiz ya da hortumcu bankalara gıda olarak veriliyor.
Bu gidişin sonu ülkenin haczidir. Prof. Dr. Haydar Baş Bey bu duruma 4 yıl öncesinden dikkat çekerek, "Ekonomideki çöküş bir ulusal güvenlik sorunudur. Çünkü bu soğuk savaşın bur parçasıdır. Bir ülkede bu kadar banka başka türlü batırılamaz. Bu kriz başka türlü çıkarılamaz" demişti. Her geçen gün onu haklı çıkarıyor.
Prof. Dr. Haydar Baş şimdilerde yine uyarıyor:"Ülkelerin haczi, topla, tüfekle, tankladır. Gidiş oraya" diyor.
Haksız mı? Kıbrıs Ege, Güneydoğu, Irak gider dört yanımızın ateş topu haline getirilmesinin başlıca bir izahı var mıdır?
İktidar hortumcu medyanın ninnileri ile uykuya yatıp ABD ile stratejik ittifak masalı ile uyuyup AB ile üyelik rüyalarına dalarak kendini avutuyor.
Ama bu gidişin sonu iyi değil. Ülkemizi bu borç kapanından kurtaracak, hortumları kesecek, bu güne kadar hortumladıklarını geri alacak bir hedef, bir kararlılık, bir proje ortaya koyamazsa bu iktidarda birlikte Türkiye de ayağımızın altından kayıp gidecek.
Bu gerçeğin farkında olan bir tek lider var, Prof. Dr. Haydar Baş onun için ülkemiz için ürettiği milli projelerini milletimizle paylaşıyor. Ayağından demir çarık Anadolu'yu geziyor.
Bir gün Kilis, bir gün Antep
Bir gün Adana, bir gün Tarsus. Bir gün Sakarya, bir gün İzmit. Bir gün İzmir, bir gün Manisa.
Onu izlemekten yoruluyoruz, ama o konuşmaktan yorulmuyor.
Bütün kutsallarımızın elimizden geçmesine razı olmadığı için bu toprağa inancına milletine aldığı bir büyük enerjiyle "durum kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak" diye haykırıyor. Sadece bir heyecan değil, bir çözüm bir proje bir, bir aksiyon ortaya koyuyor.
Gerçektende çözüm başta bunu görmeyenler oyun ve oynaşta.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014