14 yılda ülkemizin getirildiği nokta ortada. Artı halkın huzuru, sağlık, eğitim ve birçok alanlarda dünya çapındaki verilerle son sıralarda yer alıyor. Buna rağmen bu 14 yıl boyunca tek parti iktidarı olan AKP'nin, hala kendini vazgeçilmez olarak gösterip, halkında bunu kabullenmesine birçok sebepler gösterebiliriz.
İşte din istismarı, medya, geçmişe karşı keskin söylemler, sanal veya paralel düşman yaratıp, ona karşı kahramanlık yapmak vs.
Ama en büyük sebep ülkemizdeki muhalefet yokluğudur, yoksulluğudur. Bu yoksulluğun başında CHP gelmektedir. CHP, yoksun ve yoksul bir muhalefet partisidir.
R. Tayyip Erdoğan bu ülkenin başına nasıl geçti, sorularına birçok yerli ve yabancı siyaset ve akademik çerceler yorumlar yaptılar.
En çok dikkatimi çeken yorum ve tespit ise Yahudi akademisyen, siyasetçi ve bir dönem de ülkemizde de İsrail adına görev yapan 'Demo İslam' adlı kitabın yazarı Alon Liel'in, 2 bin yılının başında dile getirdiği şu tespitti;
"Tayyip Erdoğan, 8 yıldır ilgi alanımdaydı? Türkiye'ye ilk kez diplomat olarak 1977?de geldim. Atatürk ve Kemalizm konusunda çok çalıştım. Atatürk'ün çok popüler olduğunu gördüm. Ancak Kemalizm o kadar değildi. Gittiğim her yerde Atatürk vardı ama Kemalizm sorunluydu. Dindar halk kendini, Kemalizm ile tarif etmekte güçlük çekiyordu? Ben, Erdoğan'ın kendini, Kemalizm'le tanımlayamayan halkı merkeze taşıdığını görüyorum."
Evet, bu tespit Türkiye'nin, CHP'nin gerçeği. Atatürk'e karşı tanımlanamayan Kemalizm sendromunu kim ortaya çıkardı? Atatürk kimdir? Kemalizm nedir? Atatürk'ün milli ve manevi anlamda tanımayan, icraatlarının mahiyetini görmeyen, görmek istemeyen, hayatı boyunca mücadele ettiği odakların bugün esiri ve hayranı olanlar, 'Atatürk ve Kemalizm'i aynı şey olarak tarif ederler.' Bu asla doğru değildir.
Evet, bu milletin, Atatürk ile arasını açtılar. Kim derseniz? Atatürkçü olduğunu iddia eden kişi ve partilerle, din adına siyaset yaptığını iddia eden kişi ve partiler.
Dün ve bugün CHP, her söylem ve icraatlarında ters düştükleri Atatürk'e rağmen Atatürkçüyüz, dediler. Sokaklarda bir türlü tanımlayamadıkları 'Kemalizm' sloganları ve kelime anlamını dahi bilmedikleri laiklik kavramına ucuz fedailik yaparak R. Tayyip Erdoğan'ın önüne, Pınarhisar'dan devletin tepesine kadar duble yol yaptılar.
Daha geçen gün mecliste bildik bir sahne yaşandı. Yazılı, görsel ve sosyal medyada, "CHP, besmeleye" itiraz etti başlıklarıyla milletimize olay duyuruldu. Ya sı, ma sı yok. Millet sadece başlık okur. Duyduğuna inanır ve hüküm verir; "Tamam. AKP şöyle yaptı, böyle yaptı ama namazda kılıyorlar, Kuranda okuyorlar, işe besmele ile başlıyorlar."
O gün mecliste ne oldu?
Erdoğan'ın cezaevinden arkadaşı sonraki dönemlerde gönüllü şoförü ve şimdilerde AKP İstanbul vekili Ahmet Hamdi Çamlı, yeminden sonra meclis kürsüsüne ikinci çıkışı bayağı bir ateşli oldu.
"Kovulmuş şeytanın şerrinden hep beraber (neuzu) Allah'a sığınırız. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla" diye başlayarak 2 buçuk dakika dua etti. (Büyük ihtimalle dua kabul şartlarını bilmediği için bu kadar uzattı)
CHP'li vekiller galeyana geldi. Niye galeyana geldiler? AKP, dini istismar ediyormuş.
Sana ne! Eğer dine (İslam'a) bu kadar hürmetin varsa dinin aslını yaşa ve anlat ki bu istismarın önüne geçesin.
İlla muhalefet mi yapacaksın! O konuşmacının ardından kürsüye çıkarsın ve dersin ki, AKP, besmele ile 1 Mart tezkeresini meclise getirdi. Irak'ta milyonlar katledildi.
AKP, besmele ile kilise açtı.
AKP, besmele ile Papa heykeli altında AB'ye Katolik nikahı kıydı.
AKP, besmele ile zina, domuz eti serbestliğini sağlayan kanunları meclisten geçirdi.
AKP, besmele ile Allah'ın dost olmayın dediği ABD, AB ve İsrail ile dost oldu. (Örnek çok)
Ama CHP bunları diyemez. AKP'nin şovuna karşı şov yapmaya kalkar. Şov izleyen vatandaşta AKP'nin şovunu beğenir, ona sahip çıkar. Neden? Namaz kılıyorlar ya!
Peki, AKP din istismarı yapıyor mu?
CHP ne kadar Atatürk'ün izindeyse AKP'de o kadar İslam ölçülerinin içindedir.
İşte din istismarı, medya, geçmişe karşı keskin söylemler, sanal veya paralel düşman yaratıp, ona karşı kahramanlık yapmak vs.
Ama en büyük sebep ülkemizdeki muhalefet yokluğudur, yoksulluğudur. Bu yoksulluğun başında CHP gelmektedir. CHP, yoksun ve yoksul bir muhalefet partisidir.
R. Tayyip Erdoğan bu ülkenin başına nasıl geçti, sorularına birçok yerli ve yabancı siyaset ve akademik çerceler yorumlar yaptılar.
En çok dikkatimi çeken yorum ve tespit ise Yahudi akademisyen, siyasetçi ve bir dönem de ülkemizde de İsrail adına görev yapan 'Demo İslam' adlı kitabın yazarı Alon Liel'in, 2 bin yılının başında dile getirdiği şu tespitti;
"Tayyip Erdoğan, 8 yıldır ilgi alanımdaydı? Türkiye'ye ilk kez diplomat olarak 1977?de geldim. Atatürk ve Kemalizm konusunda çok çalıştım. Atatürk'ün çok popüler olduğunu gördüm. Ancak Kemalizm o kadar değildi. Gittiğim her yerde Atatürk vardı ama Kemalizm sorunluydu. Dindar halk kendini, Kemalizm ile tarif etmekte güçlük çekiyordu? Ben, Erdoğan'ın kendini, Kemalizm'le tanımlayamayan halkı merkeze taşıdığını görüyorum."
Evet, bu tespit Türkiye'nin, CHP'nin gerçeği. Atatürk'e karşı tanımlanamayan Kemalizm sendromunu kim ortaya çıkardı? Atatürk kimdir? Kemalizm nedir? Atatürk'ün milli ve manevi anlamda tanımayan, icraatlarının mahiyetini görmeyen, görmek istemeyen, hayatı boyunca mücadele ettiği odakların bugün esiri ve hayranı olanlar, 'Atatürk ve Kemalizm'i aynı şey olarak tarif ederler.' Bu asla doğru değildir.
Evet, bu milletin, Atatürk ile arasını açtılar. Kim derseniz? Atatürkçü olduğunu iddia eden kişi ve partilerle, din adına siyaset yaptığını iddia eden kişi ve partiler.
Dün ve bugün CHP, her söylem ve icraatlarında ters düştükleri Atatürk'e rağmen Atatürkçüyüz, dediler. Sokaklarda bir türlü tanımlayamadıkları 'Kemalizm' sloganları ve kelime anlamını dahi bilmedikleri laiklik kavramına ucuz fedailik yaparak R. Tayyip Erdoğan'ın önüne, Pınarhisar'dan devletin tepesine kadar duble yol yaptılar.
Daha geçen gün mecliste bildik bir sahne yaşandı. Yazılı, görsel ve sosyal medyada, "CHP, besmeleye" itiraz etti başlıklarıyla milletimize olay duyuruldu. Ya sı, ma sı yok. Millet sadece başlık okur. Duyduğuna inanır ve hüküm verir; "Tamam. AKP şöyle yaptı, böyle yaptı ama namazda kılıyorlar, Kuranda okuyorlar, işe besmele ile başlıyorlar."
O gün mecliste ne oldu?
Erdoğan'ın cezaevinden arkadaşı sonraki dönemlerde gönüllü şoförü ve şimdilerde AKP İstanbul vekili Ahmet Hamdi Çamlı, yeminden sonra meclis kürsüsüne ikinci çıkışı bayağı bir ateşli oldu.
"Kovulmuş şeytanın şerrinden hep beraber (neuzu) Allah'a sığınırız. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla" diye başlayarak 2 buçuk dakika dua etti. (Büyük ihtimalle dua kabul şartlarını bilmediği için bu kadar uzattı)
CHP'li vekiller galeyana geldi. Niye galeyana geldiler? AKP, dini istismar ediyormuş.
Sana ne! Eğer dine (İslam'a) bu kadar hürmetin varsa dinin aslını yaşa ve anlat ki bu istismarın önüne geçesin.
İlla muhalefet mi yapacaksın! O konuşmacının ardından kürsüye çıkarsın ve dersin ki, AKP, besmele ile 1 Mart tezkeresini meclise getirdi. Irak'ta milyonlar katledildi.
AKP, besmele ile kilise açtı.
AKP, besmele ile Papa heykeli altında AB'ye Katolik nikahı kıydı.
AKP, besmele ile zina, domuz eti serbestliğini sağlayan kanunları meclisten geçirdi.
AKP, besmele ile Allah'ın dost olmayın dediği ABD, AB ve İsrail ile dost oldu. (Örnek çok)
Ama CHP bunları diyemez. AKP'nin şovuna karşı şov yapmaya kalkar. Şov izleyen vatandaşta AKP'nin şovunu beğenir, ona sahip çıkar. Neden? Namaz kılıyorlar ya!
Peki, AKP din istismarı yapıyor mu?
CHP ne kadar Atatürk'ün izindeyse AKP'de o kadar İslam ölçülerinin içindedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025