Gerçekten merak ediyorum! Sayın Erdoğan ve AKP kadroları ne ara faiz karşıtı oldular?
'Z kuşağı' bilmez. Bu arkadaşlar, 2002'den önce faiz karşıtı, faizsiz ekonomi söylemleri ile halkın takdirini aldılar.
Sonra iktidar oldular. Faize yapıştılar. Satarak, borçlanarak bir büyüme taktiği ile ayakta durdular.
Bu süreçte devlet kasasından faize 1 triyon TL'den fazla para verdiler. Vatandaşı faize batırdılar. Şimdi ekonomik enkaza kılıf bulmak ve devrilmemek için faiz karşıtlığına geri döndüler.
Tarihler 15 Nisan 2004'ü gösteriyordu. Başbakan Erdoğan o zaman ki adı, 'Müslüman iş adamları derneği' olan (şimdi müstakil olarak değiştirdiler) MÜSİAD'ın Genel Kurulu'nda konuşma yapmıştı.
Sayın Erdoğan; 'Faizsiz yaşamın gerçek olmadığını' söylemişti.
Başka? Faiz konusunda da aldatıldığını ifade etmişti.
Erdoğan, "yıllarca `biz geldiğimiz gün faizi kaldıracağız' diyen anlayışlar vardı. Buna aklımız yatıyor muydu?
O zamanlar maalesef aldanarak, yatıyordu. Ama bu dünyanın gerçeği değil. Faiz dünyanın gerçeğidir, bu gerçeği reddedemeyiz" diyordu.
Yani geçmişte maalesef faizsiz bir yaşamın olacağına inanıyorduk, diyordu.
Faiz konusunda geçmişte yaptığı açıklamalar ile ilgili kendisine yöneltilen sorulara ise şöyle cevap veriyordu Sayın Erdoğan:
"İktidar olunca, ertesi gün bu faizleri ödemeyecek misiniz? Buna inanıyor musunuz? Bunun olması mümkün mü? Mümkün değilse ödemek zorundasınız. Gerçekleşmeyecek şeyleri söylemeyip toplumu boş umutlarla oyalamıyoruz" diyordu.
Dediğim gibi 17 yıl geçmiş! Devlet ve millet borca batmış. Dünyanın en çok değer kaybeden parasına sahip ülke konumuna düşmüşüz. En çok faiz oranlarına sahip ülkelerden biriyiz ama iktidar partisi, 'faiz karşıtlığı' üzerinden siyaset yapıyor.
Sayın Erdoğan; "Bu yolda Faizi savunanla beraber olmam olamam. Beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusur bakmasınlar. Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam.
Bu görevde olduğum sürece faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim ve enflasyonla mücadelemi de sürdüreceğim.
Bu konuda nas ortada, nas ortada olduğuna göre sana bana ne oluyor. Olaya buradan bakacağız ve ona göre de adımımızı atacağız."
Bu açıklamalara siyasi açıdan baktığımızda Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın kurban seçildiği, kur ve faiz batağına atılarak kendilerinin aklandığı ortadadır.
Ortadaki vahim tabloyu sadece Maliye Bakanını kurban ederek aklanamazdı. Daha kuvvetli bir söylem, çıkış lazımdı ve o söylemler her zaman dini kavramlar içinden seçilirdi. Yine öyle oldu.
"Bu konuda nas ortada, nas ortada olduğuna göre sana bana ne oluyor. Olaya buradan bakacağız ve ona göre de adımımızı atacağız."
Nas nedir? Kesin, açık, net anlamlarına geliyor. Dini olarak bir konuda Allah (c.c) ve Resulü'nün bir konudaki kesin, net, açık hükümdür.
İslam'da sadece insana dair değil mahlukata dair muallak olan tek konu yoktur, her şey apaçıktır ve bunun şahidi Yüce Allah'tır: "Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık." (E'nam Suresi 35)
Lafı uzatmaya, din üzerinden yorumlamaya filan hiç mi hiç gerek yok. Sadece soru soralım:
Hakkında 'NAS' olan hükümler bugün mü aklınıza geldi? 'NAS' sadece faiz konusunda mı var?
Faiz konusunda 'Nas vardır' diyerek dinimizi kendilerine kalkan yapanlara deyin ki!
BOP konusunda da Nas var.
AB konusunda da Nas var.
Zina, domuz eti, devlet malı, özelleştirme, dinler arası diyalog, adam kayırma, rüşvet konusunda da Nas var.
Bu noktaya nasıl geldik?
"Başınıza gelen her musibet, kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar." (Şura Suresi 30)
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025