Geçenlerde kaleme aldığımız yazıda, TSK’nın 2004 yılında hazırladığı ve 2006 yılında aylık siyasi bir dergide yayınlanan, ''Ülkemizde ve Dünyadaki Misyonerlik Faaliyetleri'' başlıklı raporundan bahsetmiş, 3 yılda (2001-2004 yılları arasında) 5 bin Türk vatandaşının din değiştirdiği, misyonerlerin 2005 yılı sonunda 50 bin Müslüman Türk'ün dinini değiştirmeyi 2020'de ise Türkiye nüfusunun yüzde 10'unu Hıristiyanlaştırmayı hedeflediklerinin TSK tarafından tespit edildiğini yazmıştık.
Yazımızda, “Misyonerlerin hedeflerine ulaşarak gençlerimizi Hıristiyanlaştırmasına kim engel oldu?” sorusuna cevap aramış ve “1997’den bu tarafa tüm gücüyle, Türkiye’deki tüm güç odaklarına rağmen, mücadele eden, ekibiyle birlikte milleti bu konuda uyaran Prof. Dr. Haydar Baş buna engel oldu” tespitini yapmıştık. Haydar Hoca’nın bunu nasıl başardığını merak edenler Yeni Mesaj Gazetesi internet sitesinde konuyla ilgili yazılarımı okuyabilirler.
İslam coğrafyası üzerinde oynanan ikinci büyük oyun Arap Baharı ile başlatılan ve bölgede çıkarılmak istenen Şii-Sünni çatışmasıdır. ABD’nin ve İsrail’in ilk hedeflerinin Suriye ve İran olduğu öteden beri bilinen bir gerçektir. İlk hedef Suriye... Suriye, halk hareketleri ile düşürülemez ise, Türkiye üzerinden yapılacak askeri operasyon ile düşürülecek. Ancak, bu savaş iki ülke arasında kalırsa maksat hasıl olmaz. Tüm bölge ülkelerinin bu savaşa katılması lazım. Bölgenin tamamını karıştıracak bir savaş, mezhep ayrılıkları üzerine bina edilirse halk desteği alınır, oyun kolay tutar. Bunun için bloklar dahi oluşmuş durumda Suriye-İran-Irak Şii bloğuna karşı Türkiye-Suudi Arabistan-Katar Sünni bloğu. Halk zaten diğer mezhep mensubunu sapık ve din dışı görüyor. Bu konuda din adamları halkı biraz daha işlerlerse fay hatları kendiliğinden oluşacak gibi görünüyordu.
Bu projeyi yapanların gözüyle bakıldığında, her türlü güç ellerinde, iktidarlar ile ittifak halindeler, rol üstlenip halkı yönlendirecek din adamları hazır. Bu projeyi uygulamak hiç de zor görünmüyor.
Bu konuda küresel güç odakları her türlü manipülasyonları yapmasına rağmen, küresel güçlerin yerli işbirlikçileri ve stratejik ortakları her yola başvurmalarına rağmen bir türlü halk bu kutuplaşmanın parçası olmadı. Proje tabanda tutmadı.
“Şiiler sapıktır. Şiiler İslam dünyasının baş belasıdır. Bunlarla savaşmak lazım” anlayışını, sahip olduğu medya gücü ve ayaklı gazeteleri ile milletin içinde yayan cemaatlere ve cemiyetlere rağmen, “Türk ordusu Suriye’ye girerse Cumhuriyetin kuruluşundan bu tarafa en doğru hareketi yapmış olur” diyen şeyh müsveddelerine rağmen, “Türk ordusu Suriye’ye girerse bu savaşta ölen askerlerimiz şehit olur, Şiiler zaten sapıktır, din dışıdır, İslam dünyası bu Şiilerden çok çekti, Allah bunlara fırsat vermesin, imkan vermesin” şeklindeki kara propagandayı kanal kanal gezip yapan şalvarlı cübbelilere rağmen, “BOP İslam coğrafyası için bir nimettir”, “Yavuz, keşke tüm Alevileri kesseydi” şeklinde sözlerle milleti BOP’a göre saf tutmaya çağıran ve ayrılıkları körükleyen tarihçi-aydın bozuntularına rağmen, ABD’den gelen her bir talimatı iki etmeden uygulayan, savaş için radar üslerini, Patriot’ları ülke topraklarına yerleştiren, meclisten komşu ülkeye asker gönderme tezkeresi çıkaran hükümete rağmen proje tabanda tutmadı. Millet istenen noktaya bir türlü çekilemedi.
Niye millet istenilen noktaya çekilemedi dersiniz?
Çünkü, bu konudaki planlar daha tam anlamıyla devreye konmadan çok daha önce Haydar Hoca, Şii-Sünni kardeşliğinin, birbirinden çok farklı imiş gibi gösterilen iki mezhepteki iman ve amel birliğinin ilmi temellerini ortaya koyan binlerce sayfalık Ehl-i Beyt Külliyatını ortaya koydu. Düzenlediği Uluslararası Ehl-i Beyt Kongreleri ile ilmi temellerini ortaya koyduğu birlik ve kardeşlik fikrini yıllardır birbirine “öteki” olarak bakan farklı mezhep mensubu inananları bir araya getirip buluşturdu ve birleştirdi. Şiiler; samimi Sünnilerin de kendileri gibi inanıp yaşadığını, Sünniler de samimi Şii ve Alevilerin kendileri gibi inanıp yaşadığını gördü ve gözleri açıldı. Oyunları görmeye başladı.
Yani bu oyunu da Haydar Hoca bozdu. Bana “taassup yapıyorsun” diyecekseniz, ben de, “Aleviliği, Şiiliği, Ehl-i Beyt çizgisi ile anlatıp, Sünniler ile Şiiler arasında ayrılık noktaları olarak bilinen konular etrafında iki gurubu bir araya getirip itikatta ve amelde aynı oldukları sonucunu ortaya koyan ikinci bir adam gösterin” derim.
Papanın ifadesi ile, “3. bin yılın projesi” olan “Asya’nın Hıristiyanlaştırılması ve öncelikle Asya’nın açılan kapısı Anadolu’nun Hıristiyanlaştırılması” projesinin karşısında dimdik durarak oyun bozan Haydar Hoca, Müslüman’ı Müslüman’a vurdurma projesi olan Şii-Sünni çatışmasının da önüne geçiyor.
BTP’yi, aldığı oyla değerlendirmeye kalkıp BTP’nin bu büyük misyonunu ve başarısını görmekten aciz olanlar gözlerini açıp iyi baksınlar. Sizin burun düşük dediğiniz oy, iman ve irfan sahibi Haydar Baş’ın elinde nasıl bir güç haline geliyor. Haydar Hoca, yerli ve yabancı güç odaklarına rağmen az gördüğünüz oyla neler yapıyor! Siz Haydar Hoca’nın meclise girdiğini, ana muhalefet olduğunu, iktidar olduğunu düşünün. Ve karar verin. Haydar hoca, iktidar gücünü eline aldığında yapacağım dediği şeyleri yapabilir mi, yapamaz mı!
Yarın, yaklaşık 80 yıl boyunca ülkemizde ilmik ilmik işlenerek temelleri atılan ve son sahnesine gelinen başka bir projeyi ve bu projeyi bozmayı kafasına koyan Haydar Hoca’nın başka bir duruşunu anlatacağız.
Yazımızda, “Misyonerlerin hedeflerine ulaşarak gençlerimizi Hıristiyanlaştırmasına kim engel oldu?” sorusuna cevap aramış ve “1997’den bu tarafa tüm gücüyle, Türkiye’deki tüm güç odaklarına rağmen, mücadele eden, ekibiyle birlikte milleti bu konuda uyaran Prof. Dr. Haydar Baş buna engel oldu” tespitini yapmıştık. Haydar Hoca’nın bunu nasıl başardığını merak edenler Yeni Mesaj Gazetesi internet sitesinde konuyla ilgili yazılarımı okuyabilirler.
İslam coğrafyası üzerinde oynanan ikinci büyük oyun Arap Baharı ile başlatılan ve bölgede çıkarılmak istenen Şii-Sünni çatışmasıdır. ABD’nin ve İsrail’in ilk hedeflerinin Suriye ve İran olduğu öteden beri bilinen bir gerçektir. İlk hedef Suriye... Suriye, halk hareketleri ile düşürülemez ise, Türkiye üzerinden yapılacak askeri operasyon ile düşürülecek. Ancak, bu savaş iki ülke arasında kalırsa maksat hasıl olmaz. Tüm bölge ülkelerinin bu savaşa katılması lazım. Bölgenin tamamını karıştıracak bir savaş, mezhep ayrılıkları üzerine bina edilirse halk desteği alınır, oyun kolay tutar. Bunun için bloklar dahi oluşmuş durumda Suriye-İran-Irak Şii bloğuna karşı Türkiye-Suudi Arabistan-Katar Sünni bloğu. Halk zaten diğer mezhep mensubunu sapık ve din dışı görüyor. Bu konuda din adamları halkı biraz daha işlerlerse fay hatları kendiliğinden oluşacak gibi görünüyordu.
Bu projeyi yapanların gözüyle bakıldığında, her türlü güç ellerinde, iktidarlar ile ittifak halindeler, rol üstlenip halkı yönlendirecek din adamları hazır. Bu projeyi uygulamak hiç de zor görünmüyor.
Bu konuda küresel güç odakları her türlü manipülasyonları yapmasına rağmen, küresel güçlerin yerli işbirlikçileri ve stratejik ortakları her yola başvurmalarına rağmen bir türlü halk bu kutuplaşmanın parçası olmadı. Proje tabanda tutmadı.
“Şiiler sapıktır. Şiiler İslam dünyasının baş belasıdır. Bunlarla savaşmak lazım” anlayışını, sahip olduğu medya gücü ve ayaklı gazeteleri ile milletin içinde yayan cemaatlere ve cemiyetlere rağmen, “Türk ordusu Suriye’ye girerse Cumhuriyetin kuruluşundan bu tarafa en doğru hareketi yapmış olur” diyen şeyh müsveddelerine rağmen, “Türk ordusu Suriye’ye girerse bu savaşta ölen askerlerimiz şehit olur, Şiiler zaten sapıktır, din dışıdır, İslam dünyası bu Şiilerden çok çekti, Allah bunlara fırsat vermesin, imkan vermesin” şeklindeki kara propagandayı kanal kanal gezip yapan şalvarlı cübbelilere rağmen, “BOP İslam coğrafyası için bir nimettir”, “Yavuz, keşke tüm Alevileri kesseydi” şeklinde sözlerle milleti BOP’a göre saf tutmaya çağıran ve ayrılıkları körükleyen tarihçi-aydın bozuntularına rağmen, ABD’den gelen her bir talimatı iki etmeden uygulayan, savaş için radar üslerini, Patriot’ları ülke topraklarına yerleştiren, meclisten komşu ülkeye asker gönderme tezkeresi çıkaran hükümete rağmen proje tabanda tutmadı. Millet istenen noktaya bir türlü çekilemedi.
Niye millet istenilen noktaya çekilemedi dersiniz?
Çünkü, bu konudaki planlar daha tam anlamıyla devreye konmadan çok daha önce Haydar Hoca, Şii-Sünni kardeşliğinin, birbirinden çok farklı imiş gibi gösterilen iki mezhepteki iman ve amel birliğinin ilmi temellerini ortaya koyan binlerce sayfalık Ehl-i Beyt Külliyatını ortaya koydu. Düzenlediği Uluslararası Ehl-i Beyt Kongreleri ile ilmi temellerini ortaya koyduğu birlik ve kardeşlik fikrini yıllardır birbirine “öteki” olarak bakan farklı mezhep mensubu inananları bir araya getirip buluşturdu ve birleştirdi. Şiiler; samimi Sünnilerin de kendileri gibi inanıp yaşadığını, Sünniler de samimi Şii ve Alevilerin kendileri gibi inanıp yaşadığını gördü ve gözleri açıldı. Oyunları görmeye başladı.
Yani bu oyunu da Haydar Hoca bozdu. Bana “taassup yapıyorsun” diyecekseniz, ben de, “Aleviliği, Şiiliği, Ehl-i Beyt çizgisi ile anlatıp, Sünniler ile Şiiler arasında ayrılık noktaları olarak bilinen konular etrafında iki gurubu bir araya getirip itikatta ve amelde aynı oldukları sonucunu ortaya koyan ikinci bir adam gösterin” derim.
Papanın ifadesi ile, “3. bin yılın projesi” olan “Asya’nın Hıristiyanlaştırılması ve öncelikle Asya’nın açılan kapısı Anadolu’nun Hıristiyanlaştırılması” projesinin karşısında dimdik durarak oyun bozan Haydar Hoca, Müslüman’ı Müslüman’a vurdurma projesi olan Şii-Sünni çatışmasının da önüne geçiyor.
BTP’yi, aldığı oyla değerlendirmeye kalkıp BTP’nin bu büyük misyonunu ve başarısını görmekten aciz olanlar gözlerini açıp iyi baksınlar. Sizin burun düşük dediğiniz oy, iman ve irfan sahibi Haydar Baş’ın elinde nasıl bir güç haline geliyor. Haydar Hoca, yerli ve yabancı güç odaklarına rağmen az gördüğünüz oyla neler yapıyor! Siz Haydar Hoca’nın meclise girdiğini, ana muhalefet olduğunu, iktidar olduğunu düşünün. Ve karar verin. Haydar hoca, iktidar gücünü eline aldığında yapacağım dediği şeyleri yapabilir mi, yapamaz mı!
Yarın, yaklaşık 80 yıl boyunca ülkemizde ilmik ilmik işlenerek temelleri atılan ve son sahnesine gelinen başka bir projeyi ve bu projeyi bozmayı kafasına koyan Haydar Hoca’nın başka bir duruşunu anlatacağız.
Lütfullah Önder / diğer yazıları
- Sararan sendikalar / 23.03.2023
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021