Bosnalılar geride bıraktığımız Cumartesi günü, 10 yıl önce patlak veren ve yaklaşık 250 bin şehit verdikleri Bosna savaşını hafifçe andılar.
6 Nisan 1992 tarihi, Bosna-Hersek'in Yugoslavya'dan bağımsızlığını ilan ediş tarihiydi. Bundan on yıl önce Avrupa ülkeleri Bosna'yı bağımsız bir ülke olarak kabul etmiş ve Sırp keskin nişancılar Saraybosna'da savaş karşıtı göstericilerin üzerine ateş açmıştı. Bunu izleyen yıllarda tıpkı bugün Filistin'de bir benzerinin yaşandığı gibi yaklaşık 250 bin Bosnalı Müslüman 'dünyanın gözü önünde' katledildi.
O günlerde Sırpları binlerce kez durdurma kabiliyeti olan dünya, etnik temizliğin zirveye ulaştığı bu savaşı sessizce izledi. İslam dünyası da, bugün Filistin'deki 'soykırım'a nasıl biçare bakışlarını yöneltmişse, aynı tutumu gösterdi Bosna Savaşı esnasında. İslam Konferansı Örgütü'nün savaş yıllarında Senegal'in başkenti Dakar'da yaptığı ve rahmetli Turgut Özal'ın 'Cumhurbaşkanlığı' makamını temsilen katıldığı toplantıdan da bir sonuç çıkmamıştı.
Sonuçta bugün Filistin'deki 'katliamlarda' olduğu gibi bütün gözler ABD'ye çevrilmişti. ABD'deki Clinton yönetimi ise onbinlerce kadının tecavüze uğradığı, kundaktaki binlerce bebeğin katledildiği bu mezalime ancak 4 yıl sonra müdahale etti.
Direnişin merkezi konumundaki Saraybosna kuşatması NATO'nun askeri müdahalesiyle sona erdirildi. Adaletsizlik üzerine kurulan Dayton Anlaşması'nın tek yararı akan kanın durması oldu. Bunun ötesinde bu anlaşma hiçbirşeyi halletmedi. Ülkedeki etnik bölünmüşlüğü tamir edemedi.
Saraybosna'da trajedinin 10. yılı dolayısıyla resmi bir anma töreni yapılmadı; sadece savaşın ilk kurbanlarının öldüğü yerlere çiçekler bırakıldı.
Simge şehir: Saraybosna
Saraybosna kuşatması 2'inci Dünya Savaşından bu yana sivillere yönelik Avrupa'da tanık olunmuş en uzun süreli ve en kanlı saldırıydı. Sadece burada 12 bin kişi hayatını kaybetti.
Bilge lider Aliya İzzetbegoviç'in önderliğindeki bağımsızlık hareketi, o zamanlarda Slobadan Miloşeviç'in Yugoslavya'sından ayrılmaktan başka bir seçenekleri olmadığını anlamışlardı.
Bu savaşı, Bosna'nın Müslüman, Hırvat ve Sırp toplumlardan oluşan çok kültürlü yapısını korumak için verilmiş bir özgürlük savaşı olarak görenler de aynı biçimde düşünüyordu. Ancak 'dünyanın en alçak milletlerinden biri olan' Sırplar böyle düşünmüyordu.
Ve bugün: Avrupa sırtını Bosnalılara döndü
Saraybosna'da çok sayıda genç, savaşarak çok büyük bir bedel ödendiği kanısında. En güzel yıllarının ellerinden alındığını ve halen ayakları üzerinde durmaya çalışan bir ülkeyi emanet aldıklarını söylüyorlar.
Dünya kamuoyunun bakışı da zaman içinde değişti. Savaş sırasında kapıların açıldığı Bosnalı mülteciler artık Avrupa ülkelerinde aynı konukseverlikle karşılanmıyor. Oysa aynı Avrupa, Sirbistan ve Karadağ'dan müteşekkil Yugoslavya konusunda farklı düşünüyor. Miloseviç'in çocukları çoktan Avrupa tarafından benimsenmiş bile.
Ve Bosna içinde de ciddi sorunlar var bugün: Çeteler, yolsuzluklar, eski komünist anlayış ve herşeyden önemlisi on yıl önce patlak veren savaşın nedeni olan etnik düşmanlıklar...
Bütün bunların aynı anda var olması, ülkeyi ilerlemeden alıkoyuyor.
6 Nisan 1992 tarihi, Bosna-Hersek'in Yugoslavya'dan bağımsızlığını ilan ediş tarihiydi. Bundan on yıl önce Avrupa ülkeleri Bosna'yı bağımsız bir ülke olarak kabul etmiş ve Sırp keskin nişancılar Saraybosna'da savaş karşıtı göstericilerin üzerine ateş açmıştı. Bunu izleyen yıllarda tıpkı bugün Filistin'de bir benzerinin yaşandığı gibi yaklaşık 250 bin Bosnalı Müslüman 'dünyanın gözü önünde' katledildi.
O günlerde Sırpları binlerce kez durdurma kabiliyeti olan dünya, etnik temizliğin zirveye ulaştığı bu savaşı sessizce izledi. İslam dünyası da, bugün Filistin'deki 'soykırım'a nasıl biçare bakışlarını yöneltmişse, aynı tutumu gösterdi Bosna Savaşı esnasında. İslam Konferansı Örgütü'nün savaş yıllarında Senegal'in başkenti Dakar'da yaptığı ve rahmetli Turgut Özal'ın 'Cumhurbaşkanlığı' makamını temsilen katıldığı toplantıdan da bir sonuç çıkmamıştı.
Sonuçta bugün Filistin'deki 'katliamlarda' olduğu gibi bütün gözler ABD'ye çevrilmişti. ABD'deki Clinton yönetimi ise onbinlerce kadının tecavüze uğradığı, kundaktaki binlerce bebeğin katledildiği bu mezalime ancak 4 yıl sonra müdahale etti.
Direnişin merkezi konumundaki Saraybosna kuşatması NATO'nun askeri müdahalesiyle sona erdirildi. Adaletsizlik üzerine kurulan Dayton Anlaşması'nın tek yararı akan kanın durması oldu. Bunun ötesinde bu anlaşma hiçbirşeyi halletmedi. Ülkedeki etnik bölünmüşlüğü tamir edemedi.
Saraybosna'da trajedinin 10. yılı dolayısıyla resmi bir anma töreni yapılmadı; sadece savaşın ilk kurbanlarının öldüğü yerlere çiçekler bırakıldı.
Simge şehir: Saraybosna
Saraybosna kuşatması 2'inci Dünya Savaşından bu yana sivillere yönelik Avrupa'da tanık olunmuş en uzun süreli ve en kanlı saldırıydı. Sadece burada 12 bin kişi hayatını kaybetti.
Bilge lider Aliya İzzetbegoviç'in önderliğindeki bağımsızlık hareketi, o zamanlarda Slobadan Miloşeviç'in Yugoslavya'sından ayrılmaktan başka bir seçenekleri olmadığını anlamışlardı.
Bu savaşı, Bosna'nın Müslüman, Hırvat ve Sırp toplumlardan oluşan çok kültürlü yapısını korumak için verilmiş bir özgürlük savaşı olarak görenler de aynı biçimde düşünüyordu. Ancak 'dünyanın en alçak milletlerinden biri olan' Sırplar böyle düşünmüyordu.
Ve bugün: Avrupa sırtını Bosnalılara döndü
Saraybosna'da çok sayıda genç, savaşarak çok büyük bir bedel ödendiği kanısında. En güzel yıllarının ellerinden alındığını ve halen ayakları üzerinde durmaya çalışan bir ülkeyi emanet aldıklarını söylüyorlar.
Dünya kamuoyunun bakışı da zaman içinde değişti. Savaş sırasında kapıların açıldığı Bosnalı mülteciler artık Avrupa ülkelerinde aynı konukseverlikle karşılanmıyor. Oysa aynı Avrupa, Sirbistan ve Karadağ'dan müteşekkil Yugoslavya konusunda farklı düşünüyor. Miloseviç'in çocukları çoktan Avrupa tarafından benimsenmiş bile.
Ve Bosna içinde de ciddi sorunlar var bugün: Çeteler, yolsuzluklar, eski komünist anlayış ve herşeyden önemlisi on yıl önce patlak veren savaşın nedeni olan etnik düşmanlıklar...
Bütün bunların aynı anda var olması, ülkeyi ilerlemeden alıkoyuyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016