Bize Haydar Baş lazım

Yine mi "Prof. Dr. Haydar Baş" yazısı demeyin.
Türk milleti'nin üzerine çöreklenen sorunlar günden güne ağırlaşırken, milletimiz çözümü anlayana kadar anlatmaya mecburuz.
Ekonomi Bakanı Şimşek, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra en zor şartlardan geçiyoruz derken; Dolar 4 TL'yi, Euro 5 TL'yi geçmişken, nasıl başka bir şeyi yazalım?
Sayın Baş, on yıldır Türk insanının karnını doyurayım, sırtını giydirelim diye çırpınırken; biz de mi duymayan kulak, görmeyen göz olalım?
Bugün, "füzeler geliyor, hazır ol Rusya" diye tweet atan Trump, işgal etmek istediği Suriye'ye sırf, Rusya karşı koyarsa endişesi ile giremiyorsa bunun arkasındaki Haydar Baş elini nasıl saklayalım?
Ey Türk gençliği!
Atatürk, hitabede, "Birinci vazifen Türk istiklalini, Türkiye Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir" emrini vermişken, içinden geçtiğimiz zor şartlarda gençlerimize yapılması gerekeni işaret etmedi mi sizce?
Bağımsızlığın en önemli anahtarı olan ekonomik bağımsızlık yok olmuş durumda.
Türkiye iç ve dış borç batağı içinde kıvranıyor, cari açık, aşırı ithalat önüne geçilemez halde?
Rusya'yı, 100 Dolar'a tanklarını satma noktasından dünya liderliğine getiren, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.
Bu Model, 4 milyar insanın peşinden gittiği, Brezilya'nın, Hindistan'ın, Çin'in, Güney Afrika'nın ve Rusya'nın oluşturduğu BRICS'in ekonomisini belirliyor.
Bu Model, Çin'in kapitalizmin kurallarını bırakarak dünya liderliğine hızla yol almasını sağlıyor.
Türk milleti artık gözünü açmalı!
Dünyanın yöneldiği bu Model, neden bizde uygulanmıyor diye siyasilere sormalıdır.
Ekonomi yönetimi başka çare yok derken, hayır var diyebilmelidir.
İstiklalimizin ve Cumhuriyetimizin devamının yegâne yolu Milli Ekonomi Modelidir.
Kabul edilsin ya da edilmesin, Cenab-ı Hak, dünyanın ekonomi kaderini Müslüman bir Türk'ün ellerine bırakmıştır.
Bugün Meclis'e dahi giremeyen Prof. Dr. Haydar Baş Bey, oturduğu yerden dünya devletlerinin arasındaki güç savaşlarına yön verebiliyor.
Hem merak etmeyin, ne Suriye'ye ne de İmam Hüseyin efendimizin türbesini misafir etme şerefindeki Şam'a bir şey olmaz:
"Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"(Sizler savaşçı olacaksınız) bu iş, sizin bir kısım toplu gruplara ayrılmanıza müncer olacak: Şam'da bir grup, Yemen'de bir grup, Irak'ta bir grup!"
Ben: "Ey Allah'ın Resûlü" dedim. "O güne erdiğim takdirde (bunlardan en hayırlısı hangisi ise şimdiden) bana seçiverin" dedim.
"Öyleyse dedi, sana Şam'ı tavsiye ederim! Çünkü orası, Allah'ın arzında mümtaz kıldığı yerdir. Allah kulları arasında seçkin olanları oraya tahsis eder. Ancak oraya gitmekten imtina ederseniz, size Yemen'inizi tavsiye ederim. Oradaki havuzlardan için derim. Zira Allah, Şam ve ahalisini (fitnelerden koruma hususunda) bana garanti verdi." (Ebu Davud, Sünen, Cihad 3, 2483)
Ne mutlu Sayın Baş'a, Hz. Peygamberin hadisinde müjdelediği Şam garantisinde "gizli eli" var!