Üçüncü konu ise gelir düzeyidir. Bir yönüyle hane halklarının eline geçen para da diyebiliriz. Bu konu belki de ekonomistler tarafından ve politika uygulayıcıları tarafından en fazla görmezlikten gelinen unsur olmuştur.
Eğer bireylerin yeterince satın alma gücü yoksa piyasada olup bitenler onları çok da fazla ilgilendirmeyecektir. Gelir düzeyine göre bireyler piyasadaki gelişmelere değişik tepkiler verirler. Gelir düzeyine göre bireyleri sınıflandırırsak, açlık seviyesine kadar olan seviyede bireyler piyasaya karşı adeta ölü konumundadır. Burada olmazsa olmaz ihtiyaçlar dışında piyasa onları ilgilendirmez.İkinci seviye geçim düzeyidir. Bu düzeyin bitişi bireylerin tasarrufa başladıkları düzeydir. Gelir tüketim eşitliğinin korunduğu sınıra kadar devam eden sınıftır. Bireylerin bu seviyeye kadar piyasaya olan tepkileri ise hasta adam gibidir. Bu bölgede talebin gelir esnekliği birdir. Bu seviyeye kadar gelirdeki artış ne olursa aynı miktarda tüketime aktarılır. Ama fiyat esnekliği için aynı şeyi söyleyemeyiz eğer fiyat düşüyorsa talep esnekliği birden küçüktür, çünkü fiyatlar düşmesine rağmen gelir yeterli olmadığı için aynı oranda talep artışı olmayacaktır. Adeta fiyatlar düşmesine rağmen talep bulunduğu yere yapışmış gibi az oranda artacaktır.Üçüncü seviyeye kadar gelir düzeyinde meydana gelecek pozitif ilerlemeler piyasada bulunması gereken eksik talebi hemen devreye koyar. Tersi de elbette doğrudur, bu düzeylerde meydana gelecek daralmaların piyasaya etkisi çok daha keskin olacaktır.Gelir düşmeye başladıkça fiyat talep eğrisinin eksen üzerinde sadece sola kaydığını söylemek yeterli değildir, aynı zamanda bu eğrinin eğimi de değişecektir. Eğimi daha da artacaktır. Bunun tersi de doğrudur, gelir yüksek oranlarda arttıkça bu sefer eğim daha azalacaktır. Bunu grafik 5'te görebiliriz.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi / BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER...Prof. Dr. Irina Polianskaia Rusya:MEM'de para, herkes için ve ulaşımı kolayKapitalizm, az sayıdaki kapital sahibini memnun ediyor. Çoğunluk ise paraya ve kaynaklara uzak bir şekilde açlık ve yoksulluk içinde yaşamaya devam ediyor. Prof. Dr. Haydar Baş problemlerin çözümünde makro ve mikro yöntemleri ortaya koyuyor. Uluslararası ekonomik ilişkileri, ülkelerin kaynaklarının çokuluslu şirketlere aktarılmasına neden olan borçlandırma ya da spekülatif para hareketlerine endekslemiyor. Sayın Baş, ekonomik ilişkileri ihracat-ithalat dengesine oturtarak reel bir zemine sokuyor.Makro ekonomiyi reel bir zemine oturtan Prof. Dr. Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde ülke içindeki hiçbir bireyi ihmal etmiyor. Model'de her bir bireyin önemi var. Model'in merkezinde birey var ve Model bireylerin ekonomik olarak hiç kimseye muhtaç olmadan yaşayabilecekleri projeleri içeriyor.Milli Ekonomi Modeli'nde para, herkes için ve ulaşımı kolay. Model, paranın belirli ellerde toplanmasını engelliyor.
Eğer bireylerin yeterince satın alma gücü yoksa piyasada olup bitenler onları çok da fazla ilgilendirmeyecektir. Gelir düzeyine göre bireyler piyasadaki gelişmelere değişik tepkiler verirler. Gelir düzeyine göre bireyleri sınıflandırırsak, açlık seviyesine kadar olan seviyede bireyler piyasaya karşı adeta ölü konumundadır. Burada olmazsa olmaz ihtiyaçlar dışında piyasa onları ilgilendirmez.İkinci seviye geçim düzeyidir. Bu düzeyin bitişi bireylerin tasarrufa başladıkları düzeydir. Gelir tüketim eşitliğinin korunduğu sınıra kadar devam eden sınıftır. Bireylerin bu seviyeye kadar piyasaya olan tepkileri ise hasta adam gibidir. Bu bölgede talebin gelir esnekliği birdir. Bu seviyeye kadar gelirdeki artış ne olursa aynı miktarda tüketime aktarılır. Ama fiyat esnekliği için aynı şeyi söyleyemeyiz eğer fiyat düşüyorsa talep esnekliği birden küçüktür, çünkü fiyatlar düşmesine rağmen gelir yeterli olmadığı için aynı oranda talep artışı olmayacaktır. Adeta fiyatlar düşmesine rağmen talep bulunduğu yere yapışmış gibi az oranda artacaktır.Üçüncü seviyeye kadar gelir düzeyinde meydana gelecek pozitif ilerlemeler piyasada bulunması gereken eksik talebi hemen devreye koyar. Tersi de elbette doğrudur, bu düzeylerde meydana gelecek daralmaların piyasaya etkisi çok daha keskin olacaktır.Gelir düşmeye başladıkça fiyat talep eğrisinin eksen üzerinde sadece sola kaydığını söylemek yeterli değildir, aynı zamanda bu eğrinin eğimi de değişecektir. Eğimi daha da artacaktır. Bunun tersi de doğrudur, gelir yüksek oranlarda arttıkça bu sefer eğim daha azalacaktır. Bunu grafik 5'te görebiliriz.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi / BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER...Prof. Dr. Irina Polianskaia Rusya:MEM'de para, herkes için ve ulaşımı kolayKapitalizm, az sayıdaki kapital sahibini memnun ediyor. Çoğunluk ise paraya ve kaynaklara uzak bir şekilde açlık ve yoksulluk içinde yaşamaya devam ediyor. Prof. Dr. Haydar Baş problemlerin çözümünde makro ve mikro yöntemleri ortaya koyuyor. Uluslararası ekonomik ilişkileri, ülkelerin kaynaklarının çokuluslu şirketlere aktarılmasına neden olan borçlandırma ya da spekülatif para hareketlerine endekslemiyor. Sayın Baş, ekonomik ilişkileri ihracat-ithalat dengesine oturtarak reel bir zemine sokuyor.Makro ekonomiyi reel bir zemine oturtan Prof. Dr. Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde ülke içindeki hiçbir bireyi ihmal etmiyor. Model'de her bir bireyin önemi var. Model'in merkezinde birey var ve Model bireylerin ekonomik olarak hiç kimseye muhtaç olmadan yaşayabilecekleri projeleri içeriyor.Milli Ekonomi Modeli'nde para, herkes için ve ulaşımı kolay. Model, paranın belirli ellerde toplanmasını engelliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.