Dikkat ediyorsanız, normal cümlelerde bile siyasiler artık “açılım” kelimesini kullanmıyor. Neden? Açılımların gururla yapıldığı günlerde de dedik; Açılımın sonucu saçılımdır, diye. Maalesef haklı çıktık.
AKP iktidarı iki açılımı birden başlatmıştı. Biri maddi alanda, diğeri manevi alanda. 1-Kürt açılımı 2-Azınlıklara hak verme yarışı adı altında “diyalog” açılımı. Yine bu satırlardan “diyalog” adı altında, azınlıklara hak etmedikleri, hakları vermek, PKK’ya karşı yapılan açılımdan daha tehlikeli olduğunu iddia etmiştim. Çünkü bir devlet, bir insan kaybettiği bir toprağı, bir malı vs. maddi olan bir şeyi geri alabilir. Ama bir insan kalbini kaybettiği, kalbini batıl ve sapık inançlara teslim ettiği zaman, tekrar o kalbi sahibine (Allah’a) açmasının çok zor, hemen hemen imkânsız derecesinde olduğunu ifade etmeye çalışmıştım.
Yine dikkat etmişsinizdir, PKK terörü her gün ülkemizin değişik noktalarında kanlı eylemlerini arttırdığı bu günlerde diyalogcular, kilise açanlar, kiliselerde mum yakanlar, papazdan dua isteyenler ortalıkta yok. Bülent Arınç bile artık “Azınlıklara haklarını vermek hükümetimizin boynunun borcudur” sözünü fiiliyata geçirmekte zorlanıyor gibi.
Diğer taraftan ise hükümetten aldıkları cesaret ve izinlerle Rum ve Ermeniler icraatlarına devam ediyorlar. Rumlar, Sümela için bir kere izin almışlardı. Bu yıl 3. Ayinlerini yaptılar. Ermeniler de, Akdamar’da üçüncü ayinlerini sessizce yaptılar. Neden sessizliğe gömüldüler? Çünkü korkuyorlar. Can korkusu mu? Yok, yok. Terörün acı bilançosuna birde İslam’a aykırı eylemlerin varlığından dolayı milletin damarına basıp, AKP hükümetinin iktidarı kaybetmesinden korkuyorlar. Olur mu öyle şey canım? Kendileri diyor; Fener Rum papazının basın sözcüsü Dositheos Anağnostopulos, “Erdoğan’ı bize Tanrı gönderdi.”
İktidar gerçeklerin ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunların farkında mı bilmiyorum! Ama şu tarihi bir gerçektir ki, ne Rumlar Bizans hayallerinden ve ne de Ermeniler Büyük Ermenistan hayallerinden vazgeçmiş değillerdir. Bugünkü gayretleri, Türk halkına sahte gülücükleri hep bu ideallerini gerçekleştirmek içindir. Yoksa Türkiye Cumhuriyetini ve bizleri sevdikleri için değil.
İngiliz Kraliyet belgelerinden birkaç örnek daha aktarayım…
Belge No: 585- Sayfa No:873- 11-Kasım- 1919 ( Amiral Sir F. Robeck’ten Lord Curzon’a) “… İstanbul’a Ermeni ve Rum göçmenleri geliyor. Amerikalılar bunlara yardım ediyorlar… Ayrıca İzmir bölgesinde evleri yandığı ve yıkıldığı için evsiz barksız kalan Müslümanların durumu da bizi hayli utandırıyor. Şimdi her tarafta milliyetçi adı altında çeteler türedi. Mustafa Kemal ve adamları bütün yabancıların ve özellikle İngilizlerin gitmesini istiyor.”
“Venizelos’un Batı Anadolu planları nasıl sınırsızsa, Ermenilere karşı iyilikseverliği de öyle açıktı. Venizelos, özlemini çektikleri “Denize çıkışı” sağlamak için Trabzon vilayetini, Ermenilere bırakacağını söylüyordu. Ancak bu vilayet Rumları ve özellikle metropolit Chrysonthos, Venizelos’un bu demeciyle asla uyum içinde değillerdi. Bunlar “Trabzon İmparatorluğu” anısıyla bir “Pontus Cumhuriyeti” kurulması için ateşli bir propagandaya koyulmuşlardı. (Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri s.96)
“… Ermenilerin, Müslüman komşularını kesmesinden hiç şüphe etmem… Taşnaklar müthiş bir vahşetle çalışıyorlar… Kürtlere her ne kadar inanmasak ta, onları kullanmamız çıkarımız gereğidir. Doğu illerine gelince; Türklerle harp etmeden o bölgeleri Ermenistan ve Kürdistan diye bölemeyiz.” (Sayfa No:907-Belge No:609-28-Kasım 1919 ( Mr. Kitson’dan Sir. E. Crowe’a)
Bugün doğuda bir taraftan harp, diğer taraftan ayinler yapılıyorsa durumun ciddiyetini iyi anlamalıyız.
AKP iktidarı iki açılımı birden başlatmıştı. Biri maddi alanda, diğeri manevi alanda. 1-Kürt açılımı 2-Azınlıklara hak verme yarışı adı altında “diyalog” açılımı. Yine bu satırlardan “diyalog” adı altında, azınlıklara hak etmedikleri, hakları vermek, PKK’ya karşı yapılan açılımdan daha tehlikeli olduğunu iddia etmiştim. Çünkü bir devlet, bir insan kaybettiği bir toprağı, bir malı vs. maddi olan bir şeyi geri alabilir. Ama bir insan kalbini kaybettiği, kalbini batıl ve sapık inançlara teslim ettiği zaman, tekrar o kalbi sahibine (Allah’a) açmasının çok zor, hemen hemen imkânsız derecesinde olduğunu ifade etmeye çalışmıştım.
Yine dikkat etmişsinizdir, PKK terörü her gün ülkemizin değişik noktalarında kanlı eylemlerini arttırdığı bu günlerde diyalogcular, kilise açanlar, kiliselerde mum yakanlar, papazdan dua isteyenler ortalıkta yok. Bülent Arınç bile artık “Azınlıklara haklarını vermek hükümetimizin boynunun borcudur” sözünü fiiliyata geçirmekte zorlanıyor gibi.
Diğer taraftan ise hükümetten aldıkları cesaret ve izinlerle Rum ve Ermeniler icraatlarına devam ediyorlar. Rumlar, Sümela için bir kere izin almışlardı. Bu yıl 3. Ayinlerini yaptılar. Ermeniler de, Akdamar’da üçüncü ayinlerini sessizce yaptılar. Neden sessizliğe gömüldüler? Çünkü korkuyorlar. Can korkusu mu? Yok, yok. Terörün acı bilançosuna birde İslam’a aykırı eylemlerin varlığından dolayı milletin damarına basıp, AKP hükümetinin iktidarı kaybetmesinden korkuyorlar. Olur mu öyle şey canım? Kendileri diyor; Fener Rum papazının basın sözcüsü Dositheos Anağnostopulos, “Erdoğan’ı bize Tanrı gönderdi.”
İktidar gerçeklerin ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunların farkında mı bilmiyorum! Ama şu tarihi bir gerçektir ki, ne Rumlar Bizans hayallerinden ve ne de Ermeniler Büyük Ermenistan hayallerinden vazgeçmiş değillerdir. Bugünkü gayretleri, Türk halkına sahte gülücükleri hep bu ideallerini gerçekleştirmek içindir. Yoksa Türkiye Cumhuriyetini ve bizleri sevdikleri için değil.
İngiliz Kraliyet belgelerinden birkaç örnek daha aktarayım…
Belge No: 585- Sayfa No:873- 11-Kasım- 1919 ( Amiral Sir F. Robeck’ten Lord Curzon’a) “… İstanbul’a Ermeni ve Rum göçmenleri geliyor. Amerikalılar bunlara yardım ediyorlar… Ayrıca İzmir bölgesinde evleri yandığı ve yıkıldığı için evsiz barksız kalan Müslümanların durumu da bizi hayli utandırıyor. Şimdi her tarafta milliyetçi adı altında çeteler türedi. Mustafa Kemal ve adamları bütün yabancıların ve özellikle İngilizlerin gitmesini istiyor.”
“Venizelos’un Batı Anadolu planları nasıl sınırsızsa, Ermenilere karşı iyilikseverliği de öyle açıktı. Venizelos, özlemini çektikleri “Denize çıkışı” sağlamak için Trabzon vilayetini, Ermenilere bırakacağını söylüyordu. Ancak bu vilayet Rumları ve özellikle metropolit Chrysonthos, Venizelos’un bu demeciyle asla uyum içinde değillerdi. Bunlar “Trabzon İmparatorluğu” anısıyla bir “Pontus Cumhuriyeti” kurulması için ateşli bir propagandaya koyulmuşlardı. (Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri s.96)
“… Ermenilerin, Müslüman komşularını kesmesinden hiç şüphe etmem… Taşnaklar müthiş bir vahşetle çalışıyorlar… Kürtlere her ne kadar inanmasak ta, onları kullanmamız çıkarımız gereğidir. Doğu illerine gelince; Türklerle harp etmeden o bölgeleri Ermenistan ve Kürdistan diye bölemeyiz.” (Sayfa No:907-Belge No:609-28-Kasım 1919 ( Mr. Kitson’dan Sir. E. Crowe’a)
Bugün doğuda bir taraftan harp, diğer taraftan ayinler yapılıyorsa durumun ciddiyetini iyi anlamalıyız.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Emeklileri hallettiler sıra ailede / 13.01.2025
- ‘Duanız olmasa Rabbim, size ne diye değer versin?’ / 12.01.2025
- Talan edilmiş Anadolu’dan tam bağımsız Türkiye’ye / 11.01.2025
- Devlet Bahçeli’nin bebek katiline ilgisi yeni değilmiş / 10.01.2025
- Papa, Öcalan sürecine dahil olacak mı? / 09.01.2025
- İktidarın hedefi: ‘Herkes sussun’ / 08.01.2025
- Soru sırası bizde: Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? / 06.01.2025
- Zalimin zulmü varsa bizim de duamız var / 05.01.2025
- Sayın Savcım! Yoksa adalet, kadıya göre mi? / 04.01.2025
- Keşke Filistin’i unutsaydınız Bilal Bey! / 03.01.2025
- ‘Duanız olmasa Rabbim, size ne diye değer versin?’ / 12.01.2025
- Talan edilmiş Anadolu’dan tam bağımsız Türkiye’ye / 11.01.2025
- Devlet Bahçeli’nin bebek katiline ilgisi yeni değilmiş / 10.01.2025
- Papa, Öcalan sürecine dahil olacak mı? / 09.01.2025
- İktidarın hedefi: ‘Herkes sussun’ / 08.01.2025
- Soru sırası bizde: Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? / 06.01.2025
- Zalimin zulmü varsa bizim de duamız var / 05.01.2025
- Sayın Savcım! Yoksa adalet, kadıya göre mi? / 04.01.2025
- Keşke Filistin’i unutsaydınız Bilal Bey! / 03.01.2025