Bir güven kaynağı olarak MEM

Milli Ekonomi Modeli (MEM) geliştirdiği orijinal tezleri ile toplumun her kesimine güven telkin etmek suretiyle, hayatın hemen her alanında olmazsa olmaz olan istikrarın temellerini sağlam atmaktadır.İşin başında, kaynakların sınırsız olduğunu telkin ederek insanlığa rahat bir nefes aldırdıktan sonra, insanları sürekli çalışıp üretmeye teşvik etmekte ve üretken insanın ürettiklerine de Pazar bulma garantisi vermektedir.2014 yılının ilk altı ayını bitirmekte olduğumuz şu günlerde, tarımla uğraşan kesim emeğinin karşılığını alamadığı ve ürettiklerini de pazarlayamadığı için yoğun bir şekilde tarım arazilerini satmaya başlamıştır ki bu sonuç, bir millet için felakettir.Milli Ekonomi Modeli'nin müellifi Sayın Baş, her fırsatta altını çizerek şartlar ne olursa olsun tarım arazilerinin satılmamasını tembih etmekte ve yaklaşan tehlikeye dikkat çekmektedir. Çünkü, MEM'in uygulamaya geçtiği gün itibariyle Türk köylüsü altın çağını yaşayacak, tohumunu tarlaya atmadan avans alacak, tarlasını ve meyve bahçelerini doğal afetlere karşı sigortalayacak ve daha da önemlisi, kotalar kaldırılacak ve hangi ürünü ne kadar üretirse üretsin pazarlama sıkıntısı çekmeyecek."Milli Ekonomi Modelinde ortaya koyduğumuz hedefleri yakalamada çok önemli iki güce sahibiz; bunlardan birincisi para diğeri ise devlettir.Milli Ekonomi Modeli'nde devlet sadece alan el değil, aldığından daha fazlasını verebilme kudretinde olan iradedir.Sosyal devlet yaklaşımı hem sosyal adaleti, hem de sürekli büyümeyi sağlamaktadır. Yani fakir bir insanı doğrudan desteklemek, dolaylı olarak sanayiciyi de desteklemektir." (MEM: s.40).Devletin müşfik elini arkasında hisseden hem sanayici, hem sebze meyve üreticisi, hem de hububat üreticisi çalıştıkça kazanacak, kazandıkça çalışacak ve hem kendisi kalkınacak hem de devletini kalkındıracaktır.Tezin sahibi sayın Prof. Dr. Haydar Baş, çeşitli vesilelerle yaptığı televizyon ve salon konuşmalarında; "MEM'i anlamak isteyenler Yusuf suresini dikkatli okusunlar" diyerek Yusuf peygamberin, Mısır ülkesine maliye bakanı olduktan sonra başlattığı üretim seferberliğine ve tabii diğer inceliklere dikkat çekmektedir."Yûsuf da, Kral'a, 'Beni, ülkenin hazinelerinin, depolarının, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının tasarrufunun, devletin başına getir. Ben iyi korurum. Bunların dağıtım, kayıt ve koruma işlerini iyi bilirim' dedi." (Yusuf: 55)Sureyi bir bütün olarak incelediğimizde görüyoruz ki, Yusuf aleyhisselam iş başına geldikten sonra ciddi bir üretim seferberliği başlatıyor, o güne kadar hiç görülmemiş yüksek fiyatlardan hububat alım garantisi veriyor ve halkın ihtiyacının dışındaki hububatı başakları ile muhafaza etmelerini emrediyor. Çağdaş ambalaj sanayiine kafa yoranlar bu konuda nice hikmetler tespit ediyorlar ve bir ürünü en güzel, en uzunlu ömürlü saklayan ambalajın, doğal ambalajı olduğuna işaret ediyorlar.Bollukla geçen yedi yıldan sonra başlayan kıtlık senelerde Mısır'ın, civar ülkelere hububat ihraç ettiğini, Yusuf peygamberin abilerinin atlarla, develerle hububat almaya gelmelerinden anlıyoruz.Özetle diyebiliriz ki, Milli Ekonomi Modelinin en önemli özelliği, kim nerede, ne iş yaparsa yapsın, devletin sağladığı güveni daima arkasında hissedecek bir sistemi yerleştiriyor olmasıdır.