Başörtüsü ile ilgili konularda çok değişik gazetelerde, değişik kalemler ilginç yorumlar yazılar yazdılar bugüne kadar. Yazıların özeti şöyle; 'Bu konu insan hakları çerçevesinde çözüme kavuşturulmalıdır'... Ancak geçmişten günümüze kadar sorun gibi görünen bu olayı çözmek için gerçek manada hiç bir girişim olmadığı da halkımız tarafından biliniyor. Siyasiler İslam'ın emri olan başörtüsünü siyasi ranta çevirdikleri için (istemeyerek) çaldıkları her kapıdan da boş dönmek zorunda kaldılar tabi ki. Aslında sözümona hukuk kapılarından boş dönmeleri onlar için birer siyaset malzemesi haline dönüştü ve bu milletin güzel evlatlarını "ne yapalım hukuk böyle diyor" diye önceleri ikna yoluna gittiler. Arif olan bu necip milletin evlatları, böyle bahaneleri çok duyduğu için, dedikodu niteliğinde ki açıklamalara inanmadı ve son seçimlerde bir siyasi partimizi kendilerini, bu maruz kaldıkları mağduriyetten kurtarması için, bir ümit olarak tek başına ve de anayasayı değiştirecek çoğunlukta iktidar etti. Dördüncü yılını da yarılamış olan sayın iktidar ise önceki iktidarları aratır nitelikte performans sergilediği için, insanımızın (özellikle bayanlarımız) neredeyse sokağa çıkamayacak derecede bu yasağa maruz kalmasına neden olmuştur. Bizim insanımız ariftir. İşte bu arif millet bu hükümetten de ümidini kesmeye başlamıştır. Hele devletimizin başı, çözüm üretmek yerine başörtüsü konusunda Danıştay'la polemiğe girmesi Milletimizin gözünden kaçmamaktadır. Milletimiz, "Sayın Hükümet! Çözüm üret, bahaneler üretme" diye haykırımaya başladı. Artık siyasilerin başörtüsü gibi dini konuları ve duyguları oy konusu yapmaktan vazgeçme zamanı geldi. Yetmişiki milyon vatandaşı ile Türkiye Cumhuriyeti Atatürk'ün ifade ettiği gibi muasır medeniyetin üzerine çıkmayı bekliyor. Bu ideal çerçevesinde, güzelim ülkemizi yönetecekseniz, Allah kolaylık versin. Sayın hükümet! İnsanımızın Avrupa kapılarında ümit aramasını değil, kendi öz vatanında sorunlarını çözmeyi becerebilecekseniz çözün! Yok, biz bunları yapamıyoruz biz çözüm yerine bahane üretiriz, diyorsanız; milletimiz bu sorunların üstesinden gelmesini ve de çözmesini çok iyi bilir. Sakın bizim alternatifimiz yok, bizim yerimize çözüm üretecek kim gelebilir, diye düşünüp tirbünlere oynamayın. Necip Türk Milleti sizleri nasıl bulup getirdi ise, sizden sonra, kendilerini temsil edecek, sorunlarının hepsini çözecek, bahane üretmeyecek, "Avrupa'ya kuyruk değil, kâinata buyruk olacak" Türkiye Cumhuriyetini tekrar oluşturacak liderini ve ekonomik programını buldu. Bu lider: Fundamentalist değil, dindar, Irkçı değil, Türk Milliyetçisi, Mandacı değil, Tam Bağımsız Türkiye diyen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Haydar Baş diyor milletimiz. Selam olsun güzel ve bilge insan size!...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012