Bahtiyar, Allah sevgisinde en ileri olandır
Öbür âlemin en bahtiyar insanı, Allah sevgisinde en ileri olandır. Ahiret, Hakk’a varış ve O’nun huzuruna eriş sayılır. Ne büyük nimettir ki, seven sevdiğine kavuşuyor. Bundan daha büyük nimet olur mu?
12.11.2023 09:31:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle buyuruyor:
Şunu bilmelisin ki, öbür âlemin en bahtiyar insanı, Allah sevgisinde en ileri olandır. Ahiret, Hakk'a varış ve O'nun huzuruna eriş sayılır. Ne büyük nimettir ki, seven sevdiğine kavuşuyor. Uzun müddet O'na iştiyak duymuş, yanmış, tutuşmuştu... Şimdi ise, şeksiz-şüphesiz gayet kolay bir halde ona kavuşuyor. Bundan daha büyük nimet olur mu? Ve bu nimete erenden daha bahtiyar kimse bulunur mu?
Sevginin artması için iki sebep anlatacağız.
Birinci sebep: Kalbin, ondan, yani Allah'tan gayrı her şeyden temiz edilmesi... Bir kaptan ne kadar şey dışarı çıkarsa, içine o kadar diğeri girer. Mümkün olduğu kadar fani şeylere kalben ilgi duymamak ve maddî şeylerden kesilip Hak için tek ve yalnız kalmalıdır. "Allah de, öte kalanları bırak" (En'am, 91) ayet-i kerimesi bu duruma işaret etmektedir. İkinci sebep: Tam ve kâmil bir irfan duygusu... Bu duygunun hâsıl olması için; yetişeceği yeri, dikenden ve yabancı otlardan temiz tutmalı, böyle temiz bir yere ekilen tohum bakılınca, biter ve marifet ağacı yetişir.
İşte bu marifet ağacı, "Onun kökü yerde sabit olup, dalları semaya yükselmiştir." (İbrahim, 24) ayet-i kerimesinde anlatılan Kelime-i Tayyibe'dir. O her türlü şüpheden ari ve pâk bir kelimedir. En iyi bilen Allah'tır.
Bir rivayete göre, Allah Teâlâ, Davud Peygambere şöyle vahyeder: "Ya Davud, daha ne zamana kadar Cenneti anacak, Zatıma iştiyak duymayı Benden istemeyeceksin?"
Davud Peygamber şöyle sordu: "Ya Rabbi, Sana müştak olanlar kimdir? Ve vasıfları nelerdir?"
Bu sual üzerine Allah Teâlâ şöyle anlattı: "Onları, her kötülükten temizledim. Onlara, her kötülüğe karşı ayıklık duygusu verdim. Kalplerine bir pencere açtım, oradan Bana bakarlar. Onların kalbini kudret elimle alır, semama koyarım. Sonra seçkin meleklerimi davet ederim, gelip huzurumda toplanınca bana secde ederler. Bunun üzerine onlara, 'Sizi, Bana secde edesiniz diye çağırmadım, Bana iştiyak duyan zatların temiz kalbini göstermek için çağırdım' derim. Bu arada şevk ehliyle övünürüm. Onların kalbi, semamdaki meleklerime aydınlık verir, tıpkı güneşin yeryüzünü aydınlattığı gibi.
Ya Davud, bana o iştiyak duyan zümrenin kalbini Rıdvan sıfatımdan yarattım. Yüzüm nurundan onlara nimet verdim. Onları varlığıma dair söz etmeye yetkili kıldım. Onların vücutlarını yeryüzünde nazargâhım eyledim. Kalplerinden Bana vardıran nurdan bir yol açtım. Oradan daima Bana bakarlar, dolayısı ile şevkleri, aşkları her an biraz daha artar."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Şunu bilmelisin ki, öbür âlemin en bahtiyar insanı, Allah sevgisinde en ileri olandır. Ahiret, Hakk'a varış ve O'nun huzuruna eriş sayılır. Ne büyük nimettir ki, seven sevdiğine kavuşuyor. Uzun müddet O'na iştiyak duymuş, yanmış, tutuşmuştu... Şimdi ise, şeksiz-şüphesiz gayet kolay bir halde ona kavuşuyor. Bundan daha büyük nimet olur mu? Ve bu nimete erenden daha bahtiyar kimse bulunur mu?
Sevginin artması için iki sebep anlatacağız.
Birinci sebep: Kalbin, ondan, yani Allah'tan gayrı her şeyden temiz edilmesi... Bir kaptan ne kadar şey dışarı çıkarsa, içine o kadar diğeri girer. Mümkün olduğu kadar fani şeylere kalben ilgi duymamak ve maddî şeylerden kesilip Hak için tek ve yalnız kalmalıdır. "Allah de, öte kalanları bırak" (En'am, 91) ayet-i kerimesi bu duruma işaret etmektedir. İkinci sebep: Tam ve kâmil bir irfan duygusu... Bu duygunun hâsıl olması için; yetişeceği yeri, dikenden ve yabancı otlardan temiz tutmalı, böyle temiz bir yere ekilen tohum bakılınca, biter ve marifet ağacı yetişir.
İşte bu marifet ağacı, "Onun kökü yerde sabit olup, dalları semaya yükselmiştir." (İbrahim, 24) ayet-i kerimesinde anlatılan Kelime-i Tayyibe'dir. O her türlü şüpheden ari ve pâk bir kelimedir. En iyi bilen Allah'tır.
Bir rivayete göre, Allah Teâlâ, Davud Peygambere şöyle vahyeder: "Ya Davud, daha ne zamana kadar Cenneti anacak, Zatıma iştiyak duymayı Benden istemeyeceksin?"
Davud Peygamber şöyle sordu: "Ya Rabbi, Sana müştak olanlar kimdir? Ve vasıfları nelerdir?"
Bu sual üzerine Allah Teâlâ şöyle anlattı: "Onları, her kötülükten temizledim. Onlara, her kötülüğe karşı ayıklık duygusu verdim. Kalplerine bir pencere açtım, oradan Bana bakarlar. Onların kalbini kudret elimle alır, semama koyarım. Sonra seçkin meleklerimi davet ederim, gelip huzurumda toplanınca bana secde ederler. Bunun üzerine onlara, 'Sizi, Bana secde edesiniz diye çağırmadım, Bana iştiyak duyan zatların temiz kalbini göstermek için çağırdım' derim. Bu arada şevk ehliyle övünürüm. Onların kalbi, semamdaki meleklerime aydınlık verir, tıpkı güneşin yeryüzünü aydınlattığı gibi.
Ya Davud, bana o iştiyak duyan zümrenin kalbini Rıdvan sıfatımdan yarattım. Yüzüm nurundan onlara nimet verdim. Onları varlığıma dair söz etmeye yetkili kıldım. Onların vücutlarını yeryüzünde nazargâhım eyledim. Kalplerinden Bana vardıran nurdan bir yol açtım. Oradan daima Bana bakarlar, dolayısı ile şevkleri, aşkları her an biraz daha artar."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.