MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Grup toplantısında yaptığı konuşmada, ağırlıklı olarak Türkiye'yi yeni bir kriz sürecine sokacak davranışlardan kaçınılması gerektiği üzerinde durdu.
Bugün karşı karşıya bulunulan acil gündem maddesinin toplumun moralini bozup, ekonomik dinamizmi zayıflatan kriz sürecini bir an önce aşmak olduğunu savunan Bahçeli, bunun için ülke ve millet olarak katlanılan fedakarlıkların boşa gitmemesini hep birlikte sağlanılması gerektiğini söyledi. Bahçeli, "Ekonomik aktörler başta olmak üzere bütün toplumsal kesimlerin ve siyasi kadroların üslup ve yaklaşımlarına özen göstermeleri bu bakımdan çok büyük önem taşımaktadır" dedi.
Türkiye'den siyasi taviz bekleniyor
Devlet Bahçeli, "Bugün Türkiye'de ısrarlı bir şekilde sürdürülmek istenen resmi dil, milli bütünlüğü tehdit edici yaklaşımlar ve bazı terör unsurlarının yaymaya çalıştığı olumsuz görüntüler Türkiye'de uygulanmak bir projenin muhtelif boyutlarına işaret etmektedir" dedi.
Bu "projenin" tamamının bu topraklarda yaşayan insanlar ve onların çıkarlarıyla kesişmediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Şunun altını çizmek istiyorum ki, Türkiye milli varlığını ve bütünlüğünü tehdit eden hiçbir baskıya taviz vermeyiz. Ülkemizin kalkınmasını ve demokratikleşmesini engelleyenler ile milli varlığını tehdit edenler sonuçta aynı adreste birleşirler. Burada birleşin herkes şunu unutmamalıdır ki, milletimizin kararlılığı ve inancı onların bütün ittifaklarını ve kirli hesaplarını boşa çıkaracak güçtedir. Bu gerçek herkes tarafından böyle bilinmelidir."
Türkiye'nin sorunlarının nasıl aşılacağını düşünmek yerine, enerjive ilgiyi gereksiz yere dağıtan bakış açılarını kabul ettirmeye çalışanlar bulunduğunu anlatan Bahçeli, şunları kaydetti: "Türkiye'nin önüne her fırsatta ısıtılıp ısıtılıp getirilen üniter devletle, resmi dille, Türkiye'nin milli varlığı ve bağımsızlığı ile ilgili tehdit edici ya da tahripkar yaklaşımların böyle bir yeri ve anlamı olduğuna şüphe yoktur.
Kriz sürecini aşarak, ekonomik istikrarın ve gelişmenin güçlü temeller üzerinde oturtulmaya çalışıldığı bir dönemde milli değer ve hassasiyetlerin tartışılmaya açılmasını anlamak imkansızdır. Bunun ekonomik gelişmeyi sekteye uğratması yanında ilk kez ciddi boyutlarda ele alınan demokratik anayasa çabalarını da olumsuz etkileyeceği unutulmamalıdır."
Bugün karşı karşıya bulunulan acil gündem maddesinin toplumun moralini bozup, ekonomik dinamizmi zayıflatan kriz sürecini bir an önce aşmak olduğunu savunan Bahçeli, bunun için ülke ve millet olarak katlanılan fedakarlıkların boşa gitmemesini hep birlikte sağlanılması gerektiğini söyledi. Bahçeli, "Ekonomik aktörler başta olmak üzere bütün toplumsal kesimlerin ve siyasi kadroların üslup ve yaklaşımlarına özen göstermeleri bu bakımdan çok büyük önem taşımaktadır" dedi.
Türkiye'den siyasi taviz bekleniyor
Devlet Bahçeli, "Bugün Türkiye'de ısrarlı bir şekilde sürdürülmek istenen resmi dil, milli bütünlüğü tehdit edici yaklaşımlar ve bazı terör unsurlarının yaymaya çalıştığı olumsuz görüntüler Türkiye'de uygulanmak bir projenin muhtelif boyutlarına işaret etmektedir" dedi.
Bu "projenin" tamamının bu topraklarda yaşayan insanlar ve onların çıkarlarıyla kesişmediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Şunun altını çizmek istiyorum ki, Türkiye milli varlığını ve bütünlüğünü tehdit eden hiçbir baskıya taviz vermeyiz. Ülkemizin kalkınmasını ve demokratikleşmesini engelleyenler ile milli varlığını tehdit edenler sonuçta aynı adreste birleşirler. Burada birleşin herkes şunu unutmamalıdır ki, milletimizin kararlılığı ve inancı onların bütün ittifaklarını ve kirli hesaplarını boşa çıkaracak güçtedir. Bu gerçek herkes tarafından böyle bilinmelidir."
Türkiye'nin sorunlarının nasıl aşılacağını düşünmek yerine, enerjive ilgiyi gereksiz yere dağıtan bakış açılarını kabul ettirmeye çalışanlar bulunduğunu anlatan Bahçeli, şunları kaydetti: "Türkiye'nin önüne her fırsatta ısıtılıp ısıtılıp getirilen üniter devletle, resmi dille, Türkiye'nin milli varlığı ve bağımsızlığı ile ilgili tehdit edici ya da tahripkar yaklaşımların böyle bir yeri ve anlamı olduğuna şüphe yoktur.
Kriz sürecini aşarak, ekonomik istikrarın ve gelişmenin güçlü temeller üzerinde oturtulmaya çalışıldığı bir dönemde milli değer ve hassasiyetlerin tartışılmaya açılmasını anlamak imkansızdır. Bunun ekonomik gelişmeyi sekteye uğratması yanında ilk kez ciddi boyutlarda ele alınan demokratik anayasa çabalarını da olumsuz etkileyeceği unutulmamalıdır."