Dış politikada AKP'li cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta geçmiş hükümetleri hedef alarak: 'Dış politikada artık emir alan değil, hem masada hem alanda olan bir Türkiye var' cümlesini kurar.
Bu cümleden ilham alan başta Süleyman soylu ve diğer AKP kurmayları, yeri geldi ABD'ye, yeri geldi Fransa'ya, Almanya'ya, topyekûn AB'ye demedik laf bırakmadılar.
'Batı bizden tir tir korkuyor, artık küresel oyun kurucular arasında bizde varız' dediler. (Keşke dedikleri gibi olsa)
Ama Kapıkule'den çıkınca bir anda o devletlerle kucaklaştılar, birlik, dostluk, müttefiklik, terörle ortak mücadele mesajlarına başladılar.
Sadece batı mı? Hayır. Doğuda da durum aynı. Sincar Uygur Türkleri hakkında tek kelime eden var mı? Neden? Çin ekonomik kartını gösteriyor.
Birkaç kez Kırım Türklerinden bahsettiler. Rusya anında ekonomi ve Suriye kartını ortaya koydu.
Hepsini bir tarafa bırakın! 2 Konya ili büyüklüğünde 9 milyon nüfuslu Birleşik Arap Emirliklerini '15 Temmuz'un' azmettiricisi olarak tanımlayıp, bin bir tehditten sonra gidip el sıkıştıktan sonra ABD'yi tehdit etmek hiç ama hiç inandırıcı gelmiyor.
'BAE, ABD ile birlikte 15 Temmuz darbesinin failidir' diyen Süleyman Soylu, Taksim katliamından sonra: 'Amerikan Büyükelçiliğinin taziye dilemesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz… Amerika'nın taziye mesajını katilin olay yerine ilk gelenlerden birisi olduğu gibi değerlendirmenin esas olduğunu düşünüyorum' dedi.
Devlet Bahçeli: "Terörizme kucak açanlardan hesap soracağız, terör örgütlerinin kökünü kazıyacağız. Kiralık katillerini üzerimize salanlara misliyle cevap vereceğiz. Türk milleti teröristleri eğitim, silahlandırıp, Türkiye'ye gönderen sözde müttefiklere diz çökmeyecek, şirret oyunların boyun eğmeyecektir"
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan Twitter üzerinden KKTC, Azerbaycan'ın ardından üçüncü sıraya ABD bayrağını ve diğer ülke bayraklarını koyarak taziye dileklerini ileten ülkelere teşekkür ettiği paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
"İstiklal Caddesi'nde gerçekleştirilen terör saldırısına tepki gösteren, acımızı paylaşan, başsağlığı dileğinde bulunan tüm ülkeler ile uluslararası organizasyonlara şükranlarımı sunuyorum."
Bu mu dış politikadaki 'dik' duruş?
AKP'nin bu dış politika mantığını yine bir başka AKP'li özetledi. 3 dönem milletvekilliği ve TBMM başkanlığı yapan şimdi ise Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliği görevinde bulunan AKP'li Cemil Çiçek birkaç ay önce bir gazeteciye verdiği mülakatta, Türkiye'nin dış politikasında değişen dengelerle ilgili şu yorumda bulundu:
'Siyasette adama kirlettiği testiden su içirirler. Bu içerde de olur, ama dış politikada daha çok olur'.
Hemen kızmayın öyle! 'Müslüman bir delikten iki defa ısırılmaz' Hadisi Şerifini dilinden düşürmeyenlere ve mikrofonları görünce ABD'ye efelenenlere sorun: (Sadece AKP döneminde)
1-Türk askerinin başına çuval geçiren ABD değil miydi?
2- Türkiye Cumhuriyetinin birlik ve bütünlüğünü FETÖ ile kasteden ABD değil mi?
3-Fethullah Gülen'i, ülkemize vermeyip himaye eden ABD değil mi?
4-Türkiye Cumhuriyetini mahvederiz, diyen ABD değil mi?
5- Özelde Cumhurbaşkanımıza genelde devlet ve milletimize o mektubu yazan ABD değil mi?
6- Suriye'de karşılıklı imzaladığınız mutabakatın şartlarını yerine getirmeyen ABD değil mi?
7- Proje, üretim ortağı olduğumuz, parasını verdiğimiz F-35'leri ülkemize vermeyen ve el koyan ABD değil mi?
8- Kendi topraklarımıza S-400'leri kurdurmayan ABD değil mi?
9- Rahip Brunson üzerinden yargımızla adeta dalga geçen ABD değil mi?
10- Akdeniz'de karşımızda duran ABD değil mi?
11- Ege'yi ABD üssü haline getiren ABD değil mi?
12- Dedeağaç'a asker-tank yığan ABD değil mi?
13- Rumlara silah ambargosunu kaldıran, ortak tatbikat yapan ABD değil mi?
14- Kendi paramızla, 'ne olur bize F-16 verin' diye yalvardığımız ABD değil mi?
15- Suriye'de askerimize sıkılan kurşunlar ABD malı, sıkın eller ABD uçağı değil mi?
Bu maddelerin sonu gelmez. Haliyle soralım: ABD'ye karşı tek adım atmayan, büyükelçisini bile dışişlerin çağırmayanların bu ABD efeliğinizin sebebi vatandaştan alkış almak mı?
Erdoğan-Esad
Erdoğan, G-20 Liderler Zirvesi için bulunduğu Endonezya'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Suriye' başlığında:
'Siyasette ebedi olarak dargınlık, kırgınlık, küslük olmaz. Vakti, zamanı geldiği anda oturur, değerlendirir, ona göre de bir yenilemeyi yapabilirsiniz. Hele hele Haziran seçiminden sonra bir sil baştan yapabiliriz. Ve buna göre de yolumuza inşallah o şekilde devam edebiliriz' dedi.
Çok basiretli bir açıklama. Benim merak ettiğim ise Sayın Erdoğan'ın basireti neden hep seçim önceleri açılıyor, sorusunun cevabı.
Öyle ya! 'Suriye'nin geleceğinde Esad'a yer yok… Katillerle el sıkışmam' gibi nice cümlelerin ardından seçim öncesi bu sözler basiretten mi yoksa sandıktan mı?
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025