AKP iktidarı son günlerde özelleştirmede doping yaptı. Daha önce bazı girişimleri Danıştay falan tarafından önlenince sayın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan 'Babalar gibi satarım' diye millete babalanmıştı.
Kemal Unakıtan'ın babalanarak söylediği bu söz Türk geleneklerine aykırıydı. Çünkü bizde babalar satmazlar, alırlar. Ancak hayırsız evlatlardır ki babadan kalma neleri varsa satıp savarlar... Aslında Sayın Unakıtan iyi bir babaydı, evladına binlerce ton ucuz yemlik mısır tahsisi çıkarmış, elli dönüm orman arazisi mirası hazırlamış, villasının imar durumunu keza düzeltmiştir. Haydi kendini affettiren kanunu çıkarmasını bir yana bırakalım. Ailesine karşı iyi baba da, millete ve devlete karşı hayırsız evlat olduğu şu son günlerde rakamlarla meydana çıktı.
Bu bir tasfiyedirÜstelİk özelleştirmeye niçin bu kadar bel bağladılar diyor, şaşıyorduk. Çünkü aynen hayırsız evlatların, kumar borcu, yahut lüks masrafları için babadan kalma antikaları veya kıymetli eşyaları satması gibi onlar da Cumhuriyet'ten kalma ne varsa tellala verdiler. Hele şu son günlerde TüpraŞ'tan, Galataport'tan milyarlarca dolar bekliyorlar. Ellerini de şevkle oğuşturup iyi iş yaptık havasındalar.Yalnız rakamlar ve açıklamak zorunda kaldıkları durum, onların ne kadar hayırsız evlat konumunda olduklarını gösteriyor. Çünkü, Türkiye'nin, en değerli işletmelerinin satışlarından elde edilen yirmi milyar dolara yakın para,Türkiye'mizin borçlarını değil, dikkat buyurun faizini bile karşılayamıyor, ödeyemiyormuş.Yani, Memleket bir ekonomik değeri ve karı kaybediyor ama hiç olmazsa, borcunu ödüyor, borç demek şeref demek diye düşünebilirdik. Ama nerede? Borçlarının faizini ödemek için ülkesinin en değerli işletmelerini satmak zorunda kalan bir ülkenin Maliye Bakanı, israfı yüzünden evindeki antikaları satan hayırsız evlat değilse, bir tasfiye memurundan başka ne olabilir? Zira, onun yaptığı özelleştirme de bir tasfiyeden başka nedir ki? Üstelik borcun kendisi ödenemediğine göre bu faiz, her sene katlanarak gelecek demektir. Çünkü sattığın, faizi bile karşılamıyorsa, faizden ödeyemediğin de bir sonraki seneye kalacak demektir. Bir sonraki sene daha fazla satacaksın demektir. Üç yüz milyar dolar borcun olduğuna göre neyi satacaksın artık, geriye ne kaldı? Bağımsızlığımızı da zaten AB'ye ipotek ettik. Kıbrıs'ı da vermekten beter ettik. Geriye ne kaldı?
TüpraŞ Ofer'e mi?Ne yapalım bizden önce olmuş borçlar diyemezsiniz. İktidara hırsla talip olan sizlerdiniz. Üstelik ülkemizde korkunç bir açık israf ve gizli yapılan işler var. Acaba büyükşehir belediyelerine Hazine'nin kefaleti kaç milyar dolardır, bir bilen var mı? Bunların yüzde kaçı her sene aynı kaldrımların yenilenmesine gitti, bilmeyen var ım? Belediyeler niçin oy deposu oluyor anlamayan mı kaldı? Bu millete Allah hayırlı evlat versin. Çünkü 'Babalar gibi satarım' diyenden gelen hayır işte bu kadar. Hayır bu kadar da değil. Meğer TüpraŞ'ın bir kısım hissesini de kimseye -belki bakanlar kuruluna- da haber vermeden Sami Ofer isimli bir İsrailli'ye satmışlar. Eğer öyleyse haysiyetli bakanların 'Demek bize güven kalmamış' diye istifaları gerekir. İsrailli ahbab çavuş, bu son satıştan sonra birisine göre ikiyüz kırkbir başkasına göre altıyüz bin dolar, oturduğu yerde, para kazanmış ve Galataport işine de ortak olmuş. Mutlaka esasından tahkik edilip araştırılmalı. Yine basının verdiği haberlere göre, Sami Ofer'in oğlu, Davos'ta 23 Ocak 2004 te Victoria Otel'de, Kemal Unakıtan ve aynı gün Rinhaldi Otel'de de Tayyip Erdoğan ile görüşmüşmüş. Şeffaflık da bu kadar olur. Devlet yetkililerinin, tüccarlarla bire bir teması da Turgut Özal'dan yadigar bir bidattır.
Anlayan yok mu?NE gariptir, AKP geçmişinde Türkiye'deki antiisrailizmin merkezi idi. Şimdi İsrail'e en yakın parti. Ticaret bu kadar mı tatlı! Halbuki bu Sami Ofer'den İsrail gazeteleri bile 'Sadece İsrail'de değil dünyanın her yerinde hükümetleri maymuna çevirir' diye bahsediyor. Evet ticaret bu kadar mı tatlı? Bir tüccar kafa bulsak da sorsak. Demek ki 'Babalar gibi satarım' derken Sayın Unakıtan boş konuşmuyormuş. Ama bu satan baba, ne babası acaba? Her halde ne Şambabası ne Trabzan babası, ne de iskele. Ne olduklarını ben anlayamadım. Belki anlayan anlamıştır. Ergun Göze/ Tercüman
Kemal Unakıtan'ın babalanarak söylediği bu söz Türk geleneklerine aykırıydı. Çünkü bizde babalar satmazlar, alırlar. Ancak hayırsız evlatlardır ki babadan kalma neleri varsa satıp savarlar... Aslında Sayın Unakıtan iyi bir babaydı, evladına binlerce ton ucuz yemlik mısır tahsisi çıkarmış, elli dönüm orman arazisi mirası hazırlamış, villasının imar durumunu keza düzeltmiştir. Haydi kendini affettiren kanunu çıkarmasını bir yana bırakalım. Ailesine karşı iyi baba da, millete ve devlete karşı hayırsız evlat olduğu şu son günlerde rakamlarla meydana çıktı.
Bu bir tasfiyedirÜstelİk özelleştirmeye niçin bu kadar bel bağladılar diyor, şaşıyorduk. Çünkü aynen hayırsız evlatların, kumar borcu, yahut lüks masrafları için babadan kalma antikaları veya kıymetli eşyaları satması gibi onlar da Cumhuriyet'ten kalma ne varsa tellala verdiler. Hele şu son günlerde TüpraŞ'tan, Galataport'tan milyarlarca dolar bekliyorlar. Ellerini de şevkle oğuşturup iyi iş yaptık havasındalar.Yalnız rakamlar ve açıklamak zorunda kaldıkları durum, onların ne kadar hayırsız evlat konumunda olduklarını gösteriyor. Çünkü, Türkiye'nin, en değerli işletmelerinin satışlarından elde edilen yirmi milyar dolara yakın para,Türkiye'mizin borçlarını değil, dikkat buyurun faizini bile karşılayamıyor, ödeyemiyormuş.Yani, Memleket bir ekonomik değeri ve karı kaybediyor ama hiç olmazsa, borcunu ödüyor, borç demek şeref demek diye düşünebilirdik. Ama nerede? Borçlarının faizini ödemek için ülkesinin en değerli işletmelerini satmak zorunda kalan bir ülkenin Maliye Bakanı, israfı yüzünden evindeki antikaları satan hayırsız evlat değilse, bir tasfiye memurundan başka ne olabilir? Zira, onun yaptığı özelleştirme de bir tasfiyeden başka nedir ki? Üstelik borcun kendisi ödenemediğine göre bu faiz, her sene katlanarak gelecek demektir. Çünkü sattığın, faizi bile karşılamıyorsa, faizden ödeyemediğin de bir sonraki seneye kalacak demektir. Bir sonraki sene daha fazla satacaksın demektir. Üç yüz milyar dolar borcun olduğuna göre neyi satacaksın artık, geriye ne kaldı? Bağımsızlığımızı da zaten AB'ye ipotek ettik. Kıbrıs'ı da vermekten beter ettik. Geriye ne kaldı?
TüpraŞ Ofer'e mi?Ne yapalım bizden önce olmuş borçlar diyemezsiniz. İktidara hırsla talip olan sizlerdiniz. Üstelik ülkemizde korkunç bir açık israf ve gizli yapılan işler var. Acaba büyükşehir belediyelerine Hazine'nin kefaleti kaç milyar dolardır, bir bilen var mı? Bunların yüzde kaçı her sene aynı kaldrımların yenilenmesine gitti, bilmeyen var ım? Belediyeler niçin oy deposu oluyor anlamayan mı kaldı? Bu millete Allah hayırlı evlat versin. Çünkü 'Babalar gibi satarım' diyenden gelen hayır işte bu kadar. Hayır bu kadar da değil. Meğer TüpraŞ'ın bir kısım hissesini de kimseye -belki bakanlar kuruluna- da haber vermeden Sami Ofer isimli bir İsrailli'ye satmışlar. Eğer öyleyse haysiyetli bakanların 'Demek bize güven kalmamış' diye istifaları gerekir. İsrailli ahbab çavuş, bu son satıştan sonra birisine göre ikiyüz kırkbir başkasına göre altıyüz bin dolar, oturduğu yerde, para kazanmış ve Galataport işine de ortak olmuş. Mutlaka esasından tahkik edilip araştırılmalı. Yine basının verdiği haberlere göre, Sami Ofer'in oğlu, Davos'ta 23 Ocak 2004 te Victoria Otel'de, Kemal Unakıtan ve aynı gün Rinhaldi Otel'de de Tayyip Erdoğan ile görüşmüşmüş. Şeffaflık da bu kadar olur. Devlet yetkililerinin, tüccarlarla bire bir teması da Turgut Özal'dan yadigar bir bidattır.
Anlayan yok mu?NE gariptir, AKP geçmişinde Türkiye'deki antiisrailizmin merkezi idi. Şimdi İsrail'e en yakın parti. Ticaret bu kadar mı tatlı! Halbuki bu Sami Ofer'den İsrail gazeteleri bile 'Sadece İsrail'de değil dünyanın her yerinde hükümetleri maymuna çevirir' diye bahsediyor. Evet ticaret bu kadar mı tatlı? Bir tüccar kafa bulsak da sorsak. Demek ki 'Babalar gibi satarım' derken Sayın Unakıtan boş konuşmuyormuş. Ama bu satan baba, ne babası acaba? Her halde ne Şambabası ne Trabzan babası, ne de iskele. Ne olduklarını ben anlayamadım. Belki anlayan anlamıştır. Ergun Göze/ Tercüman
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.