Prof. Dr. Haydar Baş Bey, belgelerle önümüze "dindar Atatürk"ü koyduktan sonra, "Onun üzerinde İmam Ali Efendimizin eli vardı" dedikten sonra Atatürk'le ilgili kaynaklara yeniden bu gözle bakıyoruz ve de bu maneviyatın hayatının her karesini doğumundan vefatına şekillendirdiğini görüyoruz.
Bu gerçeklerle bizi buluşturduğu için Prof. Dr. Baş'a sonsuz minettarız. Şu bir gerçek ki kimsenin cesaret edemediği bu gerçekleri dile getirmek her babayiğidin de harcı değildir.
Molla Zübeyde Hanım, Mustafa Kemal'in dini eğitime devam ederek hoca olmasını arzu ediyordu, asker olmasına ise tamamen karşıydı. Fakat gördüğü bir rüya onu bu ısrarından vazgeçirdi:
Zübeyde Hanım, rüyasında oğlunun bir minarenin tepesinde bir altın tepsi içinde oturduğunu gördü. Bu sırada kulağına bir ses geldi. Ses, "Oğlunun asker okuluna gitmesine izin verirsen hep böyle yüksekte kalacak, vermezsen yere atılacak" demektedir. Zübeyde Hanım bu rüyayı, oğlunu askerlikte parlak bir geleceğin beklediği biçiminde yorumlamıştır. (Hulusi Turgut, Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları, İstanbul, 2005, s.504; Lord Kinross, Atatürk, "Bir Milletin Yeniden Doğuşu", İstanbul, 1994, s.26)
Mustafa Kemal'in bazı arkadaşları, gençlik yıllarında onun üzerinde manevi bir elin olduğunu anlamışlardır. Cemal Kutay, Mustafa Kemal'in askeri eğitim gördüğü gençlik yıllarını şöyle anlatmaktadır:
"Onun Harbiye'de ve Kurmay sınıflarındaki öğrenim yıllarında böylesine bir tecelli vardır. Ali Fuat Cebesoy ile arkadaşlığı ve de bu yakınlığın, çatısı altında geçtiği İsmail Fazlı Paşa'nın Kuzguncuk'taki Konağı? Bu Tanrısal bir tecellinin sonucudur?" (Kutay, Atatürk Olmasaydı, s.10)
Onun üzerindeki bu manevi eli görenler, ona gittiği yolda devam etmesi gerektiğini tavsiye etmişlerdir.
Harbiye'de öğrenciyken bazı hafta tatillerinde Beykoz'da Yuşa Efendi Dergahı'nın şeyhine konuk gitmiş, Şeyh de ona ve beraber gelen diğer gençlere okulu bırakmamalarını, okuyup büyük adam olmalarını öğütlemiştir.
Cemal Granda'nın anlatımıyla: "Mustafa Kemal, o günleri hiç unutmamış olacak ki Boğaz'dan her geçtiğimizde başını Beykoz'un üstündeki dergaha doğru çevirerek eski anılarını tazeler ve bize: 'Eğer bize Şeyh Hazretleri okuma aşkı vermeseydi, halimiz nice olur?' der, durur." (Cemal Granda, Atatürk'ün Uşağı İdim, İstanbul, 1973, s.255)
Mustafa Kemal, üzerindeki manevi elin verdiği güçle tüm öngörülerinde haklı çıkmaktadır. Birinci Dünya savaşı'nın asıl hedefini çok önceden anlamış ve 1917'de Halep'ten Sadrazam ve Dahiliye Nazırı Talat Paşa'ya, İngiltere'nin gerçek emellerini sıralamıştır:
"İngiltere'nin Türkiye'yi parçalama isteği, Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli amaçlarından biridir. Bu durum Osmanlı Devleti için telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır." (Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, C.IV, Ankara, 1964, s.4)
Aldığı her vazifede Cenab-ı Hakk'a niyaz ve duada bulunarak yardım istemiştir.
Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanı olunca onun yerine 19. Tümen Komutanı olan Albay Şefik Aker, Çanakkale'de tanık olduğu bir olayı şöyle anlatmaktadır:
"8/9 Ağustos gecesi bana 19. Fırka Komutanlığını teslim edip Anafartalar Grup Komutanlığı'nı idareye giderken, Atatürk benim sol yanımda idi. Ağzından çıkan bir fısıltı dikkatimi çekti. Onun, selamet ve başarı için Allah'a fısıltı ile niyazda bulunduğunu görmüş ve anlamıştım?" (İsmet Görgülü, "Sesli Belgelerden Mustafa Kemal Atatürk", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S.II, 1988'den naklen Görgülü, Atatürk'ün Özel Yaşamı, s.102)
Mustafa Kemal, milli mücadeleye atılırken içinde bulunulan şartları ve halktaki gizli gücü şu sözlerle dile getirmiştir:
"Türk milleti, Allah'ın inayetine güvenerek hayatını kurtarmaya, yaşamak hakkına malik olduğunu dünyaya göstermeye azmettiği gün, bütün vesaitten mahrum, yalnız iman aşkı ve istiklal kuvvetine malik idi." (Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, C.IV, Ankara, 1964, s.513)
Mustafa Kemal'in şu sözleri, Milli Mücadeledeki azmini ve öngörüsündeki doğruluğunu açıkça göstermektedir:
"Ben ilk defa bu işe başladığım zaman en akıllı ve düşünür geçinen birtakım kimseler bana sordular: 'Paramız var mıdır? Silahımız var mıdır?'; 'Yoktur' dedim. O zaman, 'O halde ne yapacaksın?' dediler. 'Para olacak, ordu olacak ve bu millet bağımsızlığını kurtaracaktır' dedim." (Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, 5. bs, İstanbul, 2002, s.516)
Kurtuluş Savaşı'nın en sıcak dönemlerinde Mustafa Kemal'in yanında bulunan Halide Edip Adıvar, karargahta Mustafa Kemal'in her sabah yanındakilere o gece rüya görüp görmediklerini sorduğunu anlatmaktadır.
Bir keresinde gördüğü rüyayı Fevzi Paşa'ya yorumlatmak isteyen Mustafa Kemal Paşa, onu yanına çağırdığında Fevzi Paşa'nın da o gece aynı rüyayı gördüğünü öğrenince çok şaşırmıştır. Fevzi Paşa ve Mustafa Kemal Paşa o gece rüyalarında Hz. Muhammed'i (s.a.v.) görmüştür. (Halide Edip Adıvar, Türk'ün Ateşle İmtihanı, İstanbul, 1962, s.148)
Mustafa Kemal, 1922'de Büyük Taarruz'un ardından şöyle demiştir:
"Görüyorsunuz ki bize yapmak istedikleri bütün felaketleri Cenab-ı Hak onların başına tevcih etti (yöneltti). Cenab-ı Hakk'ın adaletinin bu kadar vazıh tecellisine (açık olarak görünmesine) hep beraber hamd ü sena edelim." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C.I, s.286)
Mustafa Kemal, Konya Mevlevi Dergahı lideri Abdülhalim Çelebi'yle, Hacı Bektaş Dergahı Bektaşi Şeyhi Cemalettin Çelebi'yi alıp Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne reis vekili yapmıştır. (Baskın Oran, Atatürk Milliyetçiliği, 3. bs, İstanbul, 1993, s.132)
Böyle manen de donatılmış Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü tüm yönleriyle daha geniş tanıyabilmek için sizleri bugün Bursa'da organize edilen "Atatürk Vatandır Sempozyumu"na davet ediyorum. Saygılarımla?
Bu gerçeklerle bizi buluşturduğu için Prof. Dr. Baş'a sonsuz minettarız. Şu bir gerçek ki kimsenin cesaret edemediği bu gerçekleri dile getirmek her babayiğidin de harcı değildir.
Molla Zübeyde Hanım, Mustafa Kemal'in dini eğitime devam ederek hoca olmasını arzu ediyordu, asker olmasına ise tamamen karşıydı. Fakat gördüğü bir rüya onu bu ısrarından vazgeçirdi:
Zübeyde Hanım, rüyasında oğlunun bir minarenin tepesinde bir altın tepsi içinde oturduğunu gördü. Bu sırada kulağına bir ses geldi. Ses, "Oğlunun asker okuluna gitmesine izin verirsen hep böyle yüksekte kalacak, vermezsen yere atılacak" demektedir. Zübeyde Hanım bu rüyayı, oğlunu askerlikte parlak bir geleceğin beklediği biçiminde yorumlamıştır. (Hulusi Turgut, Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları, İstanbul, 2005, s.504; Lord Kinross, Atatürk, "Bir Milletin Yeniden Doğuşu", İstanbul, 1994, s.26)
Mustafa Kemal'in bazı arkadaşları, gençlik yıllarında onun üzerinde manevi bir elin olduğunu anlamışlardır. Cemal Kutay, Mustafa Kemal'in askeri eğitim gördüğü gençlik yıllarını şöyle anlatmaktadır:
"Onun Harbiye'de ve Kurmay sınıflarındaki öğrenim yıllarında böylesine bir tecelli vardır. Ali Fuat Cebesoy ile arkadaşlığı ve de bu yakınlığın, çatısı altında geçtiği İsmail Fazlı Paşa'nın Kuzguncuk'taki Konağı? Bu Tanrısal bir tecellinin sonucudur?" (Kutay, Atatürk Olmasaydı, s.10)
Onun üzerindeki bu manevi eli görenler, ona gittiği yolda devam etmesi gerektiğini tavsiye etmişlerdir.
Harbiye'de öğrenciyken bazı hafta tatillerinde Beykoz'da Yuşa Efendi Dergahı'nın şeyhine konuk gitmiş, Şeyh de ona ve beraber gelen diğer gençlere okulu bırakmamalarını, okuyup büyük adam olmalarını öğütlemiştir.
Cemal Granda'nın anlatımıyla: "Mustafa Kemal, o günleri hiç unutmamış olacak ki Boğaz'dan her geçtiğimizde başını Beykoz'un üstündeki dergaha doğru çevirerek eski anılarını tazeler ve bize: 'Eğer bize Şeyh Hazretleri okuma aşkı vermeseydi, halimiz nice olur?' der, durur." (Cemal Granda, Atatürk'ün Uşağı İdim, İstanbul, 1973, s.255)
Mustafa Kemal, üzerindeki manevi elin verdiği güçle tüm öngörülerinde haklı çıkmaktadır. Birinci Dünya savaşı'nın asıl hedefini çok önceden anlamış ve 1917'de Halep'ten Sadrazam ve Dahiliye Nazırı Talat Paşa'ya, İngiltere'nin gerçek emellerini sıralamıştır:
"İngiltere'nin Türkiye'yi parçalama isteği, Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli amaçlarından biridir. Bu durum Osmanlı Devleti için telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır." (Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, C.IV, Ankara, 1964, s.4)
Aldığı her vazifede Cenab-ı Hakk'a niyaz ve duada bulunarak yardım istemiştir.
Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanı olunca onun yerine 19. Tümen Komutanı olan Albay Şefik Aker, Çanakkale'de tanık olduğu bir olayı şöyle anlatmaktadır:
"8/9 Ağustos gecesi bana 19. Fırka Komutanlığını teslim edip Anafartalar Grup Komutanlığı'nı idareye giderken, Atatürk benim sol yanımda idi. Ağzından çıkan bir fısıltı dikkatimi çekti. Onun, selamet ve başarı için Allah'a fısıltı ile niyazda bulunduğunu görmüş ve anlamıştım?" (İsmet Görgülü, "Sesli Belgelerden Mustafa Kemal Atatürk", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S.II, 1988'den naklen Görgülü, Atatürk'ün Özel Yaşamı, s.102)
Mustafa Kemal, milli mücadeleye atılırken içinde bulunulan şartları ve halktaki gizli gücü şu sözlerle dile getirmiştir:
"Türk milleti, Allah'ın inayetine güvenerek hayatını kurtarmaya, yaşamak hakkına malik olduğunu dünyaya göstermeye azmettiği gün, bütün vesaitten mahrum, yalnız iman aşkı ve istiklal kuvvetine malik idi." (Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, C.IV, Ankara, 1964, s.513)
Mustafa Kemal'in şu sözleri, Milli Mücadeledeki azmini ve öngörüsündeki doğruluğunu açıkça göstermektedir:
"Ben ilk defa bu işe başladığım zaman en akıllı ve düşünür geçinen birtakım kimseler bana sordular: 'Paramız var mıdır? Silahımız var mıdır?'; 'Yoktur' dedim. O zaman, 'O halde ne yapacaksın?' dediler. 'Para olacak, ordu olacak ve bu millet bağımsızlığını kurtaracaktır' dedim." (Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, 5. bs, İstanbul, 2002, s.516)
Kurtuluş Savaşı'nın en sıcak dönemlerinde Mustafa Kemal'in yanında bulunan Halide Edip Adıvar, karargahta Mustafa Kemal'in her sabah yanındakilere o gece rüya görüp görmediklerini sorduğunu anlatmaktadır.
Bir keresinde gördüğü rüyayı Fevzi Paşa'ya yorumlatmak isteyen Mustafa Kemal Paşa, onu yanına çağırdığında Fevzi Paşa'nın da o gece aynı rüyayı gördüğünü öğrenince çok şaşırmıştır. Fevzi Paşa ve Mustafa Kemal Paşa o gece rüyalarında Hz. Muhammed'i (s.a.v.) görmüştür. (Halide Edip Adıvar, Türk'ün Ateşle İmtihanı, İstanbul, 1962, s.148)
Mustafa Kemal, 1922'de Büyük Taarruz'un ardından şöyle demiştir:
"Görüyorsunuz ki bize yapmak istedikleri bütün felaketleri Cenab-ı Hak onların başına tevcih etti (yöneltti). Cenab-ı Hakk'ın adaletinin bu kadar vazıh tecellisine (açık olarak görünmesine) hep beraber hamd ü sena edelim." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C.I, s.286)
Mustafa Kemal, Konya Mevlevi Dergahı lideri Abdülhalim Çelebi'yle, Hacı Bektaş Dergahı Bektaşi Şeyhi Cemalettin Çelebi'yi alıp Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne reis vekili yapmıştır. (Baskın Oran, Atatürk Milliyetçiliği, 3. bs, İstanbul, 1993, s.132)
Böyle manen de donatılmış Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü tüm yönleriyle daha geniş tanıyabilmek için sizleri bugün Bursa'da organize edilen "Atatürk Vatandır Sempozyumu"na davet ediyorum. Saygılarımla?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025