Aşırı sağın yükseldiği Avrupa'da kritik kurumlara kimler gelecek?
Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerinde 4 gün süren Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin sonuçları netlik kazanırken, AB liderleri kurumların boşalacak başkanlık pozisyonları için pazarlık sürecine hazırlanıyor.
Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerinde 4 gün süren Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin sonuçları netlik kazanırken, AB liderleri kurumların boşalacak başkanlık pozisyonları için pazarlık sürecine hazırlanıyor.
AB üyesi 28 ülkenin lideri, bugün akşam gayrıresmi zirvede Brüksel'de bir araya geliyor. AP seçimlerinin ardından liderlerin ana gündem maddesi AB Komisyonu başkanı, AB Konseyi başkanı, AP başkanı, Avrupa Merkez Bankası (ECB) başkanı ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası yüksek temsilcisi gibi üst düzey pozisyonlara kimlerin getirileceğine ilişkin pazarlık süreci olacak.
Özellikle AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'in yerini kimin alacağı ve bu sürecin nasıl işletileceği merak konusu olmaya devam ediyor. 2014 yılında uygulanan "Spitzenkandidat" süreciyle parlamentoda en çok oyu alan siyasi grubun gösterdiği aday AB Komisyonu başkanlığına seçilmişti.
Bu seçimlerde birinci sırada yine merkez sağdaki Avrupa Halk Partisi (EPP) yer alsa da siyasi grubun yaklaşık 34 sandalye kaybetmiş olması, zaten sorunlu olan "Spitzenkandidat" sürecini daha da zora sokmuş görünüyor.
AP seçim sonuçları göz önünde bulundurulmalı
AB Komisyonu Başkanlığı için AP'deki 8 siyasi grubun farklı liste başı adayları bulunuyor. AB liderlerinin yeni komisyon başkanını seçerken, AP seçimleri sonuçlarını göz önünde tutma zorunluluğu bulunuyor.
Liderlerin AB Komisyonu Başkanlığı için ortak bir adayda uzlaşmasının ardından AP'nin de bu adaya mutlak çoğunlukla onay vermesi gerekiyor.
Diğer yandan AP seçimlerinden çıkan tablo, geleneksel hakimiyeti elinde tutan EPP ve Sosyal Demokratların (S&D) sandalye kaybettiğini ortaya koyuyor.
Bu durumda, EPP ve S&D'nin "büyük koalisyonunun" çöktüğü ve karar alma süreçlerinde gerekli olan çoğunluğu sağlamayacağı görülüyor. Bu durumda, son seçimlerde güç kazanan liberal görüşlü Avrupa İçin Liberal ve Demokrat İttifakı (ALDE) ve Avrupa Yeşiller Partisinin (EFA) desteğine ihtiyaç doğuyor.
Seçimler öncesinde AB Komisyonu Başkanlığı için S&D'nin adayı Frans Timmermans, EPP'nin liste başı adayı Manfred Weber, ALDE'nin iki adayı Margrethe Vestager ve Guy Verhofstadt ile EFA'nın liste başı adayı Ska Keller güçlü adaylar arasında ön plana çıkıyordu.
Seçim sonuçları sonrasında sandalye kaybeden siyasi grupların yanı sıra ALDE ve EFA gibi güç kazanan grupların AB Komisyonu başkanlığı için baskıyı artırmaları bekleniyor.
AB'yi uzun soluklu bir süreç bekliyor
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, gayrıresmi liderler zirvesini duyurmak için paylaştığı Twitter mesajında, konunun haziran ayında gerçekleşecek AB Liderler Zirvesi'nde de ana gündem maddesi olabileceğine işaret etmişti.
AB'nin başat güçleri olan Almanya ve Fransa arasında başkan seçimine ilişkin oluşan görüş ayrılığı da sürecin zorlu olacağına işaret ediyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, açık bir şekilde kendi ülkesinden olan EPP'nın adayı Weber'i desteklediğini belirtirken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "Spitzenkandidat" sürecine güçlü bir şekilde karşı çıkıyor. Macron, sıklıkla Weber'e karşı yine EPP'den olan ve halihazırda AB Brexit Başmüzakerecisi olan Michel Barnier'in AB Komisyonu Başkanlığına uygun bir aday olduğuna işaret ediyor.
Macron'un bugün ilerleyen saatlerde pazarlığa İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile birebir görüşerek başlaması bekleniyor.
Liderlerin gelecek 5 yıl için AB Komisyonu başkanı, AB Konseyi başkanı, AP başkanı, ECB başkanı ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası yüksek temsilcisi gibi üst düzey pozisyonlar için bugün başlatacağı müzakere sürecinin kısa soluklu bir süreç olmayacağı öngörülüyor.