Artık işin tadını iyice kaçırdı.
Sayın başbakan bir an evvel bu milletin aklıyla, zekasıyla kafa bulmaktan vazgeçmeli.
Hakikaten artık yeter!
Erdoğan'ın şu açılım sürecinde yaptığı açıklamalardan bahsediyorum.
Kafası mı çok karışık yoksa bir sağ bir sol yaparak milletin başını döndürmeye mi çalışıyor inanın ayırt etmek imkansız hale geldi.
Son AKP grup toplantısında yaptığı açıklamalara dikkatinizi çekmek istiyorum.
Aynen şöyle söylüyor; "Biz terörle masaya oturmayız, terörle asla ve asla hiçbir şeyi müzakere etmeyiz. Bizim değil, bakın altını çizerek söylüyorum; devletin kurumlarının devletin elinde olan İmralı’daki terörist başıyla konuşması, asla masaya oturmak da değildir, müzakere de değildir."
Hasbunallah!
Yahu başta zat-ı ali'niz olmak üzere hükümetinizin önde gelen isimleri haftalardır 'müzakere süreci, barış süreci' deyip durmuyor mu?
***
Bakın kısa bir süre parti sözcünüz Hüseyin Çelik ne demiş; "Barış görüşmesi hısımlarla değil, hasımlarla yapılır. Biriyle barış için görüşüyorsanız, sizinle sıkıntısı olanla barış görüşmesi yaparsınız."
Bu yeterli değil ise bir örnek de Bülent abinizden verelim.
O da şöyle konuşuyordu; "Şu anda sürecin içerisinde hükümetimiz yok. Çünkü böyle bir sürecin bir şekilde başlaması şüphesiz Türkiye şartları içerisinde bir yol haritasına bağlı. Biz doğrudan karşımıza muhatap alarak, hükümet olarak, başbakan olarak, bakan olarak 'gel bakalım Öcalan seninle oturalım, pazarlık yapalım' diyemeyiz. Bunu dersek millet bizi affetmez, böyle bir şey olmaz. Bu süreçte biz istihbarat teşkilatımızı kullandık.’’
Bülent abi özetle, "Öcalan'la biz görüşseydik millet tepki gösterirdi o yüzden MİT müsteşarını kullandık" diyor.
Milletle ancak böyle kafa bulunur!
***
Sayın başbakan zaten siz değil miydiniz, "MİT müsteşarını İmralı'ya ben gönderdim" diyen!
Şu sözler de size ait:
1- "Hükümet, devlet kanallarıyla bu görüşmeleri gerçekleştirir. Devlet, istediğiyle görüşür. Devletin başı da iktidardır." (13 Nisan 2011) .
2- "(Hakan Fidan) Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sır küpü. İmralı'ya da gönderen benim, Oslo'ya da gönderen benim." (12 Nisan 2012).
***
Yazımızın başında da ifade ettiğim gibi artık hakikaten yeter!
Şu millete biraz saygı gösterin.
Terörist başıyla görüşme var ama müzakere yok.
Üstelik hükümet değil devlet görüşüyor, ama devleti de hükümet yönetiyor.
Deve kuşu misali.
Deve kuşuna "uç" demişler. "Ben deveyim" demiş. "O zaman koş" demişler. "Ben kuşum" demiş.
"Bizim terör karşısında taviz verdiğimizi iddia edenlere sesleniyorum; Hangi tavizi verdiğimizi, hangi geri adım attığımızı açıklamayan müfteridir, namerttir." diyorsunuz. Siz, "Öcalan ile görüştüğümüzü ispat etmeyen şerefsizdir" de demiştiniz.
Yanlış mı hatırlıyorum!
***
Erdoğan'ın AKP grubundaki açıklamalarını irdelemeye devam edelim.
"PKK ile müzakere yok" diyor ama konuşmasına şöyle devam ediyor; "Müzakereyi bu Parlamento çatısı altında olanlarla yaparız.”
Burada kimi kastettiği belli; BDP.
Bir yandan da bu BDP'nin terör örgütünün siyasi uzantısı olduğunu söylüyor.
Sayın Erdoğan'ın açıklamalarını nereden tutsanız elinizde kalıyor.
"Müzakereyi bu Parlamento çatısı altında olanlarla yaparız" diyor ama kısa bir süre önce şunu da söylüyordu:
"Karşımızda siyasi muhatap varsa bizim müzakere edebileceğimiz siyasi muhataplarımız olabilir. Bunlar yerli de olur, uluslararası da olur. Erbil'deki siyasi muhataplardan istifa edeceksek onlarla da görüşürüz. Nitekim görüştük ve görüşüyoruz."
İnanın söyleyecek söz bulamıyorum.
Yahu Barzani TBMM'ye girdi de bizim haberimiz mi yok.
***
Sayın Erdoğan'ın açıklamalarının psikologlar ve sosyologlar tarafından incelenip ciddi bir analiz yapılması gerekiyor.
Bir insan nasıl olur da bir konuda (üstelik de kısa süre içinde) taban tabana zıt açıklamalar yapar.
Üstelik de birini söylerken diğerini söyleyen kendisi değilmiş gibi hareket eder.
Gerçekten araştırılmaya değer bir konu.
Ortaya çok ilginç sonuçlar çıkacağını düşünüyorum.
Sayın başbakan bir an evvel bu milletin aklıyla, zekasıyla kafa bulmaktan vazgeçmeli.
Hakikaten artık yeter!
Erdoğan'ın şu açılım sürecinde yaptığı açıklamalardan bahsediyorum.
Kafası mı çok karışık yoksa bir sağ bir sol yaparak milletin başını döndürmeye mi çalışıyor inanın ayırt etmek imkansız hale geldi.
Son AKP grup toplantısında yaptığı açıklamalara dikkatinizi çekmek istiyorum.
Aynen şöyle söylüyor; "Biz terörle masaya oturmayız, terörle asla ve asla hiçbir şeyi müzakere etmeyiz. Bizim değil, bakın altını çizerek söylüyorum; devletin kurumlarının devletin elinde olan İmralı’daki terörist başıyla konuşması, asla masaya oturmak da değildir, müzakere de değildir."
Hasbunallah!
Yahu başta zat-ı ali'niz olmak üzere hükümetinizin önde gelen isimleri haftalardır 'müzakere süreci, barış süreci' deyip durmuyor mu?
***
Bakın kısa bir süre parti sözcünüz Hüseyin Çelik ne demiş; "Barış görüşmesi hısımlarla değil, hasımlarla yapılır. Biriyle barış için görüşüyorsanız, sizinle sıkıntısı olanla barış görüşmesi yaparsınız."
Bu yeterli değil ise bir örnek de Bülent abinizden verelim.
O da şöyle konuşuyordu; "Şu anda sürecin içerisinde hükümetimiz yok. Çünkü böyle bir sürecin bir şekilde başlaması şüphesiz Türkiye şartları içerisinde bir yol haritasına bağlı. Biz doğrudan karşımıza muhatap alarak, hükümet olarak, başbakan olarak, bakan olarak 'gel bakalım Öcalan seninle oturalım, pazarlık yapalım' diyemeyiz. Bunu dersek millet bizi affetmez, böyle bir şey olmaz. Bu süreçte biz istihbarat teşkilatımızı kullandık.’’
Bülent abi özetle, "Öcalan'la biz görüşseydik millet tepki gösterirdi o yüzden MİT müsteşarını kullandık" diyor.
Milletle ancak böyle kafa bulunur!
***
Sayın başbakan zaten siz değil miydiniz, "MİT müsteşarını İmralı'ya ben gönderdim" diyen!
Şu sözler de size ait:
1- "Hükümet, devlet kanallarıyla bu görüşmeleri gerçekleştirir. Devlet, istediğiyle görüşür. Devletin başı da iktidardır." (13 Nisan 2011) .
2- "(Hakan Fidan) Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sır küpü. İmralı'ya da gönderen benim, Oslo'ya da gönderen benim." (12 Nisan 2012).
***
Yazımızın başında da ifade ettiğim gibi artık hakikaten yeter!
Şu millete biraz saygı gösterin.
Terörist başıyla görüşme var ama müzakere yok.
Üstelik hükümet değil devlet görüşüyor, ama devleti de hükümet yönetiyor.
Deve kuşu misali.
Deve kuşuna "uç" demişler. "Ben deveyim" demiş. "O zaman koş" demişler. "Ben kuşum" demiş.
"Bizim terör karşısında taviz verdiğimizi iddia edenlere sesleniyorum; Hangi tavizi verdiğimizi, hangi geri adım attığımızı açıklamayan müfteridir, namerttir." diyorsunuz. Siz, "Öcalan ile görüştüğümüzü ispat etmeyen şerefsizdir" de demiştiniz.
Yanlış mı hatırlıyorum!
***
Erdoğan'ın AKP grubundaki açıklamalarını irdelemeye devam edelim.
"PKK ile müzakere yok" diyor ama konuşmasına şöyle devam ediyor; "Müzakereyi bu Parlamento çatısı altında olanlarla yaparız.”
Burada kimi kastettiği belli; BDP.
Bir yandan da bu BDP'nin terör örgütünün siyasi uzantısı olduğunu söylüyor.
Sayın Erdoğan'ın açıklamalarını nereden tutsanız elinizde kalıyor.
"Müzakereyi bu Parlamento çatısı altında olanlarla yaparız" diyor ama kısa bir süre önce şunu da söylüyordu:
"Karşımızda siyasi muhatap varsa bizim müzakere edebileceğimiz siyasi muhataplarımız olabilir. Bunlar yerli de olur, uluslararası da olur. Erbil'deki siyasi muhataplardan istifa edeceksek onlarla da görüşürüz. Nitekim görüştük ve görüşüyoruz."
İnanın söyleyecek söz bulamıyorum.
Yahu Barzani TBMM'ye girdi de bizim haberimiz mi yok.
***
Sayın Erdoğan'ın açıklamalarının psikologlar ve sosyologlar tarafından incelenip ciddi bir analiz yapılması gerekiyor.
Bir insan nasıl olur da bir konuda (üstelik de kısa süre içinde) taban tabana zıt açıklamalar yapar.
Üstelik de birini söylerken diğerini söyleyen kendisi değilmiş gibi hareket eder.
Gerçekten araştırılmaya değer bir konu.
Ortaya çok ilginç sonuçlar çıkacağını düşünüyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024