Daha geçen hafta 2000'li yıllarda 300 dolar olan kişi başına milli gelirin şu anda 10 bin doları geçtiğini ifade eden Çalışma Bakanı (gayri) Bilgin, "Refah seviyesine bakın. Türkiye'de bütün ailelerin, her gelir grubundan ailelerin kapısında otomobili var, çocukları okuyor" demişti.
Rakam ve oranları ise Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, sosyal medya hesabından 2002 yılı ile 2022 yılları arasında Türkiye'nin ekonomisine dair bazı kıyaslamalarla açıkladı.
Sayın Nebati bu kıyaslamalar ile alkış beklerken malumun itirafını da yaptı. Artı Bakan Bilgin'in, 'her gelir grubundan ailelerin kapısında otomobili var' sözünü de hiç etti.
Konuyu anlayabilmek için 'sosyal yardım nedir ve sosyal yardımlardan kimler faydalanabilir' sorusunu molla google'ye sorun. Verdiği cevaplar ile Sayın Nebati'nin açıklamalarını yan yana koyun. Karşınıza bilinçli olarak yoksullaştırıldığımızın diğer ifade ile iktidarın himmetine muhtaç hale getirildiğimizi göreceksiniz.
Örneğin Sayın Bakan, 2002 yılında 1 milyon haneye sosyal yardım yapıldığı ifade edilirken, 2021 yılında bu rakamın 4,3 milyona ulaştığı ifade ediyor.
Yani AKP'den önce bu ülkede temel ihtiyaçlarını (açlık sınırı) karşılayamayan 1 milyon hane (4 milyon insan) varken 20 yıllık AKP döneminde bu sayı 4 milyon 3 bin haneye yani 17 milyon insana çıkmış durumda.
BTP Lideri Hüseyin Baş her ortamda ülkemizin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini tek tek sıralayarak, bunları ekonomiye nasıl kazandırılacağını açıklayıp, tek parti iktidarının bu zenginliği nasıl gizlediğini ortaya koyup, milletin bilinçli bir şekilde fakirleştirildiğini, iddia ediyor.
Haklı mı? Haklı.
Peki, iktidar neden böyle bir mantık içerisinde? Çünkü milletimizi iyi tanıyor. Bir iyilik yap ardında bir ayet ve hadis oku, kırk yıl oyunu al. Mantık budur.
Hayır, diyorsanız şöyle bir mantık ortaya koyalım. Bir hükümet düşünün ki, 20 yıldır ekonomiyi 'şahlanış' olarak tabir etsin. Dünyanın en çok büyüyen ekonomilerinden biri olduğunu hatta pandemi de bile dünya küçülürken biz büyüdük, desin.
Her ay ihracat rakamları üzerinden nasıl destan yazdıklarını anlatsın ama günün sonunda, 'biz, 4 milyon 3 bin haneye geçinmeleri için sosyal yardım yapıyoruz' desin.
Bu beceriksizliktir, bu vatandaşı bilinçli fakirleştirmedir ve vatandaşı himmete muhtaç hale getirip seçim zamanı karşılık istemektir.
Öğrenci kredileri için Sayın Bakan diyor ki, '2002'de 45 liraydı, 2022'de bu rakamın 850 liraya yükselttik'.
İyi mi yaptınız? 2002 yılında bir öğrenci 2 aylık kredi ile 3 tane çeyrek altın alabilirdi. Bugün 2 aylık kredi ile tek çeyrek altın alabiliyor. Bu övünülecek bir tablo mu?
Yurt sorunu
Ülkemizde yurt sorunun var mı yok mu, sorusuna hükümet 'evet' veya 'hayır' cevabı vermiyor. Orman Bakanlığı'nın mantığına sarılıyor, rakamlar veriyor.
Malum şu şu yerlerde şu kadar ağaç katledildi, haberlerine Orman Bakanlığı biz şu kadar ağaç diktik, diye cevap verir.
Kesilen ağaçlar (Atıyorum) İstanbul, Ege ve Akdeniz'de. Dikilen ağaçlar ise Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinde.
Kardeşim! Karadeniz'in, Kars'ın, Tunceli'nin ağaca ihtiyacı yok ki! İhtiyacı olan İstanbul, Ege, Akdeniz.
Bakan diyor ki, 2002 öncesinde toplam 190 olan yurt sayısı, bugün 779'a yükselttik. Yatak kapasitesi de 4 kattan fazla bir artışla 182 binlerden, 747 bine çıkardık.
Nerede? Metropollerde mi? Yoksa Ağrı, Van, Sinop, Bayburt gibi illerde mi?
Ya sağlık!
Bakan Nebati, '2002 yılında sağlık harcamalarının toplam bütçe içindeki payı yüzde 2,5 iken, bugün bu oranı yüzde 6,4'e çıkarttık' diyor.
İnsana hizmet için mi çıkardınız yoksa yap-işlet-devret rantına ödeme yapmak için mi? Sadece bu yıl şehir hastanelerine ödenecek para 34 milyar TL.
Polisler, doktorlardan fazla maaş alıyor. Bu mu övünülecek tablo?
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025